Скачать книгу

şöyle severmiş:

      “Hey kara Hüseyin,Gök Hüseyin, Çocukları döv Hüseyin”.8

      1.2. HÜSEYİN CAVİD’İN ÖĞRENİM HAYATI

      Babası Hacı Molla Abdullah ve ağabeyi Şeyh Muhammed din adamıydı. Hüseyin’i de kendileri gibi yetiştirmek istiyordu. Bu sebepten de ilk tahsiline Hüseyin Cavid’i Türkiye’deki medreselere eşdeğer olan Mollahane’ye kaydettirdiler.

      Hüseyin Cavid ağabeyinden Arapça’yı ve dinî ilimler öğrendi. Ama Mollahane’deki dersler yazarın ilgisini çekmiyordu. Daha mollahanedeki yıllarında ilk şiirini yazmıştır. Hüseyin’in ilk şiir deneyimi mollahanede sınıf arkadaşına yazdığı şu küçük parçadan ibarettir:

      Gettim gördüm mescitte bir kişi,

      Kürkü yırtılıp, xarabdır işi.

      Saggalı ağarıb, yavşana benzer,

      Sırtıg nevesi yanında dovşana benzer.

      Gittim gördüm camide bir adam

      Kürkü yırtılmış, bozuktur işi.

      Sakalı kırlaşmış yavşana benzer,

      Yüzsüz torunu yanında tavşana benzer.9

      1894 senesine kadar tam altı sene mollahanedeki eğitimine devam eder. Bunun yanı sıra babası mersiyehanlığı10 ona sevdirmek amacıyla küçük Hüseyin’i kendisinin davetli olduğu meclislere götürür. Fakat “ruhi yapı itibarı ile din ve dinî taassuptan hoşlanmayan Hüseyin Cavid”11mersiyehanlıktan ve buradaki eğitimden sıkılır,bir yandan dahocadan azar duyduğu için medresedeki eğitiminden de soğur. Bu dönemde Nahçivan dinî taassubun merkezi olmakla beraber, burada açık fikirli, yeni usulleeğitim terbiye taraftarlarıda az değildir. O zaman Nahçivan’ın yenilik taraftarı ve açık fikirli adamlarından Seyit Azim Şirvani’nin Şamahı’da esaslarını koyduğu Usul-i Cedid Mektebi’nin aynısı olan ve o devrin ileri görüşlü insanlarının çocuklarını gönderdikleri, oldukça tutulan “Mekteb- i Terbiye” adıyla bir okul açmışlardı. Azerbaycan’ın Kültür tarihinde Usul-i Cedid Mektebi’nden az rol oynamamış bu mektebin teşkilatçısı ve başöğretmeni dönemin tanınmış edip ve şairi Muhammed Tağı Sıdkı idi.

      Birkaç arkadaşının teşviki ile Cavid, 14 yaşında iken, mollahaneden kaçıp, babası Hacı Molla Abdullah’tan izinsiz, Muhammed Tağı Sıdkı’nın müdürlüğünü yaptığı “yeni usulle” ders anlatılan ve Nahçıvan’da da ünlü olan Rus-Tatar (Azeri) mektebi Mekteb-i Terbiye’ye kaydoldu. Hüseyin Cavid, Fars ve Türk edebiyatlarına dair ilk bilgileri de burada edindi aynı zamanda da Rus, Fars, Türk dillerini de burada öğrendi. Cavid’in bilime ve eğitime olanilgisini,derin müşahede yeteneğini, şairlik istidadını ona öğretmenlik yapan hocası Muhammed Tağı Sıdkı farketmiş ve öğrencisini yeteneği doğrultusunda doğru yola yönlendirmekte de geç kalmamıştır. Fakat bir müddet sonra babası Hacı Molla Abdullah, Cavid’in medresedeki eğitimini bıraktığını duyunca onun okula gitmesini yasaklamıştır. Cavid, meseleyi hocası Muhammed Tağı Sıdkı’ya anlatmıştır. Hocası Muhammed Teğı Sıdkı, Cavid gibi yetenekli öğrencisini kaybetmek istemezve babasıyla onu ikna etmek için birkaç kez konuşur, ama babası kararını değiştirmez. Durumu böyle gören Taği Sıdkı, Hüseyin’in babasıyla konuşması ve onu ikna etmeleri için aracılar bulur. Bunlardan yalnızca o dönemde ilçe yönetimini yapan ve “naçalnik”12denen devlet memuru Molla Abdullah ile konuşması işe yarar, onu ikna eder. Böylece Nahçivan naçalniki, Cavid’in babasıyla konuşur, bireğitimciolarak oğlunu okula göndermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını ve kendisine kırıldığını söylemesi üzerine Molla Abdullah inadından vaz geçer. O dönemde de ilçe yönetimini yapan “naçalnik”ler ahali içinde saygı görüyorlardı. Bundan dolayı da oğlu Hüseyin Cavid’in Mekteb-i Terbiye’ye geri dönmesine izin verir. Bu okula kayıt yaptırmakla yazarın gelecek hayat çizgisi de belirlenmiş olur. Eğer bu okula kayıt yaptırmasaydı belki Cavid de babası ve ağabeyi gibi “gazelhan”13 şair veya molla olacaktı. Mekteb-i Terbiye’de eğitim aldığı senelerde hocası Tağı Sıdkı, her fırsatta sevimli talebesiyle ilgileniyor, onu şiir yazmaya teşvik ediyor, şiir sanatının sırlarını öğretiyor ve Türkçe yazmasına özellikle dikkat gösteriyordu. Huseyin Cavid’de millî hislerin oluşumu, Türklük şuurunun filizlenmesi hocası Sıdkı sayesinde olmuştur. Cavid’in ona hocalık yapmış Taği Sıdkı’yla ve Kurbanali Şerifov’la da hoca öğrenci ilişkileri zamanla sıkı arkadaşlığa geçer ve okul bittikten sonra da devam eder.141898 yılında Mekteb-i Terbiye’de dört sene eğitim aldıktan sonra buradan başarıyla mezun olur. Yazarın hayatıyla ilgili farklı kaynaklarda tarihlerle ve bazı olaylarla ilgili çelişkiler vardır. Mesela Mekteb-i Terbiye’ ye 1894’te değil de 1896 yılında kayıt yaptırıp burada sadece iki sene okuduğunu 1898’de mezun olduğunu görebiliriz. Ama biz araştırmamızda yazarın mektuplarını ve aile bireylerinin hatıralarını esas alarak kıyaslama yaptığımızda tespit ettikleri; yazarın 1894’te okula kayıt yaptırıp dört sene eğitim aldıktan sonra mezun olduğu hususyazarın ev müzesinde korunan evrak ile de sabittir. Cavid’in mezuniyet yılı ve bu okuldaki eğitim süresi 21 Mart 1938 tarihinde hapsedildiği zaman soruşturma amirine verdiği bilgilerle de tutarlıdır.15

