Скачать книгу

      Sigarayı yeniden alıp, boğazını aşağıya doğru hafifçe yakan dumanı derin derin içine çekti. Artık bir dakika içinde kafayı bulacak ve kendisini daha iyi hissedecekti. Bu çok keyifli olacaktı.

      Yine de suyun içindeki siyah karaltı ne olabilirdi ki?

      Sadece ışık oyunu, dedi Janine kendi kendine.

      Ne olursa olsun ondan ürkmek ya da korkmak yerine en iyisi onu görmezden gelmekti. Her şey harikaydı. Burası onların en sevdikleri yerdi. Colby’nin ve kendisinin... Son derece güzel, göldeki koylardan birine sıkışmış, kamp alanından uzak, her şeyden ve herkesten uzak bir yer. O ve Colby buraya daha çok haftasonları geliyorlardı ama bugün okulu asmışlardı ve buraya yeni gelmişlerdi. Yaz sonu havası kaçırılmayacak kadar güzeldi. Burası Phoenix’ten daha serin ve güzeldi. Colby’nin arabası arkalarındaki çamurlu yolda park halindeydi.

      Janine göle bakarken gerçekten giderek artan bir duyguyla doldu. Göl neredeyse gözleri kamaştıracak kadar muhteşem görünüyordu. Colby de öyle. Colby’e sarılıp onu öptü. O da Janine’i öptü. Bu his harikaydı. Onunla ilgili her şey muhteşem görünüyor ve hissettiriyordu. Dudaklarını ondan çekip Colby’nin gözlerinin içine bakarak nefes nefese, “Nimbo’nun ışık halesi demek olduğunu biliyor muydun?”

      “Vay canına,” dedi. “Vay canına.”

      Hayatında ilk kez bu kadar inanılmaz bir şey duymuş gibiydi. Bunu söylerken sanki kutsal ya da ona benzer bir sözmüş gibi şaşkın ve komik görünüyordu. Janine gülmeye başlayınca Colby de güldü. Sonraki birkaç dakika sarılmış halde kalarak birbirlerini okşayıp sevdiler.

      Janine kendisini geri çekti.

      “Sorun ne?” diye sordu Colby.

      “Hiçbir şey,” dedi Janine.

      Janine bir anda bluzunu yukarıya kaldırdı. Colby’nin gözleri kocaman açıldı.

      “Ne yapıyorsun?” diye sordu.

      “Ne yapıyorum sence?”

      Colby’nin tişörtünü çıkarmaya uğraşıyordu.

      “Bir dakika,” dedi Colby. “Burada mı yani?”

      “Neden olmasın? Arabanın arka koltuğundan iyidir. Kimse bizi görmüyor.”

      “Ama ya bir tekne…”

      Janine güldü. “Tekne geçse bile bu kimin umurunda ki?”

      Colby şimdi onunla birlikte hareket ediyor, tişörtünü çıkarmasına yardım ediyordu. Telaş içinde beceriksizlikler yapıyor ve heyecanlarına heyecan katıyorlardı. Janine bunu daha önce burada yapmayı akıl etmediklerini düşünüyordu. Bu hiç de burada ilk kez uyuşturucu içmelerine benzemiyordu.

      Ama Janine suyun içindeki karaltıya bakmaya devam ediyordu. O nesne, ne olduğunu öğrenene kadar kendisine rahatsızlık verecek ve her şeyi mahvedecekti.

      Nefes nefese ayağa kalktı.

      “Hadi,” dedi. “Gidip bir şeye bakmamız gerek.”

      “Ne?” diye sordu Colby.

      “Bilmiyorum. Sadece gel.”

      Colby’nin elini tuttu ve sert yokuştan kıyıya doğru tökezleyerek indiler. Janine gerilmeye başlamıştı. Bundan nefret ediyordu. Kısa süre sonra o karaltının zararsız olduğunu anlayacak ve kendisini yeniden iyi hissetmeye başlayacaktı.

      Yine de aniden ve sert biçimde kafayı bulmamış olmayı diliyordu.

      Attıkları her adımla birlikte cisim daha netleşiyordu. Siyah plastikten yapılmıştı ve oluşan hava kabarcıkları suyun yüzüne çıkıyordu. Ayrıca hemen yanında küçük ve beyaz bir şey vardı.

      Suya yaklaşık bir metre kala Janin bunun siyah bir çöp torbası olduğunu gördü. Ucu açıktı ve açık kısımdan doğal olmayan beyazlıkta bir el sarkıyordu.

