Скачать книгу

bilge kanun yapıcı, erdemli prens, usta mimar ve merhametli yargıç Quetzalcoatl’dı.

      Sahne, gökyüzünden yeryüzüne ve öteki dünyaların döngülerinden günümüzden aşırı uzak olmayan bir tarihe aktarılmış olmasına karşın yine burada da hikâye, Quetzalcoatl’ın Tezcatlipoca’yla yarışı ile artık güçlü bir büyücü ve kıskanç bir rakibe indirgenmiş bu düşmanın onu ünlü Tollan şehrinden mahrum bırakmak ve sürmek için başvurduğu hileler olmaya devam etmektedir.

      Mitoloji metaforlarına aşina hiç kimse dünyasal ve tarihi formunda bu miti çevreleyen ince yerel renk perdesine aldanmayacaktır. Daha önce belirttiğim gece ve gündüz, karanlık ve aydınlık çatışmasının hakiki kadim anlatımının bir tekrarı ya da devamı olmasının yanında Tollan ismi, bu hikâyenin konusu olan yer ve güçleri işaret etmek için yeterlidir. Zira Quetzalcoatl’ın hüküm sürdüğü bu Tollan, kimilerinin sandığının aksine Meksika şehrinin birkaç kilometre kuzeybatısında yer alan ve hâlâ ayakta olan küçük Tula kasabası değildir. Efsanede çoğu kez bahsedildiği üzere bu şehrin altı yüz ila bin kilometre kadar kuzeybatısında belirsiz bir yerde ya da bazı eskiçağ uzmanlarının iddia ettiği gibi Asya’da da değildi. Esasen bu şehir, yorgun dünyamızda değildi. Aksine, adının işaret ettiği ve yerli tarihçi Tetzozomoc’un uzun zaman önce tercüme ettiği gibi parlak güneşin yaşadığı ve o ışık küresi gökte olduğu müddetçe ışık tanrısının hüküm süreceği yerdeydi. Tollan, “Güneşin Yeri” anlamındaki Tonatlan kelimesinin kısaltılmış biçiminden ibarettir.53

      Tollan adlı bu muhteşem şehrin yerini ve karakterini biraz yakından incelemeye değer zira burası, pek çok farklı halkın mit ve efsanelerinde duyduğumuz bir yerdir. Sadece Aztekler değil, Yukatanlı Mayalar ile Guatemalalı Kiçeler ve Kakçikeller de kederli şarkılarla o güzel toprakların kaybına ağlamış ve şehrin yıkımını yıllıklarında ortak bir başlangıç noktası olarak saymıştır.54 Hayıflanmaları boşuna değildi çünkü bir daha onun eşini bulamayacaklardı. O topraklarda her sene mısır hasadı olurdu ve koçanlar kol boyuna ulaşırdı. Pamuk ise kozasından taşardı, üstelik sadece beyaz değil kırmızı, yeşil, mavi, turuncu ve daha hangisini dilerseniz, bütün güzel renklerde yetişirdi. Sukabakları kucağa sığmazdı, güzel tüylü kuşlar tatlı ezgilerle havayı doldururdu. Orada ne yokluk ne de sefalet vardı. Dünyanın bütün zenginlikleri oradaydı. Gümüşten ve kıymetli yeşim taşından, pembe sedeften ve gök mavisi firuze taşından yapılmış evler vardı. Büyük kral Quetzalcoatl’ın hizmetçileri her türlü ilimde hüner sahibiydi. Onları yolladığında sonsuz bir hızla dünyanın herhangi bir köşesine uçarlardı. Fermanları Tzatzitepec (Haykırış Tepesi) dağının zirvesinden tellallar tarafından öyle kuvvetli bir sesle ilan edilirdi ki yüz fersah öteden duyulabilirdi.55 Hizmetçileri ve havarileri, “Güneşin Oğulları” ve “Bulutların Oğulları” olarak adlandırılıyordu.

      Peki, bu harikulade topraklar ve muhteşem şehir neredeydi? Işık Tanrısı’nın tahtında oturduğu, hayat veren güneşin daima mevcut olduğu, gündüzün köşklerinin bulunduğu ve ışıklarının ihtişamında bütün tabiatın bayram ettiği yerden başka nerede olabilirdi ki?

