ТОП просматриваемых книг сайта:
Tibet Kültürü. August Hermann Francke
Читать онлайн.Название Tibet Kültürü
Год выпуска 0
isbn 9786258361056
Автор произведения August Hermann Francke
Издательство Maya Kitap
Tibet Kültürü
August Hermann Francke Alman bir Tibetologtu. 1896 ve 1909 yılları arasında Ladakh ve Lahul’da çalıştı ve Ladakh vakayinamelerinin İngilizce çevirilerini yayımladı. Berlin Üniversitesi’nde ilk Tibetçe profesörü olarak ders verdi. Ayrıca Ladakh’da Moravya Kilisesi misyonerliği yaptı. Moravyalı meslektaşı Heinrich Jäschke’yle birlikte Tibetçe-İngilizce sözlüğün hazırlanmasında çalıştı.
Cemal Can Tarımcıoğlu, 1988 yılında Üsküdar’da doğdu. 2012’de İstanbul Üniversitesi tarih bölümünü felsefe yandal programıyla birlikte tamamladı. 2014’te ise askeri tarih alanında yüksek lisansını bitirdi. Aynı sene İstanbul Üniversitesi’nde yakınçağ tarihi alanında doktorasına başladı ancak 2018’in sonlarına doğru çeviri yapmaya başladıktan sonra doktorayı yarıda bıraktı. O tarihten itibaren kitap çevirileri yapmaya devam ediyor, ayrıca Marmara Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği okuyor.
GIRIŞ
MÖ 200 ile MS 1900 yılları arasını kapsayan, taş üzerine işlenen kayıtlar hakkında günümüzde nispeten çok az şey bilinmektedir, bunun nedeni bu alanda henüz sistematik ve kapsamlı araştırmaların yapılmamış olmasıdır. Muhtemelen en önemli çalışma olan Leh (veya Ladakh) krallarının vakayinameleri düzenlenmiş olsa da kâğıda yazılan kayıtlar konusunda daha yapılacak çok iş vardır. Henüz bir Avrupalı tarafından incelenmemiş olan aşağıdaki tarihi eserlerden haberdar oldum: Chigtan’ın vasal şeflerine ait vakayinameler, Sakti köyünün vakayinameleri ve bana söylendiği üzere “manastırların tarihi” Bidur (Vaidurya) gserpo’da bulunur. Çok büyük bir ihtimalle, ülkede isimleri zamanla keşfedilecek daha pek çok tarihi eser mevcuttur. Bu kitapların yanı sıra, bazı köylerde toplanıp düzenlemesi gereken kâğıda yazılmış daha kısa belgeler, özellikle de birkaç krala ait fermanlar vardır ki bunlar, tarihimizin bilimsel bir incelemesi için gerekli bir ön hazırlık olacaktır. Bu belgelerden biri (Kral Nyima Namgyal’ın bir fermanı) bu sayfalarda tercüme edilmiş olarak bulunacaktır.