      Hüseyin Cavid Mekteb-i Terbiye’yi bitirdikten sonra eğitimini sürdürmek isterken gözlerinden rahatsızlanmıştır. Babası Abdullah Efendi, zaten oğlunundinî eğitim almasını istiyordu. Gözlerinin rahatsızlanmasıyla babası tarafından, hem gözlerini tedavi ettirmek hem de dinî tahsilini sürdürmesi arzusuyla Cavid’i o dönemde Tebriz’de Talibiyye Medresesi’nde eğitim almakta olan ağabeyi Muhammed Rasizade’nin yanına gönderdi. Ancak babasının bu girişimi yeni usul okulu bitiren Hüseyin Cavid’in tekrar dinî eğitime dönmesini mümkün kılmadı. Cavid’in Tebriz’e gitme tarihi kesin olarak bilinmese de 1898 veya 1899 yılında gittiği muhakkaktır.16Tedaviden sonra birkaç yıl Tebriz’de kalan Ca-vid medreseye kayıt yaptırmış ve burada 6-7 sene kalmıştır.

      1901-1903 yıllarında Cavid, Tebriz’de “Talibiyye” medresesinde eğitim almıştır. Talibiyye’de eğitim aldığı süreçte temellerini Nahçivan’ da attığı Farsça ve Arapça lisanlarını ilerletmiş, bundan başka klasik şark edebiyatı ve felsefesini de öğrenmiştir.

      Cavid, Arapça’nın grameri ile ilgili;“Emsile”, “Şerhi Evamil”, Hafız’ın çağdaşı Mir Seyid Şerif Corca’nın “Serfi Mir” eserlerini okumuştur.

      Tebriz’deyken Cavid,“Nasiri”, “Ettila” gazeteleri aracılığıyla basın hayatını da sürdürmüştür. Bu arada şiddetli göz ağrıları nedeniyle bir dönem eğitimine ara vermiş ve bu dönemde de ticaretle uğraşmış, iyileştikten sonra tekrar eğitimine devam etmiştir. Cavid’in kalem arkadaşlarından Abdullah Şaik hatıralarında bu dönemi şöyle anlatıyor:

      “Mersiyehanlıgdan yakasını gurtardıgdan sonra büyük gardaşının yanına Tebriz’e getmiş, orada Farsça, Erebce (Arapça) okumaya başlamıştı. Bu arada şiddetli göz ağrısına tutulduğundan tehsilden el çekip halça (halı), palaz(kilim) ticaretine başlamıştı”.17

      1903–1904 yıllarında medrese eğitiminin bitmesine rağmen Tebriz’den Urmiye’ye

Скачать книгу


<p>8</p>

A. Turan, a. g. e., s.10.

<p>9</p>

A. Turan, a. g. e., s. 15.

<p>10</p>

Mersiyehanlık: ağıt söylemek

<p>11</p>

M. H. Türkekul, Azerbaycan Türk Şairi Hüseyin Cavit, İstanbul, 1963, s.7.

<p>12</p>

Rusça’dan kalma bir kelime. Devlet memuru, müdürü.

<p>13</p>

Özel toplantılarda, düğünlerde şiir söyleyen kişi.

<p>14</p>

A. Turan, Cavidname, Bakü, 2010, s.10.

<p>15</p>

İ. Atilla, Hüseyin Cavit, Mert Olun Mert Ölün, Bakü, 2010, s.12.

<p>16</p>

M. H. Türkekul, Azerbaycan Türk Şairi Hüseyin Cavit, İstanbul, 1963, s. 8.

<p>17</p>

Abdullah Şaik, Hatıralarım, Bakü, 1961, s. 12.