Скачать книгу

dedi.

      Herkes ona hayretler içinde bakakaldı. Xifeng cevap verdi.

      “Duyan sensin, bize niye soruyorsun?”

      “Gidip bir bakayım.” dedi Baoyu hemen.

      “Gidip de yaramazlık yapmaya kalkışma!” diye uyardı onu büyükannesi. “Herkesin seninle dalga geçmesini istemezsin herhâlde. Unutma, bugün baban için çok özel bir gün, gelince seni aylaklık ederken görürse, sorun çıkacağı kesin.”

      “Tamam, büyükanne.” dedi Baoyu ve gitti.

      O çıkınca, Büyükanne Jia, Xifeng’a döndü.

      “Bu opera meselesi nedir?” diye sordu.

      “Wang amca, seni ve Zheng enişteyle halamı tebrik etmek için bir şeyler yapmak istiyormuş. Yeni bir aktris topluluğu tutmuş, yarından sonraki gün uğurlu günmüş.” dedi Xifeng ve gülerek ekledi: “Sadece uğurlu değil, aynı zamanda mutlu bir gün.”

      Daiyu’ye bakıp güldü. Daiyu de mahcup bir şekilde ona gülümsedi.

      “Tabii ya!” diye bağırdı Wang Hanım. “Yeğenimizin yaş günü!”

      Büyükanne Jia neyi kastettiklerini anladı ve gülerek ekledi:

      “Yaşlandıkça ne kadar unutkan olduğum ortaya çıkıyor! Neyse ki sekreterim Xifeng var da bana hatırlatıyor. Daha ne olsun? Baoyu’nün dayısı tebriklerini sunmak istiyorsa, Daiyu’nün dayısının ailesi de onun yaş gününü kutlar.”

      Bu herkesi güldürdü ve her şeyi bu kadar iyi ifade edebilen yaşlı kadının müthiş bir şansı boşuna hak etmediğini söylediler.

      Baoyu, tam yaş günü partisi konuşulurken geri geldi ve sevinçten mest oldu. Hep beraber büyük bir heyecan havasıyla yemeğe oturdular. Yemekten sonra Jia Zheng Saray’a teşekkürlerini sunup döndü, aile mabedinde atalarının önünde secde ettikten sonra Büyükanne Jia’ya da saygılarını sunmaya geldi. Ayağa kalkınca bir şeyler söyleyip resmî ziyaretlerini yapmak için çıktı.

      Sonraki bir iki gün, sürekli bir koşuşturma ve keşmekeş içinde geçti; akrabalar akın akın Rong Konağı’na geldiler. Atlar ve arabalar ana girişe yığıldı, her köşede önemli bir beyefendi, samur kürklü, kolalı şapkasıyla oturmuş, sırasını bekliyordu.

      Çiçeklerin açtığı yerde,

      Arılar, kelebekler bol olur;

      Dolunayın altında

      Gökyüzü ve deniz kabarır.

***

      Bu ziyaretler, kutlama gününe kadar iki gün sürdü. O sabah, Wang Ziteng ve diğer akrabaların talimatıyla aktris topluluğu erkenden geldi, Büyükanne Jia’nın avlusunda, kabul salonunun karşısına sahnelerini kurdular. Jia erkekleri resmî kıyafetleri içinde, ondan fazla masanın hazırlandığı avluda misafirleri ağırladılar. Hanımların da oyunları seyrederek eğlenmeleri için avluyla, kuzey taraftan ona bakan balkon arasına camdan bir paravan yerleştirildi; etrafı çevrili bir alana dört masa kuruldu. Özellikle Büyükanne Jia bu kutlamada herkesten daha coşkuluydu. Xue teyze, kardeşi Wang Hanım ve yeğeni Baoqin ile beraber masanın başındaki şeref misafiri yerine yerleşti. Büyükanne Jia diğer masanın başına Xing Hanım ve yeğeni Xiuyan’le beraber oturdu. Kalan iki masa hâlâ boştu, yaşlı kadın küçük hanımlara haber gönderip çabuk olmalarını istedi.

      Daiyu, Xifeng ve büyük bir hizmetçi grubunun öncülüğünde geldi. Yeni kıyafetlerini giymişti; yeryüzüne inen Ay Tanrıçası gibi görünüyordu. Büyükanne Jia ve diğer hanımefendileri mahcup bir gülümsemeyle selamladı. Xiangyun ve iki Li kardeşler kendi masalarının başına oturmasını söylediler. Kibarca reddine Büyükanne Jia karşı çıktı.

      “Haydi, canım. Bugün senin de günün.”

