Скачать книгу

bağlamadan açıklamak mümkün değildir. Yani yenilenen edebiyat halkın millet olarak kendini tanımasında, bilinçlenmesinde, tarihine önem vermesinde ve edebî tefekkürdeki niteliksel değişimlerinde kendini gösterir.

      Başka bir soru ise yenilenen edebiyatın insana bakışı ile ilgilidir. Bu dönemde insanı betimlemede değişen nedir? Bu soruyu edebiyat âlimi Noman Rahimcanov şu şekilde yanıtlar: “İnsana bakış, insan ruhunu felsefi-psikolojik açıdan tahlil etme eğiliminde göze çarpar. İnsandaki manevi cevheri keşfetme önemli temayüle dönüşmüş ve bu konu üzerinde yoğunlaşmıştır. Daha önce hazırcevaplık, sadelik, açık sözlülük, siyasi güdümlülük sanatsallığın önemli yönleri olarak öne çıkmışsa da yeni edebiyatta milliyetçilik, tarihsellik, güzellik, yardımseverlik, adalet, insan hakları gibi beşeri değerler estetik ölçüt olarak sanatın temelini oluşturmaya başlar.”2

      Bağımsızlıkla birlikte edebî hayatın da gittikçe renklendiğini, hayatın bütün gerçekleri ve karmaşıklığının eserlere yansıdığını görmemiz mümkündür. Mezkûr dönemin başlarında eskiden mevcut tecrübelerden yararlanarak yeni konuların işlendiği eserler ortaya çıkmıştır. Çok geçmeden onları yeni anlatım tarzıyla kaleme alınan eserlerin takip ettiğini görmek mümkündür.

      Bu dönemde, özellikle şiirden, sosyo-politik gelişmelere anında tepki verme ve hakikati savunma amaçlı kullanma eğilimi güçlendi. Sovyet döneminde insan hayatı sosyalist ideolojinin amacına uygun tarzda verilirdi. Eserlerde devrimci kahramanların, halka örnek olacak kişilerin, Rus insanının diğer halkları nasıl aydınlattığının konu edinilmesi hedeflenirdi. Sosyalist ideolojik edebiyatın ana konuları arasında esas olarak devrim, devrimin getirdiği toplumsal refah, sınıfsızlık, toplumsal sorumluluk, işçi sınıfının fedakârlığı, kolektif çiftçiliğin önemi, eğitim ve sanayi bulunmaktadır. Bağımsızlık devrinde hayatın hakikatleri bütün varlığı ile tasvir edilmeye başlandı. Eser kahramanı ideolojik yönlendirmelerden kurtulmuş oldu. Artık sıradan vatandaşın, özgür insanın hayatı ve hayalleri yazarların odak merkezine dönüştü. Bununla birlikte vatanperverlik, yurt sevgisi, tarihi yeniden değerlendirme, dine olan münasebet ve tasavvuf konuları ön plana çıktı. Bu konular Abdulla Aripov, Erkin Vahidov, Halime Hudayberdiyeva, Rauf Parfi, Şevket Rahman, Usman Azim, Muhammed Yusuf, Hurşid Devran, Cemal Kemal, Erkin Samandar, Barat Baykabilov, Aydın Haciyeva gibi şairlerin şiirlerinde; Said Ahmad, Adil Yakubov, Aman Muhtar, Ötkir Haşimov, Nazar İşankul, Nurali Kabul, Ahmad Azam, Erkin Azam, Uluğbek Hemdem, İsacan Sultan, Selamet Vefa, Sadulla Siyayev gibi yazarların roman ve hikâyelerinde açıkça görülmektedir.

      Bu dönem edebiyatının en dikkat çeken tarafı, yaratıcılıkta her türlü politik sınırlamalardan ve resmi yönlendirmelerden uzak olmasıydı. Bundan dolayı milli edebiyat yeni konularla, yeni gayelerle, yeni yorum ve betimleme teknikleriyle zenginleşti. Fakat bu dönem edebiyatında henüz sanat bakımından tam bir oturmuşluk söz konusu değildir; ortalama eserlerin sayısı daha fazladır.

Şiir Türündeki Gelişmeler

      Özbekistan bağımsızlığa kavuştuktan sonra hayatın her alanında farklı bir muhit ortaya çıkmıştır. Yeni devir diğer alanlar gibi çağdaş edebî cereyana da yeni estetik ölçülerle yaklaşmayı talep ediyordu. Bu dönemi değerlendiren araştırmacılar bağımsızlıkla birlikte ortaya çıkan edebi-estetik zevk üzerine vurgu yaparlar. Yazarlar ve şairlerin edebi biyografisinde yeni sayfalar açıldı. Bugün yazılan edebî eserlerin mahiyet itibariyle Sovyetler devrindeki sanat eserlerinden farklı olması tabiidir. Yani bağımsızlık döneminde yazılan edebî eserlerde kendine özgü bir bedii-estetik zevk ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan çağdaş Özbek şiiri farklı bir yere sahiptir. “Bu süreçte bağımsızlığına kavuşan kişilerin kalbinden geçen his ve duygular aksettirilmekle beraber, şiirlerin birçoğunda bağımsızlığa duyulan şükran, parlak geleceğe olan inanç pekiştirilmiştir. Günümüzde yazılan şiirlerin mazmun mahiyetindeki felsefî gayenin açıklanması, onun ideolojik-bedii temayüllerinin çözümlenmesi, Özbek şiirlerinin gelecekteki gelişim çizgisi ile ilgili ipuçları vermektedir.”3

