Скачать книгу

Hükümdarı I. Darius’un orduları (bk. sayfa 30), İyonya’da Pers yönetimine karşı ayaklanan Yunan yerleşimlerinin ele geçirildiği seferde başarılı olmuşlardı.

      Ne var ki Pers ordusunun şansı Atina’dan aşağı yukarı 40 kilometre uzaktaki Maraton’da Atina ordusuyla karşı karşıya geldiğinde tersine dönmüştür. Kaynaklar bize Atinalı askerlerin sayısının 9.000 ila 10.000 arasında olduğunu, Pers ordusunun ise 20.000 ila 100.000 arasında piyadeden ve muhtemelen 1.000 civarında süvariden oluştuğunu gösteriyor. Savaş esnasında Atina ordusu merkezini kasten güçsüz bırakarak en iyi Pers savaşçıların merkeze saldırmasını sağlamış ve kanatlarını güçlendirerek Pers ordusuna taarruz etmiştir. Akabinde Pers ordusu Atina ordusu tarafından kuşatılmış ve ciddi bir katliamdan geçirilmiştir.

      10 yıl sonra Darius’un oğlu Serhas çok daha büyük bir güçle Yunanistan’ı yeniden işgal etmeye girişmiştir. Yunan tarihçi Herodot’un iddiasına göre 5,2 milyon adam toplanmıştır. Bu sayının bir abartı olduğu kesindir; fakat yine de Serhas’ın ordusu devasaydı. Milattan önce 480’de Atina’yı işgal edip yakmış olmalarına rağmen Persler, aynı yıl Atinalıların ve Spartalıların karşısında mağlup olmuşlardır. MÖ 479’daki mağlubiyetlerinden sonra ise Yunanistan’a yönelik Pers tehlikesi kesin olarak bitmiştir.

      20 Yaşın Üzerindeki Erkek Yurttaşlar

      Atina, Klasik Yunanistan’ın 5. yüzyılındaki Sparta istilasını başarılı bir şekilde püskürtmüştü. Bunun ardından Atina halkı, Atinalı zengin toprak sahiplerinin acımasız yönetimini engellemek amacıyla dünyanın ilk demokrasisini kurmuştur. Yunancada demokrasi “halkın yönetimi” anlamına gelmektedir.

      Demokrasinin en temel aracı halk meclisiydi ve bu meclis 20 yaşın üzerindeki tüm erkek yurttaşlara açıktı. Bu, 120 bin ila 180 bin arası olduğu düşünülen toplam Atina nüfusunun otuz bin kadarına tekabül etmekteydi. Atina dışında doğan erkekler, sayıları özgür Atinalı erkeklerin sayısının tahminen iki katı olan köleler ve kadınlar meclisten dışlanmıştı. 6.000 dolayında Atinalı erkeğin katıldığı kitlesel meclis çoğu hafta toplansa da, Atina’daki günlük işleri yöneten bu kitlesel meclisin belirlediği 500 kişilik konsüldü. Vatandaşların doğrudan yönetimine dayanan dünyanın ilk demokrasisi Atina’da neredeyse 200 yıl boyunca yaşamıştır.

      500.000 – 700.000 Papirüs Rulosu

      Makedonya Kralı II. Philip’in oğlu Büyük İskender MÖ 339 yılında Yunanistan’ı ele geçirdi. Makedonyalı büyük filozof Aristo’nun öğrencisi olan İskender’in güçlü orduları Pers diyarını ele geçirdi ve Kral Darius’u MÖ 333 yılında İssos Savaşı’nda yendi. Ardından Suriye yönünde ilerleyerek Mısır’dan Kuzeybatı Hindistan’a kadar uzanan bir imparatorluk yarattılar. Bu imparatorluk dünyanın o güne değin gördüğü en büyük imparatorluktu.

      İskender’in Mısır’dayken MÖ 332 yılında kurduğu İskenderiye şehri, Ptolemaios Hanedanlığı’nın himayesi altında helenistik kültür dünyasının önemli bir merkezi olmuştur. Şehir, limanındaki 91 metrelik İskenderiye Feneri’yle, Yunan mimarisine sahip devasa binalarıyla ve müzesiyle cazip bir merkezdi. Kütüphanesi ise belki de antik dünyanın en büyüğüydü ve söylenene göre Yunancada basılmış her kitabı papirüs rulosuna yazılmış halde raflarında bulundurmaktaydı. Bu kitapların sayısı 500 bin ila 700 bin arasındaydı.