      Belki de bir vitrin mankeni, diye düşündü Janine.

      Daha yakından bakmak için suya doğru eğildi. Tırnaklar ellerdeki solgun renge kontrast oluşturacak biçimde parlak kırmızı ojeyle boyanmıştı. Janine’in bedenine elektrik akımına benzer korkunç bir his yayıldı.

      El gerçekti. Bu bir kadın eliydi. Torbada ölü bir beden vardı.

      Janine çığlık atmaya başladı. Colby’nin de bağırdığını duyuyordu.

      Ve uzun bir süre durmadan bağıracaklarını biliyordu.

      Bölüm Bir

      Riley, yapmak üzere olduğu slayt gösterisinin FBI Akademisi’nin öğrencilerini şok edeceğini biliyordu. Muhtemelen içlerinden bazıları bunu anlamayacaktı. Yarım daire biçimindeki kat kat sıralardan kendisini izleyen hevesli yüzlere baktı.

      Bakalım ne tepki verecekler, diye düşündü. Bu onlar için önemli olmalı.

      Elbette Riley tüm suçların içinde seri cinayetin ender olduğunu biliyordu. Yine de bu genç insanların öğrenmek zorunda oldukları şeyler olduğunu bilmeleri gerekiyordu. FBI bölge ajanı olmaya adaydılar ve çok yakında seri cinayet olayları ile ilgili hiçbir deneyimi olmayan yerel kanun adamları olacaklardı. Ve Özel Ajan Riley Paige seri cinayet davalarında otoriteydi.

      Uzaktan kumadaya bastı. Büyük düz ekranda beliren ilk görüntüde hiç şiddet yoktu. Bu görüntülerde bir kadının gençlikten orta yaşa kadar olan beş tane portresinin karakalem çizimleri vardı. Kadın çekiciydi ve gülümsüyordu. Portreler beceriyle ve iyi bir sanatla yapılmıştı.

      Riley görüntülere tıklarken, “Bu görüntüler bundan sekiz yıl önce Derrick Caldwell isimli bir ressam tarafından çizildi. Her yaz Virginia Dunes Beach Boardwalk’taki turistlerin resimlerini çizerek çok para kazandı. Bu kadınlar onun en son müşterilerinden.”

      Beş portreden sonra Riley tekrar tıkladı. Bir sonraki görüntü açık bir dondurucuda bulunan parçalanmış kadın organlarıydı. Öğrencilerinin heyecanla mırıldanışlarını duydu.

      “Bu görüntü o kadınlara ait,” dedi Riley. “Bunları çizerken Derrick Caldwell buna inanmış ve kendi kelimeleriyle onları ‘yaşamak için çok güzeller.’ diye nitelemişti. Bu nedenle onları birer birer kaçırarak öldürmüş, parçalara ayırmış ve buzlukta saklamıştı.”

      Riley tekrar tıkladı. Ardından gelen görüntüler daha sarsıcıydı. Bunlar, adli tıp ekibinin ceset parçalarını tekrar birleştirdikten sonra çektiği fotoğraflardı.

      Riley, “Caldwell aslında vücut parçalarını karıştırıyordu. Böylece kadınlar insan olarak tanınmaktan çıkıyorlardı.”

      Dönüp sınıfa baktı. Bir erkek öğrenci karnını tutarak çıkışa doğru koşuyordu. Diğerleri de kusma eşiğinde görünüyorlardı. Bazıları gözyaşlarına boğulmuştu. Sadece birkaçı soğukkanlılığını korumuştu.

      Çelişkili bir biçimde Riley aslında tepkisiz olan öğrencilerin akademi eğitimini tamamlamayacaklarını düşünüyordu. Onlara göre bunlar yalnızca resimdi, gerçek değildiler. Gerçek bir korkuyla yüzyüze geldiklerinde travma sonrası stress bozukluğunu kaldıramazlardı. Yanan meşalenin alevinin görüntüleri zaman zaman aklına gelse bile yine de travma sonrası stress bozukluğu giderek azalıyordu. Riley iyileşiyordu. Ama iyileşmeden önce herkesin bu duyguları hissetmesi gerektiğini biliyordu.

      “Ve şimdi,” dedi Riley, “Şimdi birkaç cümle kuracağım ve siz bana bunların doğru mu yanlış

Скачать книгу