ТОП просматриваемых книг сайта:
ESRARENGIZ KELIMELER. AYDIN ALMILA
Читать онлайн.Название ESRARENGIZ KELIMELER
Год выпуска 0
isbn 9789752122406
Автор произведения AYDIN ALMILA
Издательство Автор
İdil de aynı fikirdeydi. “Notlar cümlelerin kenarlarından oklar çıkartılıp yazılmış. Sanki kitaptaki cümlelere eklemeler yapılmış. Kişisel bir bilgi göze çarpmıyor. Şu numara dışında…” İdil ilk sayfalardan birine rastgele yazılmış sayıları işaret etti.
Mert, “34342.” diye okudu. “Telefon numarasına benzemiyor.” Sonra gözleri heyecanla büyüdü. El ilanındaki o okula yazdığı mesaja ev adresini eklemişti. Adreste de böyle beş sayıdan oluşan bir numara vardı. Sadece sayılar farklıydı. “Posta kodu.” dedi. “Bu bir posta kodu.”
İdil, Mert kadar heyecanlı görünmüyordu. “Olabilir, ama tek başına bir işimize yaramaz. Hangi semtin posta kodu olduğunu bulsak bile, kapı kapı dolaşıp kitabın sahibini arayamayız. Bize başka ipuçları lazım.”
“Yine de bir başlangıç sayılır.”
İdil yüzünü buruşturdu. “Ya da son! Kişisel bilgi yoksa, kitap sana kaldı demektir!”
Mert üzülmüşe benziyordu. “Kütüphanenin giriş kapısına bir yazı mı assak acaba, ne dersin? Adsız bir kitap bulunmuştur, içinde bir de tiyatro bileti var, diye.”
“İstersen gazeteye kayıp ilanı verelim!”
Mert, kızın dalga geçtiğini anlayıp karşılık vermedi. İçeceğini bitirmeye koyuldu.
İdil bu durumu fırsat bilip kitabın ilk sayfalarını okumaya başladı.
Mert son yudumu höpürdetirken, İdil kaşlarını çatıp, “Çok tuhaf.” diye mırıldandı. Burnunu kelimenin tam anlamıyla kitaba sokmuştu. “Gerçekten çok tuhaf.” diye tekrarladı. “Şu altı çizili satırlar, sanki sonradan eklenmiş gibi… Anlatılan hikâyeyle hiç ilgileri yok.”
Mert, kızın söylediğini saçma bulmuştu. “Sonradan nasıl eklensin ki!” diye karşı çıktı.
“Eklenemez tabii, basılı kitap! Sadece öyleymiş gibi duruyorlar.” Birkaç sayfa daha çevirdi. Sonra yeniden başa döndü.
Mert, “Belki de o yüzden altları çizilidir.” diye fikir yürüttü. “Yanlış oldukları için.”
İdil gözlerini kısarak Mert’e baktı. “Mantıklı!” Ancak yine de kafasını kurcalayan bir şey varmış gibi görünüyordu. Çantasına el atıp kâğıt kalem çıkarttı ve işaretli cümleleri yazmaya koyuldu. İşi bitince Mert’e okudu. “Geçerdim basıp birtakım izlere. Eğildim, biraz dikkat ettim yere. Bu izler benim, hep benim izlerimdi.”
Mert, “Hepsi bu mu?” diye sordu.
“Hepsi bu. Böyle art arda sıralandıklarında anlam kazanıyorlar. Yoksa yerlerini şaşırmış gibi duruyorlar.”
“Haklısın, tuhaf! Ama cümlelerin kitabın kimin olduğunu bulmamıza bir faydası yok.”
O sırada İdil gözlüğünü çıkartıp merceklerini kazağının koluna sildi. Yeniden taktığında, birkaç ince tüyün de katkısıyla öncekinden daha kirli görünüyordu. Yazdığı satırları mırıldanarak tekrar okudu, sonra bir daha… “Geçerdim basıp birtakım izlere. Eğildim, biraz dikkat ettim yere. Bu izler benim, hep benim izlerimdi.”
Mert, kızın biraz çatlak olduğunu düşünmeye başlamıştı ki, İdil, “Biliyordum!” diye atıldı. “Daha önce bu satırlarla karşılaştığımı biliyordum.”
Mert gülmemek için kendini zor tuttu. Kızın kullandığı kelimeler de en az kendisi kadar ilginçti.
