ТОП просматриваемых книг сайта:
ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI. AYDIN ALMILA
Читать онлайн.Название ESRARENGIZ KELIMELER 2-MALIKANEDEKI YABANCI
Год выпуска 0
isbn 9789752126589
Автор произведения AYDIN ALMILA
Издательство Автор
Hem kitaplarının arasından çıkan şifreli cümlelere bakılırsa yine ekip olarak çalışmaları gerekecekti. Birbirlerini oldukları gibi kabul edip anlaşmaya çalışmak iş birliği yapabilmenin tek yoluydu.
Az sonra, hepsi birden bilgisayarlarının başındaydı. Narin’le Feridun aynı anda kitaplarının arasından çıkan cümleleri yazdılar. Narin’in cümlesi oldukça kısaydı.
Feridun’a verilen cümle ise burnu büyük biri için özellikle seçilmişti sanki.
Kısa bir süre sessiz kalıp cümleleri farklı şekillerde art arda sıraladılar. Birbirlerine belli etmeseler de her biri şifreyi oluşturan parçaları düzgün bir sıraya koyan ilk kişi olmak istiyordu. Neredeyse birbirleriyle yarışıyorlardı.
Çok geçmeden Mert, “Arkadaşlar ne dersiniz, oldu mu sizce?” diye sordu. Kendince en uygun hâle getirdiği cümleleri yazıp paylamıştı.
Belki de henüz tanıştığı iki çocuğa da, arkadaşlar, diye hitap etmesi hepsini birbirine yakın hissettirmişti. En azından gelen mesajlardan öyle anlaşılıyordu. Kızlar da cümleleri Mert gibi sıralamışlardı. Sarp’la Feridun ise sıralamayı onaylamakla yetindiler. Diğer yandan, hiçbirinin şifrenin çözümüne dair bir fikri yoktu.
İdil, “Yarın halk kütüphanesinde buluşalım mı?” diye sorunca hepsinden aynı anda İdil’i onaylayan benzer cevaplar geldi. Bunun üzerine İdil, “10.00 uygun mu?” diye ekledi. Uygundu.
Nesli yine sırf kuzininden geri kalmamak için, “Yarın 10.00’da kütüphanenin girişinde buluşmak üzere…” diye yazdı.
Mert, elinde cümlenin olduğu kâğıtla uykuya dalarken, tam da okula başlamak üzereyken ortaya çıkan şifreli cümlelerin nedenini ve onları nelerin beklediğini merak ediyordu.
4. Bölüm
Sil Baştan!
Sözleştikleri saatte, halk kütüphanesinin girişindeydiler. Sabah olmasına rağmen hava fazlasıyla sıcaktı. Hiç vakit kaybetmeden kendilerini kütüphanenin kafesine attılar.
Mert, elinde Esrarengiz Kelimeler’le ve yanında İdil’le kafeye geldiği ilk anı aklından geçirdi. Sadece birkaç ay önceydi ama köprünün altından çok sular akmıştı. Kitaplarla arası iyi olmayan o Mert gitmiş, yerine başka biri gelmişti. Artık kitaplar Mert’in ayrılmaz bir parçasıydı.
Kafenin serinliği hepsine iyi geldi. Yine de birer soğuk içecek almayı ihmal etmediler. Etraf epey boştu. Köşedeki en büyük masaya yerleştiler.
Her biri kitaplarının arasından çıkan kâğıdı ve şifrenin tamamını yazdıkları kâğıtları çıkardılar. Narin cümleleri üstü nota resimleriyle bezeli ince bir bloknota yazmıştı. İdil’le Nesli, kızın kullandığı eşyaların bile ismi gibi olduğunu düşündüler; ince, narin…
Sadece Sarp’ın eli boştu ve oldukça endişeli görünüyordu. İdil Tamamlanmamış Hikâyeler’in arasından çıkan kâğıdı Sarp’a uzattı. “Bu senin!”
Sarp da dâhil hepsi şaşkınlıkla kıza baktılar. İdil ise kendinden oldukça emin görünüyordu. “Dünkü tur aslında sadece okula ilk kez kabul edilenler içindi. Bilge Öğretmen beni kırmayıp aranıza kattı. Demek istediğim, şifreleri hazırlayıp çantalarımıza bırakan her kimse, hesaba katmadığı ya da oyuna dâhil etmediği Sarp değil, bendim. O kişinin hangi çantanın kime ait olduğunu bildiğini sanmam. Beş cümleye altı çanta!” İdil birine haksızlık yapmayı kesinlikle istemezdi. Hele tura katıldığı için bile içten içe huzursuz olmuşken!
