Скачать книгу

rivayetler dinledim’ (Şamanlanı 1987:77).

      1870’li yıllarda Rus idarecisi olarak Karaçay’da bulunan G. Petrov, onlar hakkında şu bilgileri vermektedir:

      ‘Karaçaylıların çoğu orta boylu, sağlam yapılı, esmer, geniş omuzludur. Bütün dağlılarda fark edilen açık, hayat dolu gözleri vardır. Karaçaylılar dağlarından ayrıldıklarında hüzünleniyorlar, solan çiçeklere benziyorlar. Düz yerler onlara çirkin görünüyor’ (Şamanlanı 1987:131).

      Sovyetler Birliği döneminde ikiye ayırılan Karaçay-Malkar halkı Kafkasya’da yer alan Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi ve Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktaydı. Günümüzde Karaçaylılar Rusya Federasyonuna bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde, Malkarlılar ise Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. 2002 yılı nüfus sayımına göre Karaçaylılar yaklaşık 192 bin kişilik bir nüfusa sahip iken, Malkarlıların nüfusu da 108 bin civarındadır.

      Karaçay-Malkarlılar Kafkasya dışında, 1943-1944 yıllarında sürgüne gönderildikleri Orta Asya’da, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da yaklaşık 20 bin kişilik bir nüfusa sahiptirler. 1886 ve 1905 yıllarında Türkiye’ye göç eden Karaçay-Malkarlılar da Türkiye’de yaklaşık 20 bin kişidirler. Bunun dışında, Suriye’de Şam civarında 1.500, Amerika Birleşik Devletlerinde de yaklaşık 5 bin Karaçay-Malkarlı yaşamaktadır.

      KARAÇAY-MALKAR TÜRKÇESİ

      Dil bilim araştırmaları Karaçay-Malkar Türkçesinin ana çizgileri ile tipik bir Kıpçak Türkçesi olduğunu ortaya koymaktadır. Son yıllara kadar gerek Türkiye’de gerekse Avrupalı Türkologlar arasında Karaçay-Malkar Türkçesi, Karaçayca ve Malkarca şeklinde birbirinden farklı iki dil gibi gösteriliyor ve tanınıyordu. Bu yanılmanın en büyük sebebi birçok Türkoloğun Karaçay-Malkarlılar arasında saha araştırması yapmadan onların dilleri hakkında daha önceden yazılmış araştırma ve sözlükleri kaynak almalarıydı. XX. yüzyıl başlarında Wilhelm Pröhle’nin Karaçay-Malkarlılar arasında yaptığı ve Keleti Szemle adlı dergide yayımladığı dil araştırmaları ve sözlükler bu yanılgıların ve hatalı görüşlerin ana kaynağı idi (Tavkul 2000a: 4).

      Karaçay-Malkarlılar dillerini Tav til (dağ dili) ya da Tavça (dağca) biçimlerinde adlandırırlar. Karaçay-Malkar Türkçesi tarihî gelişimi içerisinde iki önemli ağıza ayrılmıştır. Bunlar ilk bakışta sanıldığı gibi Karaçay ve Balkar diyalektleri değildir. Çünkü Karaçay bölgesinde ve Malkar topraklarının Bashan, Çegem vadilerinde konuşulan dil birbirinden farklı değildir ve Karaçay-Malkar halkının yüzde doksanı tarafından konuşulan bu diyalekt Karaçay-Malkar yazı dilini meydana getirir. Bilimsel literatürde bu diyalekt Karaçay-Bashan-Çegem diyalekti olarak adlandırılır. İkinci ağız ise Malkar bölgesinin Çerek vadisinde konuşulan Çerek diyalektidir. Holam ve Bızıngı vadilerinde konuşulan dil de Çerek ağzının etkisi altındadır.

      Karaçay-Malkar Türkçesi Türk lehçelerinin Kıpçak kolunun Kafkasya’daki güney bölümünü meydana getirir. Sovyet Türkologlarından A. N. Samoyloviç’in 1922 yılında Petrograd’da yayınlanan Nekotorie dopolneniya k klassifikatsi turetskih yazıkov (Türk dillerinin sınıflandırılmasına bazı ilaveler) adlı eserindeki Türk lehçeleri sınıflamasına göre, Karaçay-Malkar Türkçesi Türk lehçelerinin z kolunun y bölümünün tav, bol-, kalgan grubuna girer. Buna göre Karaçay-Malkar Türkçesinde eski Türkçe azak/adak yerine ayak, tag (dağ) yerine tav, olmak yerine bolmak, kalan yerine kalgan biçimleri kullanılır. Bunlardan başka, Karaçay-Malkar Türkçesinde ben yerine men biçiminin kullanılması, kelime başında y - sesinin c - sesine dönüşmesi de Kıpçak Türkçesinin özellikleridir (Tavkul 2000a: 4).