      Ama bu, birden fazla yerdedir. Burası ışığın doğduğu ve yünden bulutların kolayca yüzebildiği göğün en yüksek katında, güneşin umut dolu bir ihtişamla sedirine indiği batıda veya doğuda yani günlük seyrini sürdürmek üzere tazelenmiş halde bir dev olarak yükseldiği mor deniz kıyısının ötesinde yahut da geceyi geçirdiği yeraltı dünyasındadır.

      Dolayısıyla, kadim Kakçikel efsanesinde şöyle denir: “Güneşin doğduğu yerde bir Tulan vardır. Bir diğeri yeraltındadır, öteki güneşin battığı yerdedir ve bir tane daha Tulan vardır ki işte orada tanrı yaşar. İşte çocuklarım, eski adamların bize anlattığı gibi dört Tulan vardır.”56

      En mukaddes rivayetlerinde Mayaların “Zuyva’daki Tollan”dan göç ettiği söylenir. “Oradan geldik,” der Kiçe miti, “Halkımızın ortak atası oradaydı. İşte oradan, tanrıları Yolenat Quetzalcoatl olan Yaqui halkının arasından geldik.”57 Bu Tollan şüphesiz Quetzalcoatl’ın yeridir ve bir Aztek elyazmasında kökeni kesin olmayan fakat göğün en üst katı için kullanılan Zivena vitzcatl kelimesiyle adlandırılmıştır.

      Quetzalcoatl’ın sonunda çekildiği ve tekrar ortaya çıkmasının beklendiği yer hâlâ bir Tollan (Tollan Tlapullan) idi ve Montezuma, İspanyolların gelişini duyduğunda şöyle haykırmıştı: “Quetzalcoatl geliyor, Tula’dan dönmüş!”

      Onu koruyucu ilahları olarak seçen şehirler, hüküm sürdüğüne inanılan yerin adıyla adlandırılmıştı. Bu yüzden, Meksika Vadisi’nde Tollan ve Tollantzinen (“Tol-lan’ın arkasında”) vardır. Ayrıca Cholula piramidine “Tollan-Cholollan” deniyordu. Nahuatl kolonilerinde başka pek çok Tollanlar ve Tulalar da vardı.

      Tula şehrinin yerlilerine Tolteca deniyordu. Şehrin adından türetilmiş olan bu kelime, “Tollan’da yaşayanlar” anlamına geliyordu. Peki bu Toltekler kimdi?

      Amerikan tarihinin başlangıcı etrafında yeterince uzun bir süre dolanmışlardır. Yalnızca Orta Amerika ve Meksika’nın değil, kuzeydeki uzak toprakların ilkel kültürü ve hatta Ohio Vadisi’nin toprak setleri bile onlara atfedilmiştir. Artık kendi yerlerinin belirlenmesi gerekiyor. İşte burası hayal gücünün bütünüyle uydurma yaratımları, devler ve periler, cüceler ve güzel peri kızları ile halk aklının tüm çağlarda ve uluslarda yaratmaya bayıldığı başka muhayyel varlıkların arasındadır.

      Daha sonraları “hünerli usta” ya da “zanaatkâr” anlamına gelmeye başlayan Toltec ya da Toltecatl daha önce söylediğim gibi Tollan yani Güneş Şehri’nin bir sakini, başka bir deyişle, Işığın Çocuğu manasındadır. Başlangıçta, herhangi bir metafor olmaksızın, güneşin uzaklara fırlayan parlak ışınlarından biri anlamındaydı. Mitin genel akışı yanında kadim Tolteklere atfedilen güçler de bunu bilhassa ve açıkça göstermektedir. Işık Tanrısı’nın en yakın kulları olarak Tolteklere “tüm gün hiç dinlenmeden uçanlar” deniyordu58 ve çok uzak yerlere anında ulaştıkları söylenirdi. Işık Tanrısı’nın kendisi ayrıldığında onlar da gözden kaybolurdu, şehirleri bomboş ve ıssız kalırdı.

