Скачать книгу

Bu kesinlikle olmamalı! Yeşillikler arasında bir yürüyüşün sonunda siyahlara bürünmüş biri belirdiğinde kızarıp solgunlaşıyorsunuz. Ama bu çok korkunç!” Bu konuda kesinlikle hiç tecrübesi olmayan kız, bu sözlerden de bir şey anlamaz ve muhtemelen şöyle bir karşılık verebilirdi: “Hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyden dolayı nasıl suçlanabilirim? Bir şey bilemediğim için yapabileceğim bir şey yok!” Karşısına çıkan aşk tam da onun yapısına uygun bir aşktı. Bu uzaktan bir bağlanma, bir yabancıya karşı duyulan büyük ve ilahi bir hayranlıktı. Gençliğin gençliğe zuhuruydu, gecelerin rüyasının romana dönüşmesine rağmen bir rüya olarak kalmasıydı, özlenen hayalet sonunda belirdi ve ete kemiğe büründü ama henüz ne adı ne hatası ne yeri ne kusuru ne de zorunluluğu vardı. Tek kelimeyle uzak ve ideal aşk, cisim kazanmış bir hayaldi. Daha yakın ve elle tutulur bir karşılaşma, henüz manastırın abartılı sislerine yarı yarıya dalmış olduğu bu ilk aşamada Cosette’i tedirgin edebilirdi. Çocukların ve rahibelerin tüm korkuları bir arada onun ruhunda vücut bulmuş hâldeydi. Beş yıl boyunca içine nüfuz ettiği manastırın ruhu, kişiliğinden yavaş yavaş buharlaşma sürecindeydi ve etrafındaki her şeyi titretiyordu. Bu durumda o bir sevgili değildi, hatta bir hayran bile değildi, o bir vizyondu. Marius’e çekici, parlak ve imkânsız bir şeymiş gibi tapmaya kendini adadı. Aşırı masumiyet, aşırı cilve ile sınırlandığından, ona tüm samimiyetiyle gülümsedi. Her gün sabırsızlıkla yürüyüş saatini bekliyordu. Marius’ü orada buldu, kendini tarifsiz bir şekilde mutlu hissetti ve tüm samimiyetiyle Jean Valjean’a şunları söylediğinde tüm düşüncesini dile getirdiğini düşündü:

      “Şu Lüksemburg Bahçesi ne kadar güzel!”

      Marius ve Cosette karanlıkta birbirlerine benziyorlardı. Birbirlerine hitap etmediler, selam vermediler, birbirlerini tanımadılar; birbirlerini gördüler ve bir diğerinden milyonlarca fersahla ayrılmış gök yıldızları gibi birbirlerine bakarak yaşadılar. Böylece Cosette yavaş yavaş bir kadın oldu; güzelliğinin bilinciyle ve aşkından habersiz olarak gelişip güzel ve sevgi dolu bir varlığa dönüştü. Bilgisizliği onu cilveli kıldı üstelik.

