Скачать книгу

takıp yatağa uzanmış ve yorganı üstüne çekmiş. Kırmızı Başlıklı Kız tüm bu süre zarfında çiçeklerin peşinden koşturuyormuş, artık taşıyamayacak kadar çok çiçek topladığında büyükannesini hatırlamış ve ona gitmek üzere yola koyulmuş. Kapıyı açık bulunca çok şaşırmış. İçeri girdiğinde tuhaf bir şey hissetmiş ve kendi kendisine: “Aman Allah’ım, ne kadar da huzursuzum. Oysa bu sabah büyükanneme geleceğim için çok mutluydum!” diye düşünmüş.

      Kız: “Günaydın!” demiş ama cevap alamamış. Sonra yatağa doğru gitmiş ve yorganı çekmiş. Büyükannesi orada, şapkası gözlerinin üzerine düşmüş hâlde uzanıyormuş. Oldukça da tuhaf görünüyormuş.

      “Ooo büyükanne, ne büyük kulakların var!” demiş, Kırmızı Başlıklı Kız.

      “Seni daha iyi duyabilmek için.” diye cevap vermiş kurt.

      “Ooo büyükanne, ne büyük gözlerin var!” dediğinde ise: “Seni daha iyi görebilmek için.” demiş.

      Bu sefer Kırmızı Başlıklı Kız: “Ooo büyükanne, ne büyük ellerin var!” diye şaşırmış.

      Kurt da: “Seni daha iyi tutabilmek için.” diye karşılık vermiş.

      “Ama büyükanne, ne kadar da kocaman bir ağzın var!” der demez kurt: “Seni daha iyi yiyebilmek için!” diyerek yataktan atlamış ve zavallı Kırmızı Başlıklı Kız’ı bir çırpıda yutmuş. Sonra kurt; açlığını yatıştırmış bir şekilde yatağa geri uzanmış, uyumuş ve yüksek sesle horlamaya başlamış. Avcının biri evin yanından geçerken kurdu duymuş ve: “Yaşlı kadın ne biçim horluyor! Bir şey mi oldu acaba, gidip de bir bakayım.” demiş kendi kendisine.

      Sonra avcı içeri girmiş, yatağa doğru yürümüş ve kurdun orada yattığını görmüş. “Nihayet buldum seni! Seni yaşlı rezil!” demiş. “Uzun zamandır seni arıyordum.”

      Ardından kurdun, büyükanneyi bir bütün olarak yuttuğunu ve hâlen kurtarılabileceğini düşünerek ateş etmemiş, bir makas alıp kurdun vücudunu kesmeye başlamış. Birkaç kesik atınca Kırmızı Başlıklı Kız’ı görmüş ve birkaç kesik daha sonra kız dışarı fırlamış, bağırmış: “Aman Allah’ım, öyle çok korktum ki! Kurdun midesi çok karanlık!”

      Sonra da büyükanne çıkmış. Kırmızı Başlıklı Kız gitmiş, birkaç büyük taş getirip kurdun midesini doldurmuş. Böylelikle kurt uyanıp da telaşla hareket edince midesindeki taşlar ağırlık yapıp, onun boğulup ölmesine sebep olacakmış.

      Üçü de pek mutluymuş. Avcı, kurdun derisini yüzmüş ve eve getirmiş. Büyükanne kekleri yemiş, şurubu içmiş ve tekrar kendine gelmiş. Kırmızı Başlıklı Kız da kendi kendine, bir daha asla tek başına ormanda dolaşmayacağına ve annesinin sözünden çıkmayacağına söz vermiş.

      Birkaç gün sonra Kırmızı Başlıklı Kız yine büyükannesine kek götürüyormuş, başka bir kurt onunla konuşmaya başlamış ve patikadan ayrılması için onu kandırmaya çalışmış fakat kız, yoluna devam etmiş ve büyükannesine kurtla nasıl karşılaştığını, ona iyi günler dilediğini, ana yolda yürüyor olmasa onu yiyebilecek kadar kötü gözlerle baktığını anlatmış.

      “Gel.” demiş büyükanne. “Kapıyı kapatalım da içeri girmesin.”

      Çok geçmeden kurt gelmiş, kapıyı çalmış ve: “Kapıyı aç büyükanne, sana kek getirdim, ben Kırmızı Başlıklı Kız!” diye bağırmış. Fakat büyükanne ve kız, kapıyı açmadan hareketsizce beklemişler.

