1
Kaçık tabiatlı meşhur bir İngiliz tabibidir.
2
Proküst yatağının manası şudur: Eski Yunan esatirinde Proküst isminde bir haydut yolcuları soyar, hem demir bir yatak üstünde kebap edermiş, bu haydudu Teze, aynı işkence ile öldürmüş, edebiyatta başkalarının fikirlerini kendi fikriyle ölçenlerden bahsolunurken bu yatağa telmih edilir.
3
Teşmil etmek: Genelleştirmek. (e.n.)
4
Riyazi: Matematiksel. (e.n.)
5
Mütearife: İspatlanamayan ve ispatına gerek duyulmayan fakat doğruluğu kabul edilmiş önerme. (e.n.)
6
İstiare: Bir kelimenin manasını muvakkaten başka manada kullanmak veya herhangi bir varlığa, ya da mefhuma asıl adını değil de benzediği başka bir varlığın adını verme sanatına istiare denir. Cesur ve kuvvetli bir insana “aslan”, kurnaz bir kimseye “tilki” demekle istiare yapmış oluruz. (e.n.)
7
Mübahase: Bir şeye dair iki veya daha çok kimse arasında olan konuşma. (e.n.)
8
Atre: Yunan esatirinde biraderi Tiyest’e karşı olan kini ve ondan aldığı müthiş intikamıyla meşhur bir kral oğludur. Tiyest’in iki oğlunu kesmiş ve bir ziyafette babalarına yedirmiştir. Fakat üçüncü oğlu tarafından katlolunmuştur.
9
Tenebbüt: Bitkilerin yerden çıkıp yetişmesi, yeşermesi. (e.n.)
10
Münteha: Son, bitim. (e.n.)
11
Merdümgiriz: İnsanlara karışmaktan hoşlanmayan, insanlardan kaçan kimse. (e.n.)
12
Bu böceğe avam “bok böceği” ismini verir, kelime çirkin olduğu için ilmî terimini kullandım.
13
Haşeratın başında avamın boynuz dedikleri bu lamise uzuvlarına Fransızca “anten” derler. Diğer taraftan aynı lisanda “eten” kalay demektir. Bu iki kelime arasındaki benzeyiş zenciyi yanıltmıştır.
14
Nevaziş: İltifat, gönül alma, okşama. (e.n.)
15
Beyzi: Yumurta biçiminde, söbe, oval.
16
Teşrih: Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatma, açımlama. (e.n.)
17
Tehalük: Can atma, çok isteme.
18
Mümaşat: Başkalarının zarar vermeyen fikirlerine uyarcasına hareket etmek. (e.n.)
19
Şuai: Şuaya mensup, şua ile, ışınla, vektörle ilgili. (e.n.)
20
Üstüvani: Silindir biçiminde olan. (e.n.)
21
Pus: İnç. (e.n.)
22
Taan etmek: Çekiştirmek. (e.n.)
23
Mütenevvi: Türlü, çeşitli. (e.n.)
24
Müzayyenat: Zinetlendirilmiş, süslenmiş şeyler, süslü şeyler. (e.n.)
25
Nagehani: Ansızın, birdenbire meydana gelen. (e.n.)
26
İtminan: İnanma, güvenme. (e.n.)