      Mitin bazı versiyonlarında (bunların orijinal versiyonlar olduğunu düşünüyorum) ise bir ulusu teşkil etmemektedirler aksine Quetzalcoatl’ın havarileri ya da hizmetkârlarından ibarettirler.59 Doğaüstü güçlere sahip varlıkların tüm özelliklerini haizdiler. Astrolog ve ruh çağıran falcılardı, harika şairler ve filozoflardı, dünyada başka yerde eşi bulunmayacak ressamlardı. Ayrıca Toltekler öylesi mimarlardı ki şehirlerinin, tapınaklarının ve kalelerinin kalıntıları bin fersah boyunca ülkeye dağılmıştı. Peder Duran şöyle diyor: “Bir Kızılderiliye dağların arasından bu derbendi kim yaptı ya da şu pınarı kim açtı yahut da şu eski harabeyi kim inşa etti diye sormak aklıma geldiğinde, “Toltekler, Papa’nın havarileri,” cevabını alırdım.60

      Sıradan insanlardan daha uzun ve heybetliydiler. Ayrıca yüzyıllarca yaşamaları hiç de alışılmamış bir şey değildi. Öyle büyük bir enerjileri vardı ki tembel birinin aralarında yaşamasına asla izin vermezlerdi. Tıpkı efendileri gibi hayattaki her ilimde hünerli ve ölümlülerin gücünün ötesinde erdemliydiler. Tıpkı liderleri

Скачать книгу


<p>53</p>

“Tonalan, ô lugar del sol,” diyor Tezozomoc (Cronica Mexicana, Böl. 1). Kelimenin tam şekli tona “hacer sol” ve yer eki tlan’la türetilmiş olan Tonatlan’dır. Tollin “saz, kamış” kelimesinden yapılan türetmenin bir kıymeti yoktur ve resim yazısında Tollan’ın bir saz yığınıyla temsil edilmesi de önemsizdir (Kinsborough, Vol. VI. s. 177, not) zira bu durum, isimlerin resimli bilmecelerle temsil edildiği resim yazısı kurallarına uymaktan ibarettir. Herrera’nın verdiği “Lugar de Tuna” ya da (kaynanadilinin yenilebilir meyvesi olan) tuna meyvesinin bulunduğu yer anlamındaki türetme ise daha da saçmadır (Historia de las Indias Occidentales, Dee. III. Lib. II, Böl.. XI) zira tuna kelimesi Aztek dilinden değildir, aksine Küba ve Haiti yerlilerince konuşulan Arawack diyalektine aittir.

<p>54</p>

Mayaların Chilan Balam, Kakçikellerin Record from Tecpan Atitlan ve Kiçelerin ulusal kitabı Popol vuh, Tulan hakkında çok şey söylemektedir. Bu çalışmaların hepsi çok eski bir tarihte yerliler tarafından yazılmıştı ve tümü özgün dillerinde korunmuştur ancak ne yazık ki sadece bahsettiğimiz son kitap yayımlanmıştır.

<p>55</p>

Sahagun, Historia, Lib. III, Böl. III.

<p>56</p>

Francisco Ernantez Arana Xahila, Memorial de Tecpan Mitlan. MS. in Cakchiquel.

<p>57</p>

Le Popol Vuh, s. 247. Yaqui adı Kiçe dilinde medeni ya da kibar anlamına gelir ve Aztekler için kullanılmıştır fakat kökeni bakımından Aztek dilindeki yauh “gitmek” kökünden gelir, yaque “seyyahlar” ve “tüccarlar” manasındaki kelime de buradan türetilmiştir. Aztek tüccarlarının üstün ve kültürlü bir sınıf olduğunu gören Kiçeler tüccarların kendilerine verdiği ismi kendi dillerine alarak yukarıda verilen anlamda kullandılar. Karşılaştırma için Historia de Nueva España, Lib. IX, Böl. XII.

<p>58</p>

Unvanları Tlanqua “büyük bir kararlılıkla diş geçirmek” ve cemilhuitia “bütün bir gün boyu koşmak” kelimelerinden oluşan Tlanqua cemilhuique’ti. Sahagun, Historia, Lib. III. Böl. III, and Lib. X, Böl. IXIX. Ayrıca Tezcatlipoca hakkındaki şu mitle karşılaştırınız: Tezcatlipoca, mısır kavuran yaşlı bir kadın kılığına girmişti ve kavurduğu mısırların kokusu ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar Tolteklere hemen ulaşırdı. Oraya geldikleri zaman kadın Toltekleri öldürdü. Id. Lib. III, Böl. XI.

<p>59</p>

“Discipulos” Duran, Historia, in Kingdborough, Vol. VIII, s. 260.

<p>60</p>

A.g.e.