Sarp belli etmemeye çalışsa da sevincine engel olamıyordu. İdil’in sözlerine karşı çıkmayı düşünmedi bile. Yalnızca Sarp değil, diğerleri de bir şey demediler. İdil’in söylediği mantıksız sayılmazdı. Kâğıdı koyan kişi, Nesli’nin düşündüğü gibi Bilge Öğretmen olsa bile, okula ilk kez kabul edilenleri göz önüne alacaktı elbet.
Mert hemen, “Bu cümleler size ne ifade ediyor?” diye sordu. Cümlelerin neden gönderildiği konusuna girmek istememişti. Bunu zamanla anlayacaklarını umuyordu.
Böylece İdil’in masanın ortasına koyduğu, şifrenin yazılı olduğu sayfaya gözlerini diktiler. Bazı şeyler hiç değişmiyordu; İdil’in her şeyi not etmesi ya da hepsi not etse bile, yine kendi notlarını arkadaşlarıyla paylaşmayı görev sayması gibi…
Feridun, “Evdeki aile kütüphanemize bakma fırsatım olmadı.” dedi.
Narin, cümlelerin ona bir şey çağrıştırmadığını göstermek için dudaklarını bükmekle yetindi.
Aslında hiçbiri şifrede ne demek istendiğini anlamamıştı.
İdil, “Gezilecek dört yer var ama sadece ikisine git, diyor.” diye fikrini belirtti.
Kuzini, “Birlikten doğan güce dikkat çekiyor.” dedi.
Mert yumruk yaptığı elini yanağına dayamıştı yine. “Yardımsever ol, burnu büyük olma, diyor.”
Sarp hemen karşı çıktı. “Onu da nereden çıkardın? Ne burnu büyük ne de kibirli sıfatları geçiyor!”
“Geçiyor sayılır! Bir yerde kocamanken diğerinde ufalırsın, yazıyor! Sıfatları kullanmadan taşıdıkları anlamı veriyor. Vücudun ufalacak değil ya!” Nesli de Mert’i haklı bulmuştu.
Feridun hafifçe öksürdü. “Tüm bu konuşmalar bizi bir sonuca ulaştırmıyor. Netice olarak çözüme ulaşmaktan uzağız.”
İdil, “Hiç ummadığımız anda aklımıza bir fikir gelebilir.” diye karşı çıktı. “Çünkü beyin fırtınası yapıyoruz.”
Nesli başıyla onayladı. “En sevdiğimiz fırtına türüdür!”
Sarp ağzını bir tarafa yamultup güldü. “Hem gerçek fırtınayı kim sever ki! Hele denizdeysen yandın demektir! Çalkantılı deniz beni tutar mesela. O yüzden içinde deniz, gemi ve fırtına olan kitapları okuduğumda, üstelik hepsi de oldukça kalındır, kitaptaki kahramanlardan biri olmadığıma sevinirim. O kitaplarda genellikle gemi şiddetli bir fırtınada rotasından çıkıp bilinmeyen bir yere savrulur. Hayatını ıssız bir adada ya da haritada bile görünmeyen bir yerde kazazede olarak geçirmek zorunda kalabilirsin. Düşünsenize! Sizce de korkunç bir durum değil mi?”
Sarp susacağa benzemiyordu. Başka zaman olsa Nesli ya da İdil çocuğu çoktan susturmaya çalışırlardı. Ancak onun yerine birbirlerine bakıp yerlerinden fırladılar.
Mert, Sarp’ın sözlerinin iki kuzinin aklına ne getirdiğini merak etti. Narin’le Feridun şaşkın gözlerle kafeden hızla çıkan kızlara bakarlarken arkasına yaslandı. Belli ki beyin fırtınası ve Sarp’ın susmak bilmemesi işe yaramıştı.
Bu sırada Sarp kimsenin sözünü kesmemesini, hatta İdil’le Nesli’nin gitmesini fırsat bilmiş, okuduğu kitaplardaki