Скачать книгу

beri beni kendisine yaklaştırmaktan kaçan bu adama karşı ruhumda biriken sitemleri de sanki bu anda ortaya döküyordum.

      “İnsanlardan, itimadınızı çekip almakla belki haklısınız, fakat bunun istisnaları yok mu? Olamaz mı? Unutmayın ki siz de bu insanlardan birisiniz. Yaptığınız, nihayet manasız bir hodbinlik39 olabilir.”

      Bu sözlerin, ağır bir hastaya söylenecek şeyler olmadığını hatırlayarak sustum. O da susuyordu. Nihayet son bir gayretle:

      “Raif Bey, siz de beni anlayınız. Sizin sonunda bulunduğunuz yolun ben daha başlarındayım. İnsanları öğrenmek, bilhassa insanların size ne yaptıklarını bilmek istiyorum.” dedim.

      Hasta, başını şiddetle sallayarak sözümü kesti. Bir şeyler mırıldanıyordu; eğildim, nefesini yüzümde hissediyordum.

      “Hayır, hayır!” diyordu. “İnsanlar bana hiçbir şey yapmadılar, hiçbir şey! Hep ben, hep ben!”

      Birdenbire sustu ve çenesi göğsüne düştü. Daha hızlı nefes alıyordu. Bu sahnenin onu yorduğu muhakkaktı. Ben de büyük bir ruhi yorgunluk duymaya başlamıştım. Defteri sobaya atıp dışarı kaçmayı düşünüyordum. Hasta, gözlerini tekrar açtı.

      “Hiç kimsenin kabahati yok, hatta benim bile!”

      Sözüne devam edemedi. Öksürüyordu. Nihayet gözleriyle defteri işaret ederek:

      “Oku, göreceksin!” dedi.

      Bunu bekliyormuş gibi hemen siyah kaplı defteri cebime koydum.

      “Yarın sabah getirir, gözünüzün önünde yakarım.” dedim.

      Hasta, biraz evvelki titizliğine hiç benzemeyen bir tavırla:

      “Ne yaparsan yap!” makamında omuzlarını silkti.

      Hayatının en mühim kısımlarını ihtiva ettiği muhakkak olan bu defterle bile artık alâkasını kesmiş bulunduğunu anladım. Ayrılmak için elini öptüm. Doğrulmak istediğim zaman beni bırakmadı, kendine doğru çekti, evvela alnımdan, sonra yanaklarımdan öptü. Başımı kaldırınca gözlerinden şakaklarına doğru yaşlar sızdığını gördüm. Raif Efendi, bunları saklamak veya silmek için hiçbir harekette bulunmuyor, gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Ben de kendimi tutamamış, ağlamaya başlamıştım; bu ancak fevkalade büyük ve sahici kederlerde görülen sessiz, hıçkırıksız ağlayışlardan biriydi. Ondan ayrılmanın bana güç geleceğini biliyordum, fakat bunun bu kadar korkunç, bu kadar acı olacağını tasavvur edememiştim.

      Raif Efendi, dudaklarını tekrar kımıldattı. Duyulur duyulmaz bir sesle:

      “Seninle hiç şöyle uzun boylu konuşamadık evladım. Yazık!” dedi ve gözlerini kapadı. Artık birbirimize veda etmiş bulunuyorduk. Kapının önünde bekleyenlere yüzümü göstermemek için âdeta koşarcasına holden geçtim ve sokağa fırladım. Yolda soğuk bir rüzgâr yanaklarımı kuruttu. Hiç durmadan “Yazık! Yazık!” diye söyleniyordum. Otele geldiğim zaman arkadaşımı uyumuş buldum. Yatağa girerek başucumdaki küçük lambayı yaktım ve derhâl Raif Efendi’nin siyah kaplı mektep defterini okumaya başladım.

20 Haziran 1933

      Dün başımdan garip bir hadise geçti ve bana on sene evvelki başka birtakım hadiseleri yeniden yaşattı. Unutup gittiğimi zannettiğim bu hatıraların, bundan sonra beni hiç bırakmayacaklarını biliyorum. Hangi hain tesadüf dün onları yolumun üstüne çıkardı ve beni, senelerden beri dalmış olduğum derin uykudan, artık yavaş yavaş alıştığım hissiz uyuşukluktan ayırdı. Deli olacağım yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım, ama nasıl yaşayacağım! Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak, ama ben dayanacağım… Şimdiye kadar olduğu gibi…

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Cihet (Ar.): Yan, taraf

      2

      Tezahür (Ar.): Yansıma

      3

      Tecessüs (Ar.):Merak

      4

      Yeis (Ar.): Üzüntü

      5

      Nikbin (Far.) İyimser

      6

      Muvaffakıyet (Ar.): Başarı

      7

      Ehemmiyet (Ar.): Önem

      8

      Zaruret (Ar.): Zorunluluk

      9

      Sarih (Ar.): Belirgin, açık

      10

      Tezlil (Ar.): Aşağılamak, hor görmek

      11

      Amil (Ar.): Bir olayın, bir işin olmasına yol açan, bir işi yapan.

      12

      Gayr-i Muayyen (Ar.): Belirsiz

      13

      Evsaf (Ar.): Nitelik

      14

      Mukavelename(Ar.): Sözleşme

      15

      Mukavemet (Ar.): Karşılık

      16

      Salahiyet (Ar.): Yetkilerini

      17

      Muayyen (Ar.): Belirli

      18

      Zatülcenp (Ar.): Akciğer zarı iltihabı

      19

      Mustatil (Ar.):Dikdörtgen

      20

      Teessür (Ar.):Üzülmek, üzüntü duyma

      21

      İnkisar (Ar.): Gücenmek, düş kırıklığı

      22

      Yatılı

Скачать книгу


<p>39</p>

Hodbin (Far.): Bencil. Hodbinlik: Bencillik