Şimdi Ladakh tarihçiliğinin genel karakterini, özellikle mevzubahis tarihin esas olarak dayandığı Ladakh vakayinamelerini inceleyelim. Vakayinameler, burada kullanıldıkları kadarıyla MS 900-1842 yıllarını kapsamaktadır. Ancak tarihçilik, krallığın bağımsızlığını kaybetmesiyle sona ermediği ve günümüze kadar devam ettiği için, Ladakh vakayinameleri günümüze kadar tam bin yıllık bir dönemi kapsar. Eserin karakteri, anlattığı farklı dönemlerde aynı değildir. En eski kısmı pek tarih olarak adlandırılamaz; görünüşe göre böyle olması da gerekmiyordu. Esas amacı ünlü eski Lhasa krallarının soyundan geldiklerini kanıtlamak olan Leh krallarının soyağacı olarak başladı. Dolayısıyla, yaklaşık olarak MS 900-1400 yıllarını kapsayan eserin ilk bölümü, salt isimlerden başka pek bir şey içermemektedir. 1400 yılı civarında anlatılar sıklaşmaya başlar. Bunun nedeni, ikinci hanedanın o sıralarda farklı kollara ayrılması ve bu yeni kral soyunun daha güçlü bir tarih içgüdüsüne sahip olması olabilir. Her halükârda, kayıtlar MS 1400’den sonra tam olarak dolgunluğa erişir. Yine de bir Avrupalının bakış açısına göre arzulanacak çok şey bırakır. Kâtipler Lamalardı ve onlara göre bir kralın saltanatı sırasındaki en büyük olaylar, kralın Lamalara ve manastırlara verdiği hediyeler veya tapınaklar ve mani duvarları inşa etmesiydi. Ortalama bir Avrupalının pek ilgisini çekmeyen bu olaylar için çok fazla mürekkep harcandı. Öte yandan, kralların seferleri son derece kısa bir şekilde ele alınır ve ekonomik çalışmaları hakkında hiçbir şey öğrenmeyiz. Sadece son birkaç kralın karakterleri hakkında bir fikir edinebiliyoruz ve seferler sırasında kullanılan taktikler hakkında hiçbir şey duymuyoruz. Tarihçi, seferin nihai sonucunu bize anlatmaktan oldukça memnundur. Bu nedenle, bir ülkenin tarihini işe yarar hale getirecek tüm noktaların bu Batı Tibet kayıtlarında eksik olduğunu görüyoruz ve hal böyleyken tarihçilerin naif üslubunun genellikle kendine has bir çekiciliği vardır.
Şu soru önemlidir: Ladakh tarihçileri doğruyu mu söylemektedir, yoksa onların tarihi tamamen veya kısmen uydurulmuş bir kaynak mıdır? Tarihsel bir anlatımın doğruluğunu sınamanın en iyi yolu, onu tamamen bağımsız diğer belgelerle karşılaştırmaktır. Batı Tibet’teki bir olayla ilgili bir anlatıyı yabancı bir ülkeninkiyle yalnızca çok az durumda karşılaştırabiliyoruz. Bu açıdan daha önemli olan, ülkenin dört bir yanına dağılmış olan kaya ve taş üzerine işlenmiş çok sayıdaki yazıttır. Bu kayıtlar üzerinde özel bir çalışma yaptım ve şu sonuca vardım. Yazıtlardan anlaşılıyor ki ne olursa olsun Namgyal Hanedanı’nın kralları gerçek tarihi kişiliklerdir ve onların veraset düzenleri, taş üzerindeki kayıtlarda bulunan vakayinamelerle aynıdır. Lhawang namgyal’den Tsepal dorje namgyal’e kadar hepsinin isimlerini içeren kayıtlar bulundu. Diğer ülkelerin çağdaş tarihleri karşılaştırma yoluyla gösterdiği kadarıyla, vakayinameler bunlarla çelişen hiçbir şey içermemektedir. İlk hanedana ait anlatının doğruluğunun sınanması, daha yetersiz bir yapıya sahiptir. 