      “Öyle mi?” dedi Xue teyze ayağa kalkarak. “Bayan Lin de mi bir şey kutluyor?”

      “Evet, bugün onun yaş günü.” dedi Büyükanne Jia gülerek.

      “Olamaz! Nasıl da unuttum!” dedi Xue teyze Daiyu’nün yanına giderek. “Çok affedersin. Umarım beni bağışlarsın, çocuğum! Seni tebrik etmesi için Baoqin’i göndereceğim.”

      “Çok naziksiniz. Benim için zahmete girmeyin.” diye mırıldandı Daiyu gülümseyerek. Herkes yerlerine otururken etrafına bakındı, Baochai’in gelmediğini fark etti.

      “Umarım Kuzen Chai hasta falan değildir. Neden gelmedi?” diye sordu.

      “Gelecekti ama evle ilgilenecek kimse olmadığı için evde kalması gerekti.” dedi Xue teyze.

      Daiyu kızardı ve şaşkın bir şekilde gülümsedi.

      “Kuzen Pan evlendiğine göre, artık evde kalmasına gerek yok ki. Galiba bu gürültü ve heyecanı kaldıracak durumda değil. Gelmediğine çok üzüldüm. Onu çok özlüyorum.” dedi.

      Xue teyze de gülümsedi.

      “Ne kadar da tatlısın, canım! O da seni düşünüp duruyor. Bir iki gün içinde gelip seninle sohbet etmesini söylerim.” dedi.

      Hizmetçiler şarap servisi yaptılar; masalara tabakları yerleştirdiler; bu arada avluda da gösteri başladı. Tahmin edileceği gibi bir iki şölen oyunu sergilendi. Üçüncüsü yepyeni bir şeydi. Peri kılığındaki erkek ve kız hizmetkârlar bayrakları ve flamaları sallayarak, ihtişamlı bir kıyafet içindeki tanrıçanın önünden sahneye çıktılar. Tanrıçanın başında siyah bir tül vardı, gökkuşağı renklerindeki eteği ve tüylü ceketiyle kostümü ışıltılar saçıyordu. Kısa bir arya söyleyip sahneden ayrıldı.

      Ailedeki hiç kimse bu parçayı bilmiyordu ama misafirlerden biri, son eserlerinden biri olan “İnci Sarayı”ndan “Dönüşüm” parçası olduğunu söyledi. Bir ölümlüyle evlenmek için aydaki sarayından yeryüzüne inen Chang’E’nin hikâyesiydi. Merhamet Tanrıçası Guanyin ona gerçeği gösteriyor ve kız bu evlilik gerçekleşmeden ölüyordu. Bu sahnede, tekrar aya götürülüyordu. Şarkısında şöyle diyordu:

      Fânilerin aşkı tatlıdır derler,

      Ama hasat dolunayı küçülür,

      Baharın saf güzellikleri solar gider.

      Ah yazık, bu fâni aşk gözlerimi kör etti,

      Beni ışık küremden alıp getirdi.

      Bir sonraki parça Lavtanın Hikâyesi’nden Kabuk Yiyen Kadın’dı. Arkasından Seyyahın Yolu’nda Bodhidharma ve Öğrencisi Nehri Geçiyorlar geldi. Son sahne muhteşem bir akrobatik pandomim ve hayal oyunlarıydı. Heyecanın dorukta olduğu bir anda, Xue ailesinin uşaklarından biri yüzünden ter damlayarak avluya daldı ve Xue Ke’nın masasına gitti.

      “Efendi Ke! Hemen eve gelin! Hanımefendiye haber gönderin, o da gelsin. Çok acil!” dedi.

      “Ne oldu?” diye sordu Xue Ke.

      “Eve gittiğimizde anlatırım, efendim!” dedi çocuk nefes nefese.

      Xue Ke, ev sahiplerine teşekkür bile edemeden çocuğun arkasından avludan ayrıldı, bir hizmetçiyle hanımların olduğu tarafa, Xue teyzeye de mesaj gönderdi. Haberi alan Xue teyze bembeyaz oldu. Baoqin’i de yanına alıp endişeli bir şekilde vedalaşarak arabasına bindi, herkesi dehşet içinde bıraktı.

      “Biz de birisini gönderelim.” dedi Büyükanne Jia. “Herkes merak içindedir mutlaka.”

      Onayladılar.

      Aktrisler oyunlarına devam ettiler ama biz onları bırakıp Xue teyzenin peşinden gidiyoruz. Xue teyze evine gittiğinde iki yamen görevlisinin girişte beklediğini gördü. Onların yanında aile dükkânından

Скачать книгу