Скачать книгу

henüz daha Müslümanlarla dolu değildi. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. O zaman da cemaat yoktu. Cemaat yoktu diye oranın cami yapılmaması diye bir şey olmaz. Şunu da söyleyeyim, bu sembol hadisesine aslında Hristiyanlar çok daha fazla ağırlık veriyorlar. Mesela İslam ülkelerinin birçok yerlerinde hiçbir tebaası olmayan yerlerde kilise açıyor adamlar. Sırf sembol olarak, oranın Hristiyanlığa açık bir mahal olduğunu göstermek için. Ki Ayasofya’nın yanında Sultan Ahmet ve birkaç tane daha cami var. Ama buranın zihin oluşumunun sebebi fetih yapan, bu şehri bize kazandıran o hakanın yapmış olduğu, sembolik olarak, orayı cami ihdas etmesidir.

      Burada şöyle bir ilginçlik var: Bu Ayasofya Camii’nin neden müze olduğu konusu çok tartışılmaz.

      Tartışılmaz çünkü herkes biliyor aslında onun için. Bu iş çok enteresandır; biz ne zaman mağlup olmuşsak galipler bize dinî konuda mutlaka bir şey yaptırmışlardır. Bir misal söyleyeyim: Ruslar şimdi Yeşilköy dediğimiz Ayastefanos’a kadar geldiler. İngilizler baktılar ki Osmanlı’yı Ruslara teslim edecekler. Hemen duruma derhâl el koydular ve Ruslara karşı çıkarak, “anlaşın” dediler. Ruslar da baktılar ki pabuç pahalı, hemen Osmanlı’yla anlaşma yoluna gittiler. Ayastefanos Muahedesi yapıldı. Ayastefanos Muahedesi’nin en önemli maddelerinden bir tanesi ne biliyor musun? Taksim’e bir kilise yapılmasıdır. Taksim’e gidin, şöyle bir sırtınızı Gezi Parkı’na dayayın ve şöyle bir bakın. Her gidişimde gözlerim yaşarır benim. Orada bir beyaz kilisenin yüksek olduğunu görürsünüz. O kilise Ayastefanos Muahedesi’nin dayattığı bir kilisedir. Niye yani! Ne var yani! Ruslar oraya bir kilise koymakla kuş mu kondurdular? Hayır. “Bizim burada hakkımız, bizim burada düşüncelerimiz var.” sembolünü oraya oturtturdular. Bunun karşılığında Osmanlı bir muvazene kurabilmek için oraya da bir cami yapmak istedi. Fakat bir türlü yapamadılar. İnanabiliyor musunuz? Bir de Haliç’teki demirli kilise var. Orası da öyle aynı şekilde dayatmadır. İşgalciler ve düşman devletler galip geldikleri zaman, dayattıkları maddelerden bir tanesi dinî oluyor. Geçmişte de onların birçok örnekleri var.

      O zaman gerek Refah-Yol döneminde gerekse yakın zamanlardaki Taksim’de cami tartışmaları bu tarihî perspektifin uzantısı olarak mı ele alınmalı?

      Tamamen. Osmanlı bunu beceremedi, bunu biz becerelim dedik, biz yapalım dedik ki Taksim’de Tayyip Bey’in Ayasofya ile dediğinin tam tersi bir durum var. Orada elverişsiz bir mescit var. Cuma günleri bütün caddeler doludur. Etraf ibadet eden insanlarla doludur ve Taksim’e mutlaka büyük bir caminin yapılması şarttır. Yapılması kaçınılmazdır aslında. Hiç bana kendilerine laiklik süsü veren insanlar şöyle böyle demesinler! Taksim’de cami iki yönden çok çok mühimdir. Bir sembolik manada, bu kilisenin karşısına bir caminin olması… Hem de bana göre orada tam bir Osmanlı camisinin olması lazım. Modern falan değil. Bir ikincisi de cemaat çok orada, cami yok. Bu iki ihtiyacın giderilmesi için mutlaka bir caminin olması lazım. Bu boşluk tabii insanlarımız tarafından görüldü. Su deposunun hemen arka tarafındaki arsa alındı. Her şey hazır ve nitekim Allah selamet versin Tayyip Bey de belediye başkanlığı sırasında yapacaktı ve bu işi bitirecekti. Ama Necmettin Bey birdenbire bu işi deklare etti ve sıkıntı hâline dönüştürdü işi ve ondan sonra tekrar geri döndü.

      Erdoğan Bey, biraz daha mı politik davranacaktı?

      Zaten politik davranarak bu işi, meseleyi bitirmiş olacaktı. Yapıp oraya temeli atacaktık, bitecekti. Öyle temel atma töreni falan da yapmayacaktık. Hemen kazılıp bir anda yapıp bitirecektik. Ama artık o zamanlar geçti. Oraya, temel atma merasimi de yaparak çok güzel bir Osmanlı camisinin yapılıp bitirilmesi lazım artık. Hiç kimse itiraz etmesin buna. Bunun olması benim tarihî şahsiyetimin tekâmülü yönünden şart. Benim oradaki insanlarımın ibadet ihtiyacını gidermesi yüzünden şart.

      Siz Mustafa Kemal’i cumhuriyeti kurup yerli sanayinin gelişmesi konusunda temel aktörlerden biri olarak görüyorsunuz. Fakat yerlilik hissi bu alanda belirirken Ayasofya çok dayatma üzerine mi onun mukavemet edebileceği bir yer olmaktan çıktı.

