Скачать книгу

İru, İsebur ve başka nehirlerin istilası için görevlendirilir. Kendisi de Otrar şehri yakınlarına yerleşir. Cengiz’in Ürgenç üzerine gönderdiği Cuci, Çağatay ve Ögeday’ın Üregenç’e vardıklarını bildirdiklerinde idarenin Ögeday’da olduğunu diğerlerinin ona itaat etmelerini söyler.

      Otrar’ı aldıktan sonra Semizgap (Semerkant) şehrine gelir, oradan Buhara’ya geçer, burada Sultanın yazlık ikametgâhının bulunduğu Altan-Horhan yaylasında yazı geçirmeye karar verir. Daha önce seferle görevlendirdiği küçük oğlu Toluy’u yanına çağırır.

      Cuci, Çağatay ve Ögeday ise Ürgenç şehrini ele geçirirler, şehrin ahalisini kendi aralarında paylaşırlar ancak Cengiz’e pay bırakmazlar. Bu durumdan dolayı Cengiz çok kızar ve üç gün boyunca bu üç oğlunu huzuruna kabul etmez. Bunun üzerine Bo’orçu, Muhali ve Şiki-hutuhu üçü birlikte Cengiz Han’ın huzuruna çıkarak durumu yumuşatırlar ve çocuklarının huzuruna çıkmasını sağlarlar. Sonra da Adarginli Honghai ile Dolunggirli Hongtahar’ın yanında kalmasını Otoget’li Şormahan’ı Bahtat (Bağdat) halkına Holibai Sultan’a (Halife) göndermek için emir verir. Diğer komutanları Dorbetli Dorbai-dohşin’i, Hindus ve Bahtat (Bağdat) arasında bulunan Aru, Maru, Madasari halklarının memleketindeki Abtu şehrini almaya gönderir (Temir, 1986: 184-185). Sübutay Nahadır’ı (Bahadur) kuzeye Hanglin (Kanglı), Kıpçaut (Kıpçak), Bacigin (Başkırt?), Orusut (Rus), Macarat (Macar), Asut (As=Alan), Sasut, Serkesur (Çerkez), Keşimir (Keşmir), Bolar (İdil/Volga) Bulgarları) ve Raral adlı devlet ve kabileyi hâkimiyet altına almak için gönderir. Daha sonra da Kiva-men-kermen25 şehrine kadar sefer yapmalarını emreder.

      Müslüman ülkelerini ele geçirdikten sonra bazı şehirlere vali tayini için emir çıkarır. O sırada Ürgenç şehrinin Hurumşi ailesinden Yalavaç ve Mesut (Kushenova, 2007: 229-242) adlı baba oğul iki Müslüman gelir. Cengiz Han’la şehirlerle ilgili adet ve kanunlar konusunda sohbet ederler. Bunlardan şehirler hakkında bilgi alan Cengiz Han Yalavaçi’nin oğlu Mesut’u Buhara, Semizgen, Ürgenç, Udan, Kisar (Hisar), Uriyang, Gusendaril ve başka şehirlerin idaresine getirir. Babasını ise ilk önce yanına rehin olarak alır ve sonra da Kitan şehri Cung-du’ya vali yapar. Cengiz Han Müslüman memleketleri ile yedi yıl uğraşır. Celayirli Bala’yı beklerken onun Sin şehrini geçip Celâleddin’le Han-melig’i Hindus’a kadar takip ettiğini öğrenir. Bala Celâleddin’in izini kaybeder, bunun üzerine Hindus sınırındaki halkı yağma ettikten sonra birçok deve ve koyun ele geçirerek geri döner. Cengiz Han’da geri döner, o yılın yazını İrtiş civarında geçirir. Tavuk yılının (1225) sonbaharını da Tula boyunda bulunan ormandaki sarayında geçirir. (Temir,1986: 185-186)

      Kışı Tula boyunda geçiren Cengiz Han Tangutlara sefere çıkmak için ordunun durumunu gözden geçirir. Askerin sayısını ve yoklamasını yaptırır. Köpek yılının (1226) sonbaharında Tangut seferini gerçekleştirir. Bu seferde yanında Hatunlarından Yesu vardır. Kışın Arhuba denen yerden geçerken bir sürek avı tertip eder. Bindiği kızıl boz atın yabani atlardan ürkmesi üzerine atından düşerek ağır yaralanır. Bunun üzerine Ço’orhat denilen yere konarlar. Geceyi orada geçirdikten sonra hanımı çocukları ve komutanlarına gece hanın harareti olduğunu söyler. Çocukları ve komutanları hanın harareti geçtikten sonra sefere devam etmeme kararı alırlar. Bunu Cengiz Han’a söylediklerinde Cengiz Han “Böyle yaparsak Tangut halkı bizim korkup geri çekildiğimizi zanneder. Onun için önce onlara bir elçi göndererek cevaplarını burada bekleyelim, döneceksek ondan sonra döneriz” der. Tangutlara bir elçi gönderir, fakat Tangutlar elçiye ağır sözler söyleyerek hakaret ederler. Cengiz Han buna çok öfkelenir. Yaralı olmasına rağmen Tangutlara sefer açar. Tangutları tarumar eder. Yazı karlı dağlarda geçiren Cengiz Han dağlara kaçan Tangutlar üzerine asker gönderir ve son kişiye kadar esir alır. Bo’orçu ve Muhali’ye ganimetten istedikleri kadar alabileceklerini söyler ve Kara-Kitanlardan (Kara-Kıtay) Cuyin ve Kitanlar üzerine Bo’orçu ve Muhali’yi vali tayin eder. Tangutları tamamen yenilgiye uğratıp itaate aldıktan sonra Cengiz Han 1227 yılında Tanrıya yükselir. (Temir, 1986: 189-190; 2003: 67-68)