      VII

      Kalpler Birleşiyor

      Bütün durumlarda kendince devreye giren içgüdüler vardır. Yaşlı ve sonsuz doğa ana, Jean Valjean’a gizlice Marius’ün varlığını fısıldadı ve onun ürpermesine neden oldu. Aslında net olarak bir şey göremiyor ya da bilmiyordu ancak etrafında gelişen tuhaf bir durumun farkına varıyor ve etrafını saran gölgelerin hareketlerini takip ediyordu sadece. İçten içe yeni bir hayat şekillendirirken bir taraftan başka bir şeylerin yıkılmaya yüz tuttuğunu hissediyordu. Marius ise Tanrı tarafından doğal bir içgüdü ile uyarılmış olduğundan kızın babasına karşı her zaman temkinli davranmaya çalışıyordu. Ona görünmemeye uğraşıyor, yine de Jean Valjean zaman zaman onu fark ediyordu. Marius’ün alışık olmadık ve acemi tavırları, ne kadar temkinli davranmaya çalışsa da daha fazla dikkat çekiyordu. Artık eski günlerde olduğu gibi onların yakınına sokulmuyor, önlerinden yürümüyor, uzaklarda oturuyor ve sanki onların hiç farkında değilmiş gibi davranmaya çalışıyordu. Mesela elinde bir kitap vardı ama okuyor muydu? Kim için böyle okur gibi yapıyordu? Önceleri yıpranmış bir giysiyle parka gelen delikanlı, artık sürekli yeni elbiseler giyiyordu. Gözleri çok değişikti, eldiven giyiyordu, kısaca belirtmek gerekirse neler olduğuna anlam veremese de Jean Valjean o delikanlıdan bütün içtenliğiyle nefret ediyordu. Ne olduğunu tam olarak bilmemesine rağmen yine de bu duyguyu açık etmemesi gerektiğini düşündüğünden Cosette duygularını belli etmiyordu. Bu süre zarfında bir anda Jean Valjean’ın zihninde bir şimşek çaktı, “Yoksa Cosette’in süse düşkünlüğüyle, şu delikanlının sürekli yeni elbiselerle gelme düşkünlüğü arasında bir bağlantı olabilir mi?” diye düşünmeye başladı. Elbette tesadüf olabilirdi ancak gerçekten çok tuhaf ve tehlikeli bir tesadüftü bu. Düşüncelerini biricik kızına hiç belli etmedi ancak bir gün daha fazla dayanamayarak felaketini hemen öğrenmek isteyen birinin arzusuyla: “Ne küstah bir delikanlı şuradaki öyle!” dedi.

      Bir yıl önce, henüz küçük bir kız olan Cosette ise ona şöyle karşılık verdi: “Ah, o mu? Bence gayet samimi görünüyor!” Kalbinde Marius’ün aşkıyla on yıl sonra ustalaşmış bir genç kadın olarak ise şöyle diyebilirdi: “Küstah evet, ayrıca çok da itici!” Ancak o sırada hiç bilmediği aşk duygusuyla sarmalanmış olan genç kızın dudaklarından, kendisini bile şaşırtan bu yanıt çıkmıştı. “Ah, ne aptalca davrandım!” diye düşündü Jean Valjean. Sonrasında büyük bir acıyla ve kendi kendine öfkelenerek “Kız onun farkında bile değil; şimdi ben, onu düşünmesine neden olacağım!” diye geçirdi içinden. Ah, eskilerin sadeliği! Ah, çocukların derinliği! O taze yılların acı ve sıkıntılarının, ilk aşkla ilk engeller arasındaki canlı çatışmaların yasalarından biri; genç kızın kendisini hiçbir tuzağa düşürmemesi ve bu tuzağa genç adamın düşmesidir. Jean Valjean, Marius’e karşı sessiz ve derin bir savaş açtı. Delikanlı, tutkusu ve toyluğu yüzünden bunların farkında bile değildi. Adam parka geliş vaktini, oturduğu yeri değiştirdi; mendilini bankta unuttu, yollara serptiği bütün bu soru işaretlerine Marius “Evet!” karşılığını verdi. Cosette ise görünürdeki ilgisizliği ve huzurlu kaygısızlığını korumayı sürdürdü. Bunu öylesine ustaca yapmıştı ki sonunda Jean Valjean, “Bu serseri Cosette’e deli gibi âşık ama Cosette onun varlığından bile haberdar değil!” diye bir sonuca vardı. Yine de içini kederli bir titreme sardı. Her an Cosette aşka yakalanabilir, birilerini sevebilirdi. Sonuç olarak tüm aşklar da tıpkı böyle kayıtsızlıklarla başlamaz mıydı? Cosette sadece bir kez babasını endişelendiren bir hata yaparak üç saat boyunca oturdukları yerden kalktıkları sırada, “Şimdi mi gidiyoruz?” diye sordu. Jean Valjean, Cosette’in şüphelenmemesi ve durumdan farklı çıkarımlarda bulunmaması için alışkın oldukları park gezintilerini sürdürmeye devam etti.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Fahişe kolejleri, dolandırıcılar, dilenciler, mahalle oyuncuları. (ç.n.)

      2

      (Lat.) Issız bir yerde, Pater Noster duasını okumayı istemiyor.

      3

      İtalyan kuyumcu, heykeltıraş, yazar. (ç.n.)

      4

      François Villon, Fransız lirik şair. (ç.n.)

      5

      Ons: Fransa’da 30,59 gram, İngiltere’de 28,349 grama

Скачать книгу