Аннотация

750 yılında Horasanlı Ebu Müslim ve Abdullah bin Ali’nin yardımları sayesinde Emevi Hanedanı’nın hilafetten el çektirilmesiyle Abbasiler, İslam ve dünya tarihindeki yerlerini almışlardır. Hilafete geçen ikinci hanedan olan Abbasiler, beş asırdan fazla İslam halifeliğini uhdelerinde bulundurmuşlar; bu beş asırda İslam dünyasının büyük bir bölümüne egemen olmuşlardır. Abbasiler, Emeviler'den ayrı bir siyaset güderek Arap olmayanlara karşı hoşgörülü davranmışlar, böylece İslamiyetin yayılmasına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Soyu Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Abbas'a dayanan hanedan, İslam sanat, kültür, siyaset, düşünce, edebiyat ve bilimine getirdiği yeniliklerle de tarihte kendilerine yer edinmişlerdir. Bu bakımdan, Orta Çağ dünyasında İslam medeniyetinin dünya siyaset, kültür ve uygarlığına nasıl bir katkıda bulunduğunu anlamak ve anlamlandırmak açısından Abbasiler’in tarihi ve Abbasi halifelerinin hayatı büyük bir ehemmiyet arz etmektedir.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve Dünya edebiyatından seçilerek oluşturulan 100 Temel Eser, çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının bu çalışmasını, ülkemizdeki okuma oranını arttırmaya ve dilimizin gelişimini sağlamaya yönelik önemli bir çaba olarak görüyoruz. Aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki duygu ve düşünce zenginliğini kazanmış bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü ve paylaşımcı olacağını düşünüyoruz. İlköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek okuyan, bilinçli ve gelişmiş bir toplum olma yolunda ilk adımı atmış olacağız.

Аннотация

Türk kültürünün yetiştirdiği ve edebiyatımızın en önemli şahsiyetlerindendir Yunus Emre. Onun Türkçemizi sanat dili yapma yolundaki çabası şüphesiz ki yadsınamaz. 13. yüzyılda Anadolu coğrafyasında Ahmed Fakih, Şeyyad Hamza gibi şairlerle Türkçe şiirler yazmış ve beslendiği bu topraklardan Balkanlara dek pek çok yerde Türk milleti ile bütünleşmiştir. Sizlere sunulan Yunus Emre’den Seçmeler adlı bu kitapta onun şiir dünyasını daha yakından tanıyacak ve asırların mirası olan dizelerinde şiir zevkini tadacaksınız. Canını aşk yoluna vermeyen âşık mıdır? / Cehd eyleyip ol dosta ermeyen âşık mıdır?… / Çıktım erik dalına anda yedim üzümü / Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser`in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum` olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser`in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.

Аннотация

Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. «Tabii lisan, konuşulan lisandır.» ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım kurdu. Öykünün akışında sağladığı hızlılık, olay – kişi – çevre bağlantılarındaki doğallık ve en önemlisi ustalıkla yarattığı yergi havasıyla bugün de canlılığını koruyan eserler verdi. Döneminin eski dil beğenisine saplanıp kalan yazarlarını okunmaz duruma düşüren «zaman» onu haklı çıkardı.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser`in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum` olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser`in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.

Аннотация

Osmanlı’nın son zamanlarına ve Atatürk Döneminin neredeyse tamamına şahitlik etmiş olan Babanzade Ahmet Naim, bu zamanların en büyük düşünürlerinden biridir. Sırat-ı Müstakim (sonradan Sebilü´r-Reşad) dergisinin bu usta kalemi, aynı zamanda Doğu ve Batı kültürlerini derin bir mukayese istidadına sahiptir. Mehmet Akif’in onun hakkında söylediği şu sözler ise entelektüel derinliğinin ispatıdır: “Hamdi (Elmalılı Hamdi Yazır) ve Naim, bunlar sika’dandır; ne derlerse öyledir, sözleri senet teşkil eder.” Babanzade Ahmet Naim, bu eserinde, konu edindiği İslam ahlakının saf biçimini ortaya koyarak hem oryantalist ön yargıların önüne geçiyor hem de Müslümanlar tarafından kimi zaman yanlış algılanan İslam’ın ahlaki emirlerini açıklığa kavuşturuyor. Batılı düşüncenin eleştirisini de içinde taşıyan bu eser, bu yönüyle “Her şey zıttı ile kaimdir.” veciz sözüne uygun olarak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor. Akıl-din-ahlak arasındaki karmaşık ilişkinin gözler önüne serildiği kimi bölümler ise Mehmet Akif’i haklı çıkaracak şekilde bir senet mahiyeti taşıyor. «Doğrusu şudur ki in­sanlar melek değildir. Melek olduklarını farz edersek, o hâlde kendilerinden bir fenalık sâdır olma­sına imkân kalmayacağından, insanları iyiliğe teş­vik edecek ve kötülükten korunmayı tavsiye edecek bir ahlak kanununa da lüzum kalmaz.»

Аннотация

GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE İLK DEFA YAYIMLANIYOR! Namık Kemal’in Emir Nevruz adlı eserinin Arap Harfli Türk Alfabesi ile basılmış hâli kitapta birlikte verilmiştir.

Аннотация

"Ziya Gökalp büyük bir düşünce adamıdır. Büyük düşünce adamları, toplumu etkiler. Fakat yeni ve karmaşık bir düşünce ürettikleri için de daima yanlış anlaşılma ve basmakalıp bir değerlendirme ile basite indirgenme tehlikesine maruz kalırlar. Toplum, büyük düşünce adamlarına ihtiyaç duyduğu dönemde onların ruhundan, tutkusundan ve kişisel özelliklerinden etkilenir. Ama sonradan gelenler o ruhu anlama ihtiyacını yeteri kadar duymadan, tasavvur dünyasında o tutkuyu kendileri de yaşamadan ve fikirlerin ayrıntılarına yeteri kadar dikkat etmeden o büyük düşünce adamına yaklaşırsa, basmakalıp övgüler, anlamsız saldırılar ortalığı kaplar ya da o büyük düşünce adamı görmezden gelinir. Düşüncenin verimliliği onun kişisel bir çeşni olmaktan kurtulmasıyla ve başka zihinlerle eleştirel işbirliği kurmasıyla mümkündür. Düşünceleri kendi köşelerinde kalmaktan kurtaracak bir düşünce geleneğine, eleştirel işbirliğine ihtiyaç vardır. Ziya Gökalp, kendi zamanında bunu yapmıştır. Bizim de onun fikirlerini birer müze eseri gibi saklamak yerine, o fikirlerle düşünmemiz ve gerektiğinde yeni fikirlere doğru ilerlememiz gerekiyor." Prof. Dr. Yılmaz ÖZAKPINAR

Аннотация

Yol amelesinin çadırı tarafından gelen saz sesi, ustaca çalınan bir meyandan sonra, susar gibi oldu ve bir erkek sesi o zamana kadar duymadığımız, fakat bize yabancı da gelmeyen bir halk şarkısı söylemeye başladı: Döndüm daldan kopan kuru yaprağa / Seher yeli, dağıt beni, kır beni; / Götür tozlarımı burdan uzağa / Yârin çıplak ayağına sür beni… Bu sefer ben de doğruldum. Saz tekrar kıvrak bir ara nağmesine başladığı hâlde, kulağımda hâlâ deminki sesin çınlamaları vardı. Arkadaşım, “Bu ne?” demek ister gibi yüzüme baktı. “Fevkalade!” diye mırıldandım.