Скачать книгу

vakur görünümüyle

      Gücüyle

      Kudretiyle

      İçine fırlatılanları

      Saflığında boğuyor.

      Dikkat ettikçe görüyorum;

      Deniz yine temizdir.

      Deniz yine denizdir.

      SEFERDEN SONRA

      Yere indi

      yörüngeden,

      Sonsuzluk

      serabından.

      Ona bir hayli küçük,

      hantal

      ve güzel göründü cihan.

      Genç adamın göğsünde renkli ufuklar

      gözlerindeyse

      yerden çok çok büyük

      yıldızlar katı.

      Karşılama…

      Sarılma…

      Tatlı bir yorgunluk…

      Gitti…

      Uzandı…

      Uyudu.

      Evde mi?

      Balkonda mı?

      Hayır.

      Yoktu zaman

      mekan.

      Nice ömürden

      daha uzun bir sefer

      yapmış adam için yoktu bunlar.

      Mesafelerin yokluğu,

      yer çekimi

      üzerine

      uzanmıştı genç adam.

      NİDA (Monolog)

      Ben öyle bir hızın teşnesiyim ki

      Varabilsin hayalimin ufuklarına.

      Bir göz kapayıp açınca götürsün beni

      Hem en yükseklere

      Hem en derine.

      Benim istediğim hız yakalanırsa

      Sürünmez yorgunluk rehavetinde

      Bürokratik uçak

      Bürokratik tren.

      Bir ana içinde varır menzile

      Gönüllerin her isteği,

      Sözü,

      Arzusu.

      Göz kapatıp açınca bütünleşir kesin

      Başlangıcın sonu

      Sonun başlangıcı.

      YÜKSEKTEN

      Oğlan aştı yörüngeyi

      Oğlan bakındı yere;

      Yer uçlu bucaklı

      Ufacık

      Mavi bir daire.

      Hangi semttedir acaba

      Evi?

      Şehri?

      Köyü?

      Ne ev,

      Ne şehir

      Kolaysa ülkeleri bul şimdi.

      Işıklar da bütünleşmiş

      Yeşil alanlar da bir bütündür.

      Buyur, hünerliysen eğer

      Ayır onları birbirinden.

      Evin evler içinde,

      Evler de senin evinde.

      Yerin her tarafında

      Dağ da taş da deniz de

      Bir evde mesken kurmuş.

      Bir zerreye dünya sığmış,

      Bir zerre arzı doldurmuş.

      Elin yetiştiği bu zirveden

      Aşağıya bakarsan;

      Yer azizdir,

      Güzeldir,

      Küçücüktür nasıl da.

      Mahvetmek de mümkün

      Yaşatmak da.

      Bu yerde

      Sanki irkildi oğlan

      Uzak gürültülerden;

      Kucakladı hayalinde

      Evi kadar olan dünyanı,

      Dünya kadar olan evini

      Sıkı sıkıya,

      Fezadan asılmış

      Mavi renkli beşik gibi.

      METRONUN YAYLI KAPILARI

      Adam var bu kapıları açar,

      Azacık tutar, der ki:

      “Olur ya

      Arkadan gelene çarpar.”

      Bazen dönüp bakmaz bile

      Hiç bilmez bile

      Kimdir; dost mu,

      Düşman mı…

      Kapıdan usturupluca

      Çeker elini.

      Öylesi de var ki,

      Aceleyle içeriye sokulur

      Sanasın

      Arkada kimse yoktur.

      Kim olduğu yazmaz

      İnsanların alnında.

      Böylece

      Kapılar

      Açılır kapanır,

      Kâh hızla,

      Kâh yavaşça;

      Bazen bu geniş dünyaya,

      Bazen yerin altına.

      HAZAR MOTİFLERİ

      Oğlum Paşa’ya

1. Eğlenceli geometri(İki noktayı bir çizgi birleştirir)

      Saat bir…

      Aldırmadan gecenin bu saatine

      Oğlum doğrular çiziyor

      Arzın her köşesine.

      Bağlıyor odasını

      Nijerya’ya…

      Masa lambasını

      Bizden yana endişeli Ay’a.

      Kâh da benim burnumu

      Uzaklardaki

      İşini bitiremeden

      Kalkmıyor ayağa.

      Hindistan’a yöneliyor

      Kopuyor çizgi.

      Yine gürültü koparmış

      Bizim çifte komşular…

      Bitmemiş henüz bu Hint destanı

      Oğlumdan bu gece de alıyorum

      Hindistan’ı.

      Daha sonra mutfağımızdan

      Bir çizgi çekiyor

      Hüzünlü

      Ve yılmaz Vietnam’a.

      Ama duruyor aniden;

      Çizgi yarım kalıyor

      Çocuk masası üzerinde

      Ufacık

Скачать книгу