      Bağımsızlık dönemi şiirinde gözlemlenen yenilikleri başka bir araştırmacı şu şekilde sıralamıştır: “1. Fikir ve manadaki yenilikler; 2. Konu seçimindeki çeşitlilikler; 3. Şekil ve üsluptaki yenilikler. Bu yenilikler içtimaî-iktisadî alanlarda ve bütün devirleri kapsayan geleneklerde (şekil, mana, ahenk ve fikir) de mevcut. Bu döneme has en önemli özellik şiirin içtimaileşmesidir.”4

      Yeni dönem şiirinde öne çıkan temayüller konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bu konuda Nurbay Abdulhakim’in değerlendirmesi dikkat çekicidir: 1. Güncel konuların eski aruz kuralları çerçevesinde ifade edilmesi. 2. Şiiri halk türkülerinin ahenginde ifade etme eğilimi. 3. Poetik şekildeki yenilikler. 4. Poetik simgedeki yenilenmeler.

      1. Güncel konuların eski aruz kuralları çerçevesinde ifade edilmesi. Özbek şiirinde XX. yüzyılın 20’li yıllarında aruzdan hece ölçüsüne geçiş gözlemlenir. Sonradan tamamen hece ölçüsüne geçilmiştir. Günümüzde aruzla yazma eğilimi yükselmiştir. Bununla birlikte mezkûr eski şiir şekline yeni ruh vermeye çalışan şairler içinde en başarılısı Abdulla Aripov’dur. Şairin “Renkler ve Ahenkler” adlı kitabındaki gazelleri mümtaz türün güzel örnekleridir.

      Saçlarıng yaymay turib tüşgen karanğu tün emes,

      Tişleringni körmeyin tang hem akargen kün emes.

      (Saçlarını yaymadan inen karanlık gece değildir, Dişlerinin beyazını görmeyen sabah da gün değildir.)

      Bu beyit, klasik şiirimize özgü hüsn-i matlanın güzel örneğidir. Bunda teşbih de tezat da fikrin sanatsal biçimde ifade edilmesine hizmet etmiştir.

      2. Şiiri halk türkülerinin ahenginde ifade etme eğilimi. Klasik şiirimizde sehl-i mümteni denilen edebi sanat vardır. Okurken çok kolay görünür, ancak benzerini söylemeye kalkınca zor olduğu anlaşılır. Özlü sözü etkili biçimde söylemek her şairin yapabildiği bir şey değildir. Mahmud Tahir’in şiirleri bunun en güzel örnekleridir:

      Köklem kabağı

      Bunçe uyuldi.

      Asman köziden

      Yaşi kuyuldi.

      Cism u canımda

      Galeti titrekler.

      Şebnemden şarab

      İçer yaprakler.

      (Baharın yüzü neden bu kadar asık. Göğün gözünden gözyaşı döküldü. Cismim ve canımda garip telaşlar. Çiy tanelerinden şarap içer yapraklar.)

      3. Poetik şekildeki yenilikler. Günümüz şiirindeki bu tür yenilikler dikkate değerdir. Şair Abdulla Aripov’un şekille ilgili yaptığı çabalar sonucu güzel şiirler ortaya çıkmıştır. Abdulla Aripov mütefekkir şairdir. Bu yüzden orijinal bedii tasvirler yaratabilir:

      Körgenin yetkezgey kalb degen jayge,

      Tefekkürge aytgey eşitgenlerin,

      Bundey izdihamde uhleb bolurmi?

      (Gördüklerin iletir kalb denen yere, düşünceye söyler duydukların. Böyle kalabalıkta uyumak mümkün müdür?)

      Genel olarak poetik şeklin yenilenmesi ve arayışlar neticesinde milli şiirimizde, manzum tefekkürde, bedii estetik yaklaşımda belli bir gelişimin gözlemlendiğini önemle vurgulamak gerekir.

      4. Poetik simgedeki yenilenmeler. Simgelerde yenilik yapma şekilde yenilik yapmaktan zordur. Ancak şiirin gerçek anlamda gelişme gösterebilmesi poetik unsurlardaki değişikliklerle

Скачать книгу


<p>2</p>

No’mon Rahimjonov. Estetik mezonlarning yangilanishi. Sharq yulduzi. 2012. №2.

<p>3</p>

Hakimjon Karimov. Istiqlal davri adabiyoti. Toshkent: Yangi nashr, 2010. s. 5.

<p>4</p>

“Ra’no Mullaxo‘jayeva. XX Asr O‘zbek she’riyatida vatan mavzusi.” http://kh-davron.uz/ijod/ rano-mullaxojayeva-xx-asr-ozbek-sheriyatida-vatan-mavzusi.html (03.03.2017).