      Kurt da Kırmızı Başlıklı Kız evden çıkana kadar beklemek için çatıya çıkmış. Kız çıkınca üzerine yay gibi fırlamayı ve karanlıkta onu bir çırpıda yemeyi planlıyormuş. Fakat büyükanne kurdun planını anlamış. Evin önünde kocaman taş bir yalak varmış. Büyükanne, çocuğa: “Kırmızı Başlıklı Kız; git ve dün içinde sosis haşladığım kabı al, sosislerin kaynadığı suyu getir, yalağa dök.”

      Kırmızı Başlıklı Kız büyük yalak dolana kadar büyükannesinin dediğini yapmış. Sosislerin kokusu kurdun burnuna varınca kurt, kokuyu içine çekmiş ve etrafına bakmak için boynunu öyle bir uzatmış ki dengesini kaybedip çatıdan kayarak doğruca büyük yalağın içine düşmüş ve boğulmuş. Kırmızı Başlıklı Kız da neşe içinde evine gitmiş.

      Bayan Tilki Nasıl Yeniden Evlendi?

      Bir zamanlar karısının sevgisini sınamak isteyen dokuz kuyruklu, yaşlı bir Bay Tilki varmış. Tezgâhın altına kaskatı uzanarak ölü taklidi yapmış. Tek bir eklemini dahi hareket ettirmemiş. Bayan Tilki odasına çekilmiş, kendisini kilitlemiş. Uşağı kedi de mutfakta, şöminenin yanında taziyeleri kabul ediyormuş. Yaşlı Bay Tilki’nin öldüğü haberi yayılınca Bayan Tilki’ye yeni talipler gelmeye başlamış. Bir gün kapı çaldığında uşak duyup açmaya gitmiş. Karşısında genç bir tilki duruyormuş.

      “Bayan Kedi ne yapıyorlar? Uyuyor mu yoksa uyanık mı?” diye sormuş.

      Kedi cevap vermiş: “Uyumuyorum, oldukça uyanığım; biraz kaymak eritiyor, biraz da çay demliyorum. Bana katılıp bu mutluluğu benimle paylaşmak ister misiniz?”

      “Teşekkürler, hanımefendi.” demiş tilki. “Bayan Tilki ne yapıyor?”

      Uşak şöyle cevaplamış: “Büyük bir üzüntü içinde, üst katta oturuyor. Gözleri ağlamaktan şişti. Acısından başka bir şey hissetmiyor. Zavallı ve yaşlı Bay Tilki, artık yok.”

      “Söyleyin ona hanımefendi, genç bir tilki ona talip olmaya geldi.”

      “Elbette, genç efendim.” diye cevap vermiş kedi ve pıt pıt yukarı çıkıp küt küt kapıyı çalmış. “Bayan Tilki, orada mısınız?” diye seslenmiş.

      “Evet, evet kedicik!”

      “Aşağıda bir talibiniz var. Ona gitmesini mi söyleyeyim?”

      “Acaba nasıl biri ki?” diye sormuş Bayan Tilki. “Sevgili Bay Tilki gibi dokuz güzel kuyruğu var mı?”

      “Oh hayır.” diye cevaplamış kedi. “Onun sadece bir tane var.”

      “O zaman istemiyorum onu.” demiş Bayan Tilki. Kedi de aşağıya inip talibi göndermiş.

      Çok geçmeden kapıya başka bir talip gelmiş. Bunun iki kuyruğu varmış fakat sonu, ilkinden pek de farklı olmamış. Sonra gelenlerin hepsinin, bir öncekinden bir tane daha fazla kuyruğu varmış; birbiri ardına birçok tilki gelmiş fakat hepsi de kovulmuş. Ta ki yaşlı Bay Tilki gibi dokuz kuyruklu bir tanesi çıkıp gelene kadar! Bayan Tilki bunu duyunca neşeyle kediye şöyle bağırmış: “Kapıyı ve pencereyi sonuna kadar aç. Yaşlı Bay Tilki’yi de dışarı at.”

      Fakat o sırada yaşlı Bay Tilki tezgâhın altından fırlamış, Bayan Tilki’yle beraber hepsini döverek dışarı atmış.

      Yaşlı Tilki gerçekten öldüğünde Bayan Tilki’ye talip olarak bir kurt gelmiş ve kapıyı çalmış, uşak kapıyı açınca kurt öne doğru eğilerek selam vermiş ve demiş ki: “İyi günler, Bayan Kedi. Nasıl oldu da yalnız kaldınız burada? Bugün ne pişiyorsunuz?”

      Kedi cevaplamış: “Bembeyaz ekmek ve tatlı mı tatlı süt. İçeri buyurup yemez miydiniz?”

      “Çok teşekkürler, Bayan Kedi.” diye cevaplamış kurt. “Bayan Tilki evde mi?”

      Kedi:

      Acılı hanımım yukarıda,

      Hapsetti

Скачать книгу