      Sonuç

      Cengiz Han küçük bir kabileden bir dünya devleti çıkarmış tarihin ender şahsiyetlerinden biridir. Cengiz Han’ın hayatı boyunca yaptığı işlerden anlaşılıyor ki onun liderliğinin temelleri sadakat, dürüstlüğü ödüllendirme, güvenme, aile ilişkileri, atalara saygı, disiplin ve kurallar, kalıcı yönetim, fedakârlık, sabır, risk alma, düşmanların zaafı, duygu kontrolü, acımasızlık, işbirliği ve uzlaşmacı politika izleyenlere değer verme, propaganda, motivasyon, bilgi ve iletişim, rakibini değerlendirme, yönetme kabiliyeti, sadelik, özdenetim, yeteneklilere fırsat verme, düşmana acımamak, korku yaymak, yeni yönetim tarzlarına açık olmak, kuvvet ve kudretin kaynağını Tanrı’da aramak gibi kriterler onun liderlik anlayışının temel özellikleridir. Cengiz aynı zamanda iyi bir stratejist ve savaş sanatı uzmanıdır. Birçok savaşını zekâsı ile kazanmıştır. Okuma yazma bilmemesine rağmen Moğollara yeni bir ruh ve hareket kabiliyeti vermiştir. Moğollar nüfus olarak az olmalarına rağmen birçok milleti boyundurukları altına almış ve onları yönetmişlerdir. Bunda Cengiz Han’ın payı büyüktür. Çünkü o tecrübe kazandıkça devletini koyduğu yasaklar ve devlet teşkilatında yaptığı yeniliklerle Moğolları dünya hâkimi durumuna getirmiştir. Böyle liderler tarihte oldukça azdır. Cengiz’in kurduğu devlet ve oğullarına bıraktığı Moğol devletleri ve torunlarının yönettiği Moğol devlet ve hanlıkları Türk karakterine sahiptir. Çünkü hâkimiyetleri altındaki toplulukların büyük bir çoğunluğu değişik Türk boylarından oluşuyordu. Bu nedenle Moğollar özellikle 15 ve 16. Asırlardan sonra hızla Türkleşmeye başlamıştır. Konuşma ve yazışma dilleri çoğu zaman Türkçe (Uygurca) olmuştur.

      Cengiz göçebe bir topluluğun lideri olmasına rağmen kurduğu devlette önemli teşkilatlar oluşturmuştur. Bunlardan birisi ve belki de en önemlisi posta (Yam) teşkilatıdır. Bu teşkilat sayesinde zamanının iletişimini hızlandırmıştır. Bundan sonra ise koyduğu yasaklar oldukça önemlidir. Moğolların başarısının ardında posta teşkilatı ve yasaklar vardır. Bu yasaklar devlete bir intizam vermiş Cengiz Han’ın ölümünden sonra da Moğol devletlerinde yasakların uygulanmasına büyük gayret gösterilmiştir. Cengiz Han’ın hayatı iyice incelendiği zaman onun hayatını siyah beyaz olarak değerlendirmek mümkündür. Çok zalim olmasına rağmen aynı zamanda merhamet sahibidir. Kendisine iyilik edenlere hayatı boyunca iyilik etmiş, kötülük edenleri ise asla unutmamış mutlaka cezalandırmıştır. Kendisine iyilik edenleri veya kendisine itaat eden kişi ve yabancı kavimleri yanında tutmuş onları her zaman imtiyazlı kılmıştır. Bu durum onun kurduğu sistemin aslında sadakate dayandığını göstermektedir. Cengiz Han şahsına karşı sadakatle devleti güçlü kılmak istemiştir.

      Kaynaklar

      Arsal, S. M. (1947). Cengiz’in Yasası, Türk Hukuk Tarihi, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını.

      Alaaddin Ata Melik Cüveyni, (1998). Tarih-i Cihan Güşa, Çev. M. Öztürk, (2. Baskı), Ankara.

      Blochet, E. (1897). “Les İnscriptions de Samarkand I. Le Goûr-i Mir ou Tombeau de Tamerlan, Épitaphes de Tîmoûr et de plusieurs princes tîmoûrides.” (Suite), Revue Archéologique, Troisième Série, T. 30 (Janvier-Juin), s. 208.

      Cüveynî, A. M. (2013). Tarih-i Cihan Güşa (Öztürk, M. Çev.). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

      Dinç, S. (2019). 13. Yüzyılda Moğol Posta Teşkilatı (Yam), Danışman: Derya Derin Paşaoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Mayıs, Trabzon.

      D’Ohhson, A. K. (2008). Moğol Tarihi, Denizler İmparatoru (Çev: C. B. Apaydın). İstanbul:

Скачать книгу


<p>25</p>

Ahmet Temir bu ifadedeki ilk sözü Kiyev olarak tespit etmiştir. Ancak bu söz Hankirman sözünden başka bir şey değildir. Hankirman eski Kasım Hanlığının merkezidir ve Mişerlerle meskûndur (Türkoğlu, DİA, C.25, 2002: 137)