      Elbette. Ona geliyorduk, o aradan kaynadı. Nasıl Ayastefanos’ta da yaptılarsa; Taksim’de kilise yapmışlarsa; nasıl Haliç’te demirli kilise yapılmışsa; Ayasofya’nın müze olma hadisesi Lozan’da tekerrür etmiştir. Lozan’da bu bir gizli maddedir aslında. Birçok maddenin yanında bu da vardır.

      Nasıl bir anlaşmadır ki ne kadar ve ne zamana kadar gizli bu hükümler?

      Bana göre Türkiye’nin gücüyle ilişkilidir bu. Tam güce eriştiğimiz zaman, onların hepsi ortaya çıkacaktır.

      Bizim gücümüz hâlâ o kadar yok ki Boğaz’daki geçiş şartlarını düzenleyemiyoruz, kanal kuruyoruz.

      Yok. Tabii. Henüz daha yok. Kabul etmek lazım; belli bir noktaya geldik ama henüz değil. O noktayı ben tarif edeyim, maddi durumu tarif edeyim. Tek başına millî geliri 40 bin dolar, ihracatı bir trilyon dolar olan ülke hâline geldiğimiz zaman biz bağımsızlığımızı ve bu konuda rahatlıkla icraatımızı yapabilecek konuma geliriz. Bunu açıkça söyleyeyim. Bir zamanlar şunu hep söylüyorduk, bu, geçmiş bazı yazılarımda da vardır; Türkiye’nin millî geliri tek başına 10 bin doları geçerse o zaman Türkiye’de vesayet sistemi kalkacaktır demişizdir. Dikkatini çekerim, şu anda millî gelirimiz 10 bin doları geçti ve Türkiye’de vesayet sistemi kırıldı.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/2wBDAAMCAgICAgMCAgIDAwMDBAYEBAQEBAgGBgUGCQgKCgkICQkKDA8MCgsOCwkJDRENDg8QEBEQCgwSExIQEw8QEBD/2wBDAQMDAwQDBAgEBAgQCwkLEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBD/wgARCAHEASwDAREAAhEBAxEB/8QAHAAAAgMBAQEBAAAAAAAAAAAABAUCAwYBBwAI/8QAGwEAAwEBAQEBAAAAAAAAAAAAAAECAwQGBQf/2gAMAwEAAhADEAAAAW32PkHiiEwVp350xpLrnqZ5NmexuuIjUIum5iDGKti1mkVtSD4KABTkIkqiKi5wsabNybSz6ZVItz8O4S9NTF6fXNgKsLQVzW25eldvzoNYkGw5uiWehemdNShuZJLtI2fN0/Q890YK9YmHwUgsTLc6nl6YRqYHi2uftWWoV5eb9GLEV9KQWACmuzvRa5ni4J5jrlqWyx3ZTWfqEW+G+5eoW5KJOy0CuUW2SrSNxy9Aoi50S6ZtYusD4rzjp5xN8fROHtz9y5zvMhpWCkjN6Ga847OSi46CyWsm9PpmxFUJ9hsLFypajHXFdPO2mzZaSlrs6oQLSSb4tMdS5oDTO7LVnN01PQAax+uRNxqOXqImgKkCNH9QQkkLxndxRFey4E0sNXorzYiqCwEkUZSLaFH0C3AipxU/SADuHAUxRKkicXVpnEdI1kv0Hm6B2sJpnXpnm402WmXw8xFaC4iMhlxKSdISP9JNFAJAkimNIhoUfAYOAFTqo+lgDsCATainWitskICHVLhnufkIVVwKYvUaZdHl400V5UjLZYln1Zabi4MFWEwRRTOkS0APoMnC9W7efyozDeNSPUmTXUUCrKta5NTTxu2RdRJUllwKUy9dplAeWjXU3iOMlkpECtmJlcnCrCQIZpvSvF3O2EWQ5zWubmpkq2XD2DBMd6AWNZBh9arGan5B2cjOkXFZS4DVCS9LecQzka6XTEcZDJoQRbjSCwPFUEgRqmzm4GGOr7LVPrkg2ybOYsXRVlK5H1KhPV8nTkennJZW5Y47RihqWsx18q6ucRUPJpNIgjKzprtMhVRTU0Z+LdXBTDxUBMEabRq8GGWuq5+hBvzabm6r3IdJfeb3HepoW4XuXOemM6ufQYag6QRlqXnanbJnFzmk+meU1zq2yHkQTpqtMw5ZdKQIotyZEXRwqwkCBU5c2gyx1f47oejl2HF3D784tI2LPy1UbYi1J0Wwz0TXC7bHUc/TSKhPF9PPp8djctFOueX2xA2yFkTTem0gRO9rqEc05cm0FCpC8EKpu1aI7HXR5aqdctFydde2AtB8Udnoo2xDqWGejDPTN6Z03Ggy1VuVdyr1y1OHQZlop0jO74LdsgZaua0ukBpkNcQmltqTFySOgLQSS21KQXZaNYsgIpk6ZClSl3RdGmdQTmipeb6MH+Wie59A4uypma2xVtCBONAd8adclMUtVafTMVMhqpCtNpSYCKCkLQRzTepkAKJNFMHTdVIaKQ6nrubpDatDqfZqdTmOnDUcnTndMvtJzzkYEU6aK4MaVzQU1o9MxEyGqZFSbGkyYWKoJgim3NR0ARkBYKpDepF

Скачать книгу