900-1400 yılları arasındaki zamana dair taş üzerindeki kayıtlar daha sonraki zamanlara göre daha nadirdir ve birçoğu hükümdarın özel adını içermez. Şimdiye değin bu kadarı ortaya çıktı. Kral Bum Lde’nin adı, kendisine ait bir ferman içeren Mulbe’de bir kaya üzerinde bulunur. Kalatse’de İndus üzerinde bir köprünün inşasını anlatan bir yazıt, Kral Lhachen naglug’a rahatlıkla atfedilebilir. Ancak kaya üzerinde verilen tarih ile vakayinamelerde Kalatse’nin kuruluşu için verilen tarih çakıştığı için sadece “büyük kral”dan söz edilmektedir. Yine Daru yakınlarındaki bir kayanın üzerinde, şu anda sahip olduğumuz vakayinamelerde bulunmayan bir kral adını okuyoruz: Lhachen kun ga namgyal. Bununla birlikte, adının sadece bir kısmının (Lha .... gyal) vakayinamelerde korunmuş olması oldukça olasıdır. Bu nedenle, günümüze kadar bilinen yazıtların tanıklığı, vakayinamelerin ilk bölümünün doğruluğu konusunda çok ileri gitmemektedir. Burada imdadımıza halkbilim yetişiyor. Folklor, ilk hanedanın iki kralının adını iki şarkıda korumuştur. Vakayinameler onlar hakkında söylediklerine aykırı olmayan bir eğilimdir bu. Bu krallar Nyima gon ve Jopal’dır. Ve Batı Tibet’in bir başka kralının ya da en azından prensinin adı (Prens Rinchen), Keşmir vakayinameleri tarafından doğrulanmaktadır. Elbette, vakayinamelerimiz ilk yarısının doğruluğunu kanıtlamak için daha fazla delil sunabildiğimiz için memnun olmalıyız. Bununla birlikte kronolojik olarak bile olsa, onun ifadelerine uygun olduğu ileri sürülebilir ve tarihin ilk bölümünü de bütünüyle doğru ve güvenilir olarak kabul etmeye hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Batı Tibet vakayinameleri hiçbir durumda bir kralın saltanat zamanını tam olarak belirlememize izin vermez. Bununla birlikte birkaç kral, tarihleri tayin edilebilen diğer tarihi kişiliklerin çağdaşları olduğu için, tüm Ladakh krallarına yaklaşık bir tarih verebilecek durumdayız. İkinci hanedanla ilgili olarak, olası hatalar on yıldan fazla olamaz. Belli bir kralın saltanatının bu tarihte verilen süreden daha uzun veya daha kısa olabileceği baştan kabul edilmelidir. Ancak onun fiili saltanatının bazı yıllarının burada verilen bazı yıllarla örtüşmesi muhtemeldir. Bu kitapta verilen tüm kronolojinin dayandığı sabit tarihler şunlardır: Langdarma, MS 900-921. Kral Bum Lde’nin çağdaşı Tsongkapa, MS 1378-1441 (veya 1355-1418). Cunningham’a göre, muhtemelen İslam kaynaklarından, Jamyang Namgyal komutasındaki Balti Savaşı, MS 1580-1600. Delegs namgyal yönetimindeki Basgo kuşatması MS 1646-47 ve Dogra savaşları 1834-1842. Sabit bir tarihi olmayan en uzun süre MS 900 ila 1400 arasındadır. Bu dönem her krala yirmi beş yıl verilerek doldurulur. Avrupa kavramlarına göre, bir neslin ortalama süresi otuz yıldır. Ancak Tibetliler oldukça erken evlendikleri için burada bir neslin süresi daha kısa olabilir.
Batı Tibet tarihi için özel değer taşıyan en önemli yabancı belgeler şunlardır: (1) Kalhana tarafından yazılan Rajataranginl (Keşmir günlükleri) sekizinci yüzyılın başlarında Batı Tibet’e yapılan Çin ve Keşmir seferleri anlatılır. (2) Aynı dönem için Çin Tang hanedanının yıllıkları. (3) Jonaraja tarafından yazılan Rajataranginl (Keşmir günlükleri), on dördüncü yüzyılın başında Rinchana Bhoti’nin hayatı anlatılır. (4) Moğol tarihçisi Mir İzzet Ullah’ın, 1646-1647’deki Basgo kuşatmasıyla ilgili anlatısı. (5) Bir Dogra subayı olan Basti Ram’ın Dogra Savaşı (1834-1839) hakkındaki anlatısı, Cunningham tarafından nakledilmiştir. (6) Birkaç durumda Orta Tibet tarihi eserleri.
Bu tarih çalışmasını bir kılavuz kitap olarak kullanmak isteyenler için aşağıdaki liste faydalı olacaktır.
Dras: