ТОП просматриваемых книг сайта:
RAUF VE 2125'LILER KULÜBÜ – ZAMANIN TUTSAKLARI. AYDIN ALMILA
Читать онлайн.Название RAUF VE 2125'LILER KULÜBÜ – ZAMANIN TUTSAKLARI
Год выпуска 0
isbn 9789752117471
Автор произведения AYDIN ALMILA
Издательство Автор
“Viyolonselin icabına baktığınızı tezgâhtarlardan birine söylerim.” Milo sesini yükseltmeden konuşuyordu.
Yasemin, “Hiç durma!” diye karşılık verdi. Milo’nun blöf yaptığına emindi. “O zaman biz de 2125’liler Kulübü’nü acilen toplantıya çağırırız. Kulüp üyelerinin birbirinin kuyusunu kazmaya çalışması ne kadar hoş karşılanır acaba?”
Milo bu sözlerden rahatsız olmuştu. Kendini savunmak için, “Ama ona hologram bozuntusu demekle, bana hakaret ediyorsun.” dedi. Bir yandan önünde dikilen sevimsiz çocuğu işaret ediyordu.
İrene ancak o anda neler döndüğünü anladı. “Demek ki senin hologramın olduğu için bu kadar sevimsiz.” diye mırıldandı.
Milo öfkeyle dudaklarını büzüp yüzünü buruşturdu. Ağzından çıkacak sözlere engel olmak için kendini zor tutuyordu.
İrene, “Aslında daha çok yakın bir akrabanmış gibi duruyor!” diye ekledi. Bir yandan Milo’nun bunu nasıl başardığına kafa yoruyordu.
Milo kendinden memnun, ukalaca sırıttı. “Birkaç ufak tefek değişiklik yaptım da, ondan.”
Yasemin, “Evet, fark ediliyor.” diye terslendi. “Senden bile daha burnu büyük olmuş! Keşke hologramının karakterinde de değişiklik yapabilseydin! Bir de sanki kulaklarından biri, diğerine göre daha mı kepçe?”
Milo kıza cevap vermek yerine, karşısındakini küçümseyen bir ifadeyle baktı. Sonra da yanındaki arkadaşlarıyla ve hologramıyla birlikte arkasını dönüp gitti. Yasemin omuzlarını silkti. “Onun yerinde olsam, ben de bize bulaşmak istemezdim!”
İrene, Yasemin’in söyledikleriyle ilgilenmiyordu. Huysuzca söylendi. “Milo üstünde değişiklik yapabileceği hologram üretimine geçmiş, biz ise uçuşan notalarla eğleniyoruz. Acınacak durumdayız! Hurdacı burada olsaydı, hiç bu hâle düşer miydik?” Ardından kırık viyolonseli aldığı yere geri bıraktı. Otoriter bir sesle, “Milo’yu izliyoruz.” dedi. “Ne işler çevirdiğini bilmemiz gerekiyor. Ne de olsa aynı kulübün üyesiyiz!”
Yasemin, “Peki.” diyerek, arkadaşının peşine takıldı. Diğerlerine haber vermeye gerek bile duymamışlardı.
5. BÖLÜM
MİLO’NUN HOLOGRAMI
Enerji Küpü kızların tahmininden daha büyüktü; arkaya doğru uzayıp gidiyordu. Hem Milo’yu diğer insanların arasında gözden kaybetmemek, hem de ona ve yanındakilere görünmemek için dikkatlice ilerlediler.
İrene, “Buradan…” diyerek Yasemin’e işaret etti. Bulundukları yerde daha az insan ve daha az ışık vardı. Biraz daha tedbirli davranmak için bir kenara sindiler. Milo’yla arkadaşları da adımlarını yavaşlatmışlardı. Sadece birkaç metre sonra dükkân siyah bir duvarla son buluyordu.
İrene, “Eee… burada bir şey yok ki!” diye fısıldadı. “Ne yapmaya çalışıyorlar acaba?”
“Belki dükkânın arka kapısı vardır; oradan çıkacaklardır.”
İrene düşünceli bir tavırla dudağını ısırdı. “Sanmam.”
O sırada Milo etrafına göz attı. Sonra duvarın ortasında bir yere dayandı. O kısım, sanki duvarın içine kayarak yok oldu ve kapı büyüklüğünde bir aralık açıldı. Milo kapıdan içeri daldı, diğerleri de peşinden. Saniyelerle ölçülebilecek bir sürenin ardından duvar önceki görüntüsüne kavuştu.
Yasemin bilmiş bir tavırla, “İşte gördün mü, söylemiştim, arka kapı!..” dedi.
İrene, hâlâ Yasemin’le aynı fikirde değildi. “Gel yaklaşıp bakalım.”
Orada bir kapı olduğuna dair hiçbir iz yoktu. Duvar yüzeyinde herhangi bir aralık ya da çizgi görünmüyordu. İrene bir an için Milo’nun yaptığı gibi duvara abanmayı düşündü. Ama hemen ardından bu fikri aklından çıkardı. O siyahlığın ardında ne olduğunu bilmiyordu. Başları fena hâlde derde girebilirdi. Az önce viyolonseli çatlatarak günlük sorun yaratma hakkını kullanmıştı!
Etrafın loş oluşundan faydalanıp duvarın dip kısmına yanaştılar. İrene, “Burada biraz bekleyelim.” dedi. “Eğer çıkmazlarsa diğerlerinin yanına döneriz.”
Yasemin, “Ve de buranın dükkânın arka kapısı olduğunu kabul edersin.” diye ekledi.
İrene gözlerini devirerek arkadaşına baktı. Huyları birbirine ne kadar da benziyordu. Yasemin de en az İrene kadar inatçıydı.
Zaman geçmek bilmiyordu sanki. Yasemin sessizce beklemekten sıkılmıştı. “Belli ki bunlar çoktan çıkıp gittiler. Boşuna bekliyoruz. Biz de geri dönsek mi artık?”
İrene bir ses duymak umuduyla kulağını yavaşça duvara dayadı, ama çıt çıkmıyordu. Yine de, “Birkaç dakika daha bekleyelim.” dedi. Milo’yu biraz olsun tanıyorsa, hologramıyla herkese gösteriş yapmadan o dükkândan çıkmazdı. Sonra aklına Hurdacı’nın eseri olan hologram oynatıcıyla kendi yaptıkları geldi. Dilediği gibi yönlendirdiği görüntü, kimi zaman kendini özellikle Rauf’tan üstün görmesini sağlamıştı. Şimdi ise Milo aynısını hissediyor olmalıydı. Evet, İrene onun göğsünü gererek, o hologramı Rauf’un burnunun dibinden geçireceğine emindi.
Yasemin, arkadaşının aklından geçenlerden habersiz sabırsızca dikiliyordu. Bu defa, “Benim hologramım olsaydı, hiçbir şeyini değiştirmek istemezdim.” dedi. “Kendimi olduğum gibi seviyorum.”
İrene, “Ben saçlarını değiştirirdim.” diye karşılık verdi. “Saçlarım hoşuma gitmiyor.”
Yasemin yüzünü buruşturdu. “Saçların mı? Saçlarını şimdi de değiştirebilirsin. Kuaföre gitmen yeterli!”
“Kuaförmüş! Bunu bir de anneme anlatmayı denesene!..”
İrene farkında olmadan sesini yükseltmişti. O anda duvarda bir hareket oldu. Aynı yer yeniden aralandı. İrene sesinin duyulmuş olmasından korkarak bulunduğu yere iyice sindi.
Kapıdan yine önden Milo, arkadan diğerleri çıktı. Milo pişkince sırıtıyordu. Kızlar onun, “Artık kimse hologramımın kulaklarına söz söyleyemez.” dediğini duydular. “Artık milimetrik olarak eşitlendiler.”
İki kız, küçük grubun ardından sessizce baktılar. Yasemin şaşakalmıştı. “Yani gerçekten kulaklarının boyutları farklı mıymış? Oysa ben sadece Milo’yu sinir etmek için söylemiştim.”
İrene ifadesizdi. “Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?”
“Evet, demek ki gözlerimin hologramları piksellerine ayırma özelliği var!”“
Saçmalama! Demek ki birileri bu dükkânı birtakım gizli işleri kamufle etmek için kullanıyor. Milo’nun da o kişiyle arası iyi olmalı. Dilediği yere böyle girip çıkabiliyorsa…” İrene düşünceli görünüyordu. Ama bu çok sürmedi. “Diğerlerinin yanına dönsek iyi olacak.” diye mırıldandı.
İstediği bilgiyi almış olan Çağla, arkadaşlarına neşeyle, “Benim karnım acıktı.” dedi. “Hadi bir de kafeye göz atalım. Bakın şu tarafta…” Arkadaşlarının Enerji Küpü’nden etkilendiklerini görmek hoşuna gitmişti. Ne de olsa buraya gelmek onun fikriydi.
Kafeye doğru ilerlerken, Rauf, “İrene’yle ‘yapışık kardeşi’ nereye kayboldular?” diye sordu.
Kayla, “Nasıl olsa birazdan ortaya çıkarlar.” diye cevap verdi.
“Haklısın, müzik aletlerini hurdaya çıkarmakla meşgullerdir!”
“Nereden