ТОП просматриваемых книг сайта:
Cengiz Han'ı Aramak. Анонимный автор
Читать онлайн.Название Cengiz Han'ı Aramak
Год выпуска 0
isbn 978-625-6981-81-2
Автор произведения Анонимный автор
Издательство Elips Kitap
Ulu Cengiz Han’ın hayatı bir deveye su içirmek kadar kısa mı sürecekti? İnsanın dünyadaki hayatı bir kuşluk vakti kadar kısa mıydı? Neden insanoğlu ölümlü yaratıldı? Neden ebediyen yaşatılmadı? Bu garip dünyada neden her şeyin bir sonu vardı, Kim kaygısız ve tasasız yaşayabiliyor, dertten kederden uzak durabiliyordu. Hey geçici dünya, yalan dünya, yalancıların dünyası… Han şimdi uzun bir uykuya dalmıştı, yarı ölü, yarı canlı gibiydi. Artık kendini çok çaresiz hissediyordu… Cengiz Han bir zamanlar, ulaklarını, dünyanın neresinde olursa olsun, ölümsüzlüğün sırrını bilen bir âlimi bulup getirin diye uzak diyarlara gönderdiği günü hatırladı. Nihayet kırk gün kırk gece geçtikten sonra uzak dağlarda yaşayan, evrenin sırrını bilen, gümüş sakallı bir âlimi bulup getirmişlerdi. Ama ölümsüzlüğün sırrını bilen âlimi öylece getirmemişlerdi. Elini ayağını bağlamışlar, gözlerini siyah bir bezle kapatmışlardı… Kafası yumruk kadar, beyaz sakallı, çekik gözlü âlimi görünce Cengiz Han ona kibirle bakmış, ulaklarını onca bilginin âlimin arasından bula bula bunu mu buldunuz dercesine kızgınlıkla süzmüştü. Sıska âlim Cengiz Han’ın önünde diz çökmemiş soğuk soğuk bakıyor, dimdik ayakta duruyordu.
– Buraya gelme sebebinin ne olduğunu biliyorsundur, dedi Cengiz Han.
– Biliyorum, dedi az konuşan âlim.
– Biliyorsan söyle, dedi Cengiz Han sert bir şekilde. “Bu dünyada senin bilmediğin şey yok diyorlar.”
– Bilmediklerim bildiklerimden daha çok, dedi âlim.
– Benim için ölümsüzlüğün ilacını bul. Ben ebediyen yaşamak istiyorum.
– Ebedi yaşamın devası vardır, fakat ilacı yoktur, dedi âlim.
– Devası nedir, diye sordu Cengiz Han.
– Hayatın anlamıdır.
– Hayatın anlamı nedir?
– Hayatın anlamı insanın insan olarak kalmasıdır.
– Bu kadar mı, diye Cengiz Han bir anda galeyana geldi.
– Senin hayatın uzun sürecek, ikinci hayatın…
– İkinci hayatım mı? O da ne demek, dedi Cengiz Han.
– İkinci hayatın… Yani senin ruhunun hayatı, dedi âlim. Senin de ruh hayatın uzun sürecek. Fakat kırkıncı torununa gelince bir terslik ortaya çıkacak… Kırkıncı torunun akıl hastalığına yakalanacak, diyen âlim sustu.
– Akıl hastalığı mı? Cengiz Han’ın kızgınlığı yüzüne vurmuştu. Az kalsın âlimin başını vurdurtacaktı. Sonra kendini tutup âlimin dediklerine sabırla kulak verdi. Âlimi dinlemesinin başka bir nedeni vardı. Epey zaman önce dişlek dişli kurnaz kocakarı da buna benzer laflar söylemişti. Şu an âlim de aynı şeyleri dillendiriyordu. Biraz düşünen Cengiz Han âlimin başını vurdurtmaktan vazgeçti ve askerlerine “Çıkarın üzerindeki” kıyafetleri emrini verdi. Adamı o halde sokağa attırdı. Bütün ilminin kendine geçmesi için âlimin üzerindeki kürkü kendine aldı.
Saraydan çırçıplak çıkan âlimi görenler onunla alay etmeye ve onu küçümsemeye başladılar. Önce yaşlı adamı taş yağmuruna tuttular, yüzüne tükürdüler sonra da kudurmuş kızgın köpeklere kovalattılar.
O gece Cengiz Han uyurken bir rüya görmüştü. Kambur yaşlı kadın: Tanrı önündeyken ölümsüzlük iksirini sormamalıydın, giysilerini almamalıydın, halkın alay etmesine göz yummamalıydın. Yüzüne tükürtmemeliydin, köpekleri üzerine salmamalıydın. Onun bedduasını almamalıydın. Soysuz kalacaksın, diye adeta Cengiz Han’ı azarlıyordu. Bu olayı hatırlamıştı. Tanrı’dan özür diliyor, tövbe ediyordu. Böyle bir işten hayır gelmeyeceğini, işlerinin yolunda gitmeyeceğini düşünüyor, geleceğin ona iyilik getirmeyeceğini hissediyordu.
Yılanın zehri bütün vücuduna yayılıyordu…
Şaman Cengiz Han’ı esiri haline getiren kara güçleri, kötü ruhları, kanlı gözleri odadan defetti. Güçlü nefesiyle Cengiz Han’ı bir nebze de olsa ayağa kaldırabildi. Ancak Cengiz Han ömrünün son dakikalarının kaldığını kimseye belli etmek istemiyordu. O akşam Cengiz Han ruhunu günahlardan temizlenmesi, duasıyla cennetin kapılarını açıp cehennemin