İdil, Mert’in yüzünün aldığı şekli fark etmeden heyecan içinde devam etti. “Aslında ‘dize’ demek daha doğru olacak. Geçen yıl farklı şairlere ait şiirlerin toplandığı bir kitapla ilgili yazı yazmıştım. Orada geçiyordu.”
Mert, makale, demediği için, içten içe İdil’e teşekkür etti.
İdil, “Şiirin kime ait olduğunu bulursak, belki bir ipucu yakalamış oluruz.” diye devam etti. “Sen kal, yerimiz kapılmasın, hemen dönerim.” Fırlayıp gitti.
Az sonra geri geldiğinde ağzı kulaklarındaydı. Sandalyeye otururken, “İşte!” diye gösterdi. “Yanılmamışım, burada. Altı çizili cümleler, Tevfik Fikret’in şiirlerinden birinin son dizeleri.”
Mert, İdil’in gösterdiği sayfaya şöyle bir baktı. “Yani adsız kitabı kaybeden Tevfik Fikret mi?” diye sordu.
İdil gözlerini devirerek, “Sanmam!” diye karşılık verdi. “Çünkü hayatta değil. Sadece şiir ona ait.”
Mert bozulduğunu gizlemeye çalışarak, “Peki, bu buluşunun bize ne faydası var?” diye terslendi.
İdil omuzlarını silkti. “Bilmiyorum… Galiba yok… Ama tuhaf işte!” Şimdi saçları neredeyse yüzünün tamamını kapatıyordu.
Mert, kendisine yardım etmeye çalışan birine kötü davrandığını düşünerek ses tonunu yumuşattı. “Esrarengiz bir kitap!”
Kızın aniden gözleri parladı. “Öyle mi olduğunu düşünüyorsun gerçekten?”
“Tabii ki şaka yapıyorum. Eski, sıradan bir kitap işte.”
“Hiçbir kitap sıradan değildir. Her biri kendine özgüdür, özeldir. Örneğin; birinde okuduğun bir cümleye diğerinde rastlayamazsın. Kelimeler aynı olsa bile, anlatılanlar birbirinden farklıdır. Her kelime yanındakiyle değişir, güçlenir… Öyle işte…” Nedense alınmıştı.
Mert, “Notalar gibi…” diye mırıldandı, ama İdil onu duymadı. Gözlüğünü bir kenarından tutmuş yüzüne bastırıyordu. Üstelik daha iyi görebilmek için gözlerini de kısmış, kafenin diğer tarafına bakıyordu. Mert kızın yüzünün yavaş yavaş kızardığını fark etti.
İdil neredeyse burnundan soluyarak, “İnanamıyorum, burada!” deyip çantasını kaptığı gibi ayağa fırladı. “Yine beni izlemiş.”
Mert neler olup bittiğini anlayamamıştı. “Kim burada?” diyebildi.
İdil’in cevabı oldukça kısaydı: “Baş belası kuzinim!” Ardından uçarcasına kafeden çıktı.
4. Bölüm
İlginç Tesadüfler ve Karşılaşmalar
Mert canı sıkkın bir hâlde eve döndü. İdil niye öylesine öfkelenmişti ki? Bir kuzin ne denli baş belası olabilirdi?
Akşam yemeğinden sonra bilgisayarının başına geçti. Kulaklıklarını takıp bateri solo dinlerken, bir yandan da oyun oynamaya koyuldu. Ama bir türlü kendini oyuna veremiyordu. En sonunda kaybetmekten sıkılıp bıraktı. Aslında İdil’e itiraf etmese de, gerçekten biraz esrarengiz bulduğu kitabı alıp birkaç sayfasını karıştırdı. Ardından bilgisayarına 34342 diye tuşladı; tahmin ettiği gibi posta kodu olup olmadığını merak ediyordu.
Evet, yanılmamıştı! Öyle bir posta kodu vardı ve Bebek semtine aitti. Bu defa İdil’in masada bıraktığı, dizelerin yazılı olduğu kâğıdı eline aldı. İdil dizeler için, Tevfik Fikret’in bir şiirinden demişti.
Mert hızla bir şeyler yazdıktan sonra birkaç tuşa bastı. Karşısına çıkan bilgileri emin olmak için iki üç kez okudu. Gözlerini ekrandan ayırmadan düşünmeye koyuldu. Okudukları ilginç bir tesadüften ibaret olabilir miydi? Peki İdil başka ne demişti: Tuhaf! Haklı olabilir miydi?
Mert edindiği bilgiyi kızla paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Gerçi kafede, kitapla ilgili söyledikleri yüzünden İdil ona bozulmuş olabilirdi. Yine de hiç vakit