Скачать книгу

damlı evde oturuyor şimdi dağlı.

      Yeni köyde telefonla kocakarı

      Şehirde okuyan çocuğunun adını

      Seslendiriyor, hal hatırım soruyor,

      İyi haberlerle sevinip rahatlıyor.

1936

      KERİM OTAROV

(OTARLAN KERİM)(1912-1974)

      Kerim Otarov 1912’de Bahsan bölgesi Gürhojan köyünde (şimdiki Tırnıauz şehri) doğdu. 1930-1934’te Nalçik’te öğrenim gördüğü pedagoji okulunu bitirdikten sonra öğretmen olarak çalışır. 1938-1941 yıllarında Kabardin-Balkar Yazarlar Birliği Başkanlık görevinde bulundu.

      2. Dünya Savaşı yıllarında Sovyet ordusu saflarında Alman nazi birliklerine karşı çarpışan Otarov, 1943’te ağır yaralanır, bir bacağını kaybeder. Savaşın zor şartlarında da şiir yazmayı ihmal etmemiştir. Savaş şiirlerinde de güçlü bir lirizm vardır.

      8 Mart 1944’te Otarov, haksızlığa maruz kalan Balkar halkıyla birlikte Stalin rejimi tarafından Orta Asya’ya sürüldü. Bu haksızlıkları anlatarak bizzat Stalin’e mektup yazma cesaretini gösterenlerden biridir. Kırgızistan’da da, yayınlayamadığı halde, şiir yazmayı bırakmadı. 1956ıdan sonra yurduna, Kafkasyaıya döndü. Şiir kitapları Balkar-ca ve Rusça, Nalçik’te ve Moskova’da yayınlandı. Kerim Otarov’un 2012 yılında ....kitabı Türkiye’de Adilhan Adiloğlu çevirisi ile Ankara’da neşredildi.

      Kabardin-Balkar Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı ünvanı ve Devlet Ödülü sahibi şair, 1974’te Nalçik’te dünyaya gözlerini yumdu.

      Kitapları: Stihle Bla Jırla (1938, Şiirler ve Şarkılar), Şkolnu Tuuğanı (1940, Okulun Doğuşu), Andreev Atlı Kolhoz: Oçerk (1941, Andreev Adına Kolhoz: Deneme), Jolla (1956, Frunze, Yollar), Sağışla (1958, Düşünceler), Dalniye Dorogi (1958, Moskova, Rusça, Uzak Yollar?), Dorogi (1959, Moskova, Rusça, Yollar), Tuuğan Jerim (1960,) Vatanım), Saylama. 2 tom. (1962, 2 Ciltlik Seçilmiş Şiirler), Gornıy Potok (1963, Moskova, Rusça, Dağ Akını ), Jılla (1964, Yıllar), Godı İ Gorı (1966, Rusça,Yıllar Ve Dağlar), Dunya Ertdeni (1967, Dünya Sabahı), Tang Julduzum (1969, Şafak Yıldızım), Sınla (1972, Mezar Taşları), Dorogi Utra (1972, Moskova, Rusça, Sabah Yolları),Oktyabrnı Poeması (1973, Ekim Devrimi Uzun Şiiri), Jelleri (1979,) Nazmula Bla Poemala (1989, Şiirler Ve Uzun Şiirler), Zamannı Auazı (1990, Zamanın Sesi), Dunya Tınçlığın Tileyme Kadardan (1995, Dünya Rahatlığını Diliyorum Kaderden),Saylamala (1997, Seçilmiş Şiirler), Kerim Otarov. Şiirler (2012, Ankara, Türkçe, Kerim Otarov. Şiirler)

      Hakkında Kitaplar: Kerim. Nazmula, Statyala, Es-sele, Esgeriule ( 2003, Kerim. Şiirler, Yazılar, Esseler, Anılar ;, Z. Tolgurov. Lirika K.Otarova (1974, Rusça, K.Otarov’un Aşk Şiirleri )

      YANAN KÖY

      Yanan köyü sabah ele geçirdik,

      Ateşini esirgemedi düşman.

      Kül ve taştan başka burada

      Hiç bir şey kalmadı, inan.

      Belki güzel köydü bir zamanlar,

      Şimdi hiçbir şey yok etrafta.

      Darağacında yanan cesetler gibi

      Kararıyor yanmış kavaklar.

      Çevreyi kül kaplamış kar gibi,

      Mezar taşı gibi dikilmiş ocaklar.

      Sen buraya geç geldin asker:

      Bu köy seni bekledi uzun zaman.

      Savaş devam ediyor uzakta,

      Biz yürüyoruz köy sokağında.

      Bembeyaz kül sarmış etrafı,

      Affetmez bir sitem var bakışlarda.

      Aniden bir köpek çıktı karşımıza,

      Sevinmedi, havlamadı bize.

      “Gördünüz mü neler yaptı faşist?”

      Dermiş gibi baktı yüzümüze.

1942

      DOSTLARIN GÖREVİ

      Er yüreği demirden değil

      Kaslardan ve damarlardandır,

      Onu da yaralayabilir çılgınlar

      Bir de sevmedikleri.

      Taş gibi dayanırsa da yürek

      Aldığı yaraların tümüne,

      Gereksizdir onu erken yakmak,

      Koruma olanağı varsa.

      Kurt kemirip yıkabilir ağacı

      Yolunu bulup üstün çıkarsa.

      Eksik kalır dostların görevi,

      Yüreği kıskançlardan korumazsa.

      KISADIR ASKERİN UYKUSU

      Savaşlardan sonra dinleniyoruz,

      Oturup bir orman kenarında.

      Yorulan askerler sayıklayarak

      Uyuyorlar nemli otlarda.

      Gece sakinliğini bozuyor

      Baykuşun dinmek bilmeyen sesi.

      Orman alanına, düşünceli ormana

      Huzur veriyor ayın ışığı.

      Asker uykusu alıyor payını,

      Kesildiğinde savaşın gürültüsü.

      Şilteden daha rahat görünür askere

      Payına düşen nemli yerin bağrı.

      Ot kokusu sarhoş eder, koyaktan

      Uzaklaştığında çarpışmanın acı dumanı.

      Kısadır kısa – askerin uykusu,

      Uzundur onun ağır savaş günü.

      Uzak orman alanları anımsatarak,

      Üzüyor onu ormanın hışırtısı.

      Uzundur askerin zamansız yolu,

      Kurşun kesmezse yaşamını.

Temmuz, 1942, Savaş cephesinde

      VİŞNELER ÇİÇEK AÇTIĞINDA

      “Savaş nasıl bir yol izliyor?” diye

      Her sabah bakıyorsun belki

      Haritaya. Canın sıkılıyor herhalde

      Bilmediğinden savaş süresini.

      Oturuyorsun, tutup sokak başım,

      Sabah yıldızına güle güle diyerek.

      Ağır düşüncelerle akşam yıldızını

      Karşılıyorsun, hüznünü gizleyerek.

      Veya

Скачать книгу