      Karaçay-Malkar Türkçesinin söz varlığı büyük ölçüde Eski Türkçenin Orhun Yazıtları, Eski Uygur Türkçesi Metinleri ve Divanü-Lügati’t-Türk gibi yazılı kaynaklardan takip edilebilen dönemlerine dayanmaktadır. Tarihi Kıpçak sözlüğü Codex Cumanicus’un dili ile en yakın benzerlik içindedir. Komşu yaşadıkları Kabardey, Oset ve Gürcü-Svan halklarının dillerinden ödünç kelimelerle de Karaçay-Malkar Türkçesinin söz varlığında karşılaşılmaktadır. İslamiyeti XVIII. yüzyıl ortaları gibi geç bir dönemde tanıyıp kabul eden Karaçay-Malkar halkının diline Arapça ve Farsça kökenli kelimeler bu dönemden sonra girip yerleşmiştir. XX. yüzyıldaki Sovyet hakimiyeti devrinde ise Karaçay-Malkar Türkçesi Rusça’dan geçen kelimelerin istilasına uğramıştır.

      KARAÇAY-MALKAR HALK EDEBİYATI

      Karaçay-Malkar edebiyatının en zengin ve renkli bölümünü sözlü edebiyat ürünleri teşkil etmektedir. Kafkas dağlarının ‘Orta Kafkaslar’ adı verilen ve ortalama yüksekliği beş bin metre civarında sarp dağlardan ve derin vadilerden oluşan bir bölümünde, dış dünyadan yüzyıllar boyunca âdeta tecrit edilmiş bir biçimde yaşayan Karaçay-Malkar Türkleri sözlü edebiyat ürünlerini ağızdan ağıza aktararak bunların nesilden nesile unutulmadan yaşatılmasını sağlamışlardır.

      Karaçay-Malkarlıların hayatlarını, âdet ve geleneklerini inceleyen bilim adamları ve gezginler onlardaki sözlü halk edebiyatının zenginliğini vurgulamaktadırlar. Örneğin XX. yüzyıl başlarında Karaçaylılar arasında bilimsel araştırmalarda bulunan Rus Coğrafya Cemiyeti’nin üyesi etnograf-Kafkasolog G.F. Çursin, Karaçaylıların halk şarkıları yaratma ve söylemede komşu Kafkas halkları tarafından takdir edildiklerini belirtmektedir (Çursin 1906). Tarz ve konular açısından Karaçay-Malkar sözlü edebiyatı diğer Kafkas halklarının söz sanatlarına yakındır. Oset bilim adamı V,İ. Abayev de Kafkasya’da pek çok farklı dil olmakla birlikte ortak bir kültür oluşturulduğu fikrindedir (Abayev 1949: 89).

      Karaçay-Malkar sözlü edebiyatının en önemli bölümlerinden birini ‘Nart Destanları’ meydana getirmektedir. Nart Destanları Karaçay-Malkar Türkleri ile birlikte, onlara komşu yaşayan ve her biri farklı bir dilde konuşan çeşitli Kafkas halklarının da ortak edebî ürünleridir.

      Kafkas mitolojisine göre Nartlar bugünkü Kafkas halklarının ataları sayılan efsanevî bir halktır. Nart Destanları değişik dillerde konuşan ve farklı etnik kökenlerden gelen Kafkasya halkları arasında kültürleri birleştirici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Adige (Çerkes), Abhaz, Oset ve Çeçen-İnguş halkları ile birlikte Karaçay-Malkar Türklerinin sözlü edebiyatlarında da Nart destanları eski Kafkas kültürünün en belirgin temsilcisi olma özelliğini taşımaktadır.

      Karaçay-Malkar Nart Destanları XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Rus etnograflarının ve bilim adamlarının dikkatini çekmiş, yerli halkla irtibata geçen bilim adamları tarafından derlenip Rusçaya çevrilerek yayımlanmaya başlamıştır.

      Rus bilim adamı P. Ostryakov, Karaçay-Malkar köylerinden Bashan’da Safar-Aliy ve Navruz Urusbiyev’den derlediği Karaçay-Malkar Nart destanlarını ilk olarak 1879 yılında ‘Vestnik Evropı’ adlı dergide yayımlamıştır. İki yıl sonra, 1881 yılında Safar-Aliy Urusbiyev ‘Sbornik Metarialov Dlya Opisaniya Mestnostey i Plemen Kavkaza’ adlı derginin ilk sayısında ‘Örüzmek’, ‘Şavay’, ‘Raçıkav’, ‘Sosuruk’ adlı dört Karaçay-Malkar Nart destanını ilk olarak okuyuculara sunmuştur (Ortabaylanı 1987:4). M. Aleynikov

Скачать книгу