      Kütüphane, antik dünyanın en ünlü düşünürlerinin çalıştığı bir araştırma merkezi olan İskenderiye Müzesi’nin bir parçasıydı. Örneğin, asal sayılar, perspektif ve koniklerle ilgili çalışmalar yapmış olan Öklid, bu düşünürler arasında yer alıyordu. Öklid aynı zamanda modern geometrinin mucidiydi. Matematikçi ve mühendis Arşimet’in de onun öğrencisi olduğu düşünülür. Diğer bir İskenderiyeli olan Eratosthenes yerkürenin çevresini hesaplayan ilk insandı. Daha o dönemde bir buhar makinesi örneği geliştiren de yine bir İskenderiyeli olan Heron’du. Kütüphane pek çok yangın ve savaşa rağmen MÖ 275 yılına kadar kısmen de olsa varlığını sürdürdü ve nihayetinde tamamen yıkıldı. Büyük İskender MÖ 323’te henüz 32 yaşındayken yaşamını yitirdikten sonra, kurduğu imparatorluk Makedonyalı generaller arasında parçalara ayrıldı. Ptolemaios Hanedanlığı da bunlardan biriydi. Bu hanedanlık, MÖ 30’da Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilene dek tam 300 yıl boyunca Mısır’ı yönetti.

      Yunan Mimarisinin 3 Üslubu

      Antik Yunan mimarisinin 3 üslubu: Dor, İon ve Korint

      19. yüzyıla dek Batı sanatına, özellikle de heykel ve mimari alanlarında Yunan sanatı hükmetti. Antik Yunan mimarisi stil olarak 3 üsluba ayrılır. Dor üslubunda güçlü kolonlar ve süssüz başlıklar vardır. İon üslubu daha uzun, daha ince kolonlarla ve oyma sarmalla süslenmiş başlıklarla bilinir. Korint üslubu ise kerger bitkisi yapraklarıyla ve saçaklarla süslenmiş daha derin bir başlıkla bilinir. Korint düzeninde başlık kâse şeklinde bir kratere benzer.

      80 Yaş Civarlarında

      Buda (aydınlanmış olan) şeklinde bilinen Sidarta Gautama’nın doğum ve ölüm tarihlerini saptamak zordur. Buda’nın yaşadığı döneme ait herhangi bir yazılı kaynak olmadığı için, (hatta ondan sonraki 400 veya 500 yıla ait de yazılı kaynak yoktur) tarihçilerin tek söyleyebildiği onun MÖ 563 – MÖ 483 yılları arasında bir yerde yaşadığıdır. Bir kaynağa göre Buda, 80 yaşındayken, dünyevi bedenini yakında terk edeceğini açıklamıştır.

      Gautama, Kuzey Hindistan’da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Buna rağmen, 29 yaşındayken, hayatın anlamını bulmak adına tüm zenginliğinden vazgeçmeye karar verdi. Bir bodhi ağacının altında otururken aydınlanma yaşadı ve o andan itibaren hayatını, öğrendiklerini başka insanlara öğretmeye adadı. Budizm ve Dharma denen öğretileri, hayattaki her olayın merkezi bir bağımlılık zinciri ile birbirine bağlı olduğunu vurgular. Dünyanın çilesinin sebebi bencil arzudur ve hayatın amacı, tam olarak “arzunun yok edilmesi” anlamına gelen “nirvana” durumuna erişmektir. Buda’nın ölümünden sonra Budizm, günümüz sınırlarıyla Sri Lanka, Tayland, Myanmar ve Tibet dahil Asya’nın pek çok bölgesine yayılacaktı. 3. yüzyıldan sonra ise Çin’e ve ardından da Kore ve Japonya’ya taşındı.

      Buda’nın ölüm tarihi belli olmasa da, bedeninin yakıldığını ve küllerinin 8 ayrı kaba konularak toprak höyüklere gömüldüğünü biliyoruz. İki yüzyıl sonra Hindistan’daki Maurya İmparatoru Ashoka (bk. sayfa 48), bu kapları topraktan çıkaracak ve onları bölerek Buda adına 84.000 tane türbe inşa ettirecekti.

      Konfüçyüs’ün 5 Klasiği

      Bir Çin felsefesi olan Konfüçyüsçülüğün temel metinleri Konfüçyüs’ün 5 klasiği olarak bilinir. Evreni ying ve yang ismindeki iki enerjinin etkileşimi olarak gören Değişimler Kitabı’nı da (Yi Çing) barındıran bu klasikler konfüçyüsçülüğün temel değer ve inanç sistemlerini açıklar. Bu metinlerin, Çin’i MÖ 11. yüzyıldan MÖ 256’ya kadar yönetmiş olan Zhou Hanedanlığı sırasında, ünlü Çinli filozof Konfüçyüs (yaklaşık MÖ 551 – MÖ 479) tarafından yazıldığına veya gözden geçirildiğine inanılır.

      Konfüçyüsçülük, Han Hanedanlığı (bk. sayfa 43) döneminde Çin’de devletin resmi dini haline gelecek ve Tang Hanedanlığı (bk. sayfa 59-60) sırasında da yeniden canlanacaktı. Günümüzde, çoğunluğu Çin, Kore, Japonya ve Vietnam’da olmak üzere 6 milyonun üzerinde Konfüçyüsçü yaşamaktadır. En temel kavramları ahlaki olanlardır: Aileye saygı, nezaket, dosta sevgi, fazilet ve yüce insan ideali.

      8.000

Скачать книгу