Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığının bu çalışmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya ve dilimizin gelişimini sağlamaya yönelik önemli bir çaba olarak görüyoruz.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser ´in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, «okuyan toplum» olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Аннотация

İlköğretimde 100 Temel Eser ´in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser ´in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, «okuyan toplum» olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser`in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum` olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Аннотация

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser ´in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, «okuyan toplum» olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Аннотация

“Güçlü kökleri, toprağın derinliklerine inen bir ağaç, tepesi kesilse bile ölmez.”

Аннотация

Serinin üçüncü kitabı olan Adanın Kızı Anne’de, lisans eğitimini almak için Green Gables’tan ayrılan Anne’i, Redmond’da yeni dostluklar ve maceralar beklemektedir. Artık genç bir kız olduğu için hayal dünyasında “evlilik teklifleri” gibi olgun hanımların âdeti olan gelecek planlarının tasvirleri yer almaktadır. Öyle ki dostluklarına zarar vereceğinden ölümüne korkan Anne’e, Gilbert’tan gelen evlilik teklifi de onların hayatlarını birbirinden kimi zaman ayırsa da sonrasında güçlü bir kavuşmayla sonuçlanacaktır.

Аннотация

Mikâil Bayram, kulvar dışı bir tarihçi ve akademisyen. Günümüz şehir menkıbecilerinin ifadesiyle ezber bozan ve büyük resme dikkat çeken bir isim. Bir nevi arkaik dönemlerden günümüze tevarüs etmiş ve elan ayakta duran putların yıkıcısı, bir put kıran. Öyle ki alışkın olunan bütün parametreleri, hükümleri, çok bilinen, çok bilindiği için çok doğru kabul edilen yargıları paramparça ediyor. Mikâil Bayram’la yapılan bu nehir söyleşi kitabı aynı zamanda asap bozan bir iklime sahip. Günümüz Türk insanının miti hâline gelmiş pek çok hadise, ikonlaştırılmış isimler hakkında, pek çok aykırı tez Mikâil Bayram’ın aynasında sıradanlaşıyor. Alegorik anlatımlara, bilindik söylemlere, tarihî belgelerle itiraz eden Mikâil Bayram cehaletin zihnimize sirayet eden perdesini aralamaya çalışıyor. Hemen herkesi cehaletle suçlayanları kendi terazisinde kuyumcu hassasiyetiyle tartarak her türlü aidiyetten, bağnazlıktan ve tutuculuktan vareste bir zihinle bize yeni kapılar açıyor.

Аннотация

Masum bir aşk, bencillik gibi hırslar uğruna heba edilebilir mi? Peki ya bir ömür, cimriliğin hasis prangaları altında sürdürülebilir mi? Şüphesiz ki bunları deneyen insanlar doya doya yaşanmadan geçip giden ömürlerinde, aynı zamanda aşksız da kalacaklardır. Zira tüm güzel duygular, taze birer tohum gibidir ve yeşerip kök salabilecekleri bir toprağa ihtiyaç duymaktadır. Kişi, toprağını iyileştirmezse onun payına düşen daima kuraklık ve solmuş yapraklar olacaktır. 1668 yılında Moliére tarafından yazılan Cimri adlı piyesin başkahramanı Harpagon da yeryüzünün tüm topraklarını kendi mevcudiyetine çekmek isteyecek kadar bencil, toprağındaki tek bir taşın dahi dışarıya taşmasını istemeyecek kadar da cimridir. Taşlar ona ağır gelse, kendisini aşağı çekse de cimriliği ile sürünerek de olsa onları taşımaktan vazgeçmemektedir. Moliére’in Cimri’si, yalnızca yazıldığı yılların değil; gelmiş geçmiş tüm zamanlardaki insanların gözünü bürüyen para hırsını ve bu hırsın makûs talihini sahneye taşımaktadır. «Harpagon Efendi’nin sevgisinden daha kuru bir şey olamaz. Vermek kendisine çok zor geldiğinden selam bile vermez.»