Скачать книгу

toplumun yaşadığı zorluklardan bazılarıdır. Kazaklar baş kaldırsalar da direnemezler. Ayaklanmalar kanlı şekilde bastırılır.

      Bölge insanı Ruslar tarafından sadece ekonomik alanda Ruslaştırılmaya çalışılmamış, tarih, dil ve kültür alanında da aynı muameleye maruz kalmıştır. Çarlık Rusyasının kabulleri yerine Sovyet-Rus kabul, hüküm ve değerlerini yerleştirme amacındaki Ruslar, Türkistan’daki Türklerin kökleşmiş sosyal ve kültürel sistemine saldırmışlardır. Dönemin önderi ve yol göstericisi Müslüman âlimler ve bölgenin ileri gelen liderleri katledilir. Dini metinler yok edilir, ibadet yasaklanır. Cami, medrese, vakıf ve hanlar yıkılır. Sayısız insan, tutuklanır, sürgün edilir, işkence görür, açlık ve kıtlık yüzünden acı çeker, ölür. Bütün bu uygulamaların tek amacı: Sovyet sistemi oluşturmak, tek tip Sovyet insanı yetiştirmektir (Devrişeva 2007: 84).

      Bunun yanında Japon-Rus savaşı (1904), burjuva demokratik devrimi (1905-1907), I. Dünya Savaşı (1914-18), 1916’da Kazak ayaklanması (1916), Şubat devrimi (1917), Ekim devrimi (1917) sonrasında Rusya’da emperyalizm yayılır. 1916’da başlayan ve 1917 Devriminin gerçekleşmesi sürecini hızlandıran başkaldırılarda en büyük zararı gören Türkler olur. Bu isyanlar, Ruslar tarafından acımasızca bastırılır (Devlet 1999: 242–245).

      Baytursınulı, bu karışıklar içindeki bir toplumda 1873 yılında doğmuş ve yaşamıştır. O, doğumundan ölümüne kadar geçen sürede sıkıntılı bir toplumda hem maddî hem de manevî buhranlar içinde hayatını geçirmiştir. Bu olumsuzluklar elbette onun eserlerine etki etmiştir. O, yazıları ve şiirlerinde ferdî konulardan uzak vatanseverlik, memleket meseleleri, millî konular, dil ve eğitim gibi konuları ele almıştır. Bu onun yaşadığı problemlerin eserlerine gerçekçi bir yansımasıdır. Onun asıl amacı çocukların eğitimi ve halkı aydınlatma çabası olmuştur. Bu çalışmalarını şu şekilde gösterebiliriz.

      1. Aydınlanma ve eğitim ile ilgili düşünce ve çalışmaları

       a. Eğitim sistemi ile ilgili düşünce ve emekleri.

      Baytursınulı’nın şiirleri ben merkezli değildir. Onun amacı, uyuyan Kazakları hatta bütün Türkistan’ı uyandırmaktır. O, ‘Masa’ şiirinde gaflet içinde uyuyan Kazakların üzerinde bir sivrisinek olup vızıldamak, halkını bir türlü uyanamadığı uykudan uyandırmak ister. Şair, Kazak aydınları için sivrisinek imgesini kullanarak hem az ses çıkarmasıyla o dönemin sıkıntılarına karşı koyanların sayıca az ve güçsüz olduğunu hem de hiç durmadan vızıldayan sineğin rahatsızlık verip onları uyandırmasını çağrıştırmaktadır14.

      Şairin ‘Masa’ adlı eserindeki15 şiirlerinde de devrin Ceditçilik hareketinin ülküleri anlatılır. Bu hareketin savunucuları halkı okumaya, ilim ve bilime, sanata, ruhanî bakımdan yücelmeye, medeniyet ve insanlığa çağırır, onlara yol gösterir. Baytursınulı bağımsız ve kalkınmış bir Kazakistan’ın imar edilmesi amacıyla genellikle eğitim öğretim alanında çalışmalar yapmıştır.

      O, Kazak Gazetesi’ndeki ‘Okuma Sebebi’ gibi yazılarında ana dilin önemini vurgulayıp ana dili bilinci oluşturmayı hedeflerken eğitimin psikolojik ve sosyolojik kapsamıyla ilgili bilgiler de verir16. Makalelerinde ilerlemenin eğitimle olacağını, cehaletin tedavisinin eğitimde olduğunu vurgular. Bunun da Ceditçilik hareketi içinde yeni gelişen ‘usul-i cedid’ ve ‘usul-i savtiye’ yöntemleriyle gerçekleşeceği düşüncesine sahiptir.

      Onun, okuma yazma, ana dili, millî tarih, matematik, fen bilgisi, din, çiftçilik eğitimi, el sanatları, coğrafya gibi derslerin ‘ilköğretimlerde okutulması şarttır’ fikri de aydınlanmacı fikirlerinin bir göstergesidir. Aynı görüşten hareketle öğretim yöntemlerini anlatan ‘Bayanşı’ adlı bir eser de yazmıştır. İlerlemenin gayret ve çalışma ile mümkün olacağını da sürekli dile getirmiştir.

       b. Eğitim Kurumları ile ilgili düşünce ve emekleri.

      Ona göre mücadele aydınlanmayla olacaktır. Önce ülkenin geleceği olan çocuklar eğitilmelidir. Milletin ve vatanın geleceği onların elindedir. Bu amaçla Baytursınulı’nın önderlik ettiği okullar kurulur. O, çocukları yeni açılan bu okullara17 ‘Allah boş duran kullarını sevmez’ (Okuvğa şakıruv) diyerek çağırır (Tartuv Şiiri). İlk Kazak okullarının inşası ve açılması, Kazak Türkçesini öğretecek ilk ders kitaplarının yazılması hep onun çabalarıyla onun tarafından gerçekleştirilmiştir.

       c. Mollalar ve halkın eğitimi ile ilgili düşünce ve gayretleri:

      Baytursınulı mollaların eğitimsiz oluşlarına dikkat çeker. Türkistan’ın bu hâle gelmesinde mollaların yanlışlarının etkisi olduğunu söyler. Aslında onların görevinin halkı aydınlatmak olması gerektiğini belirtir. Ama bu özellikleri taşımayan mollaları ‘Jıyğan Tergen’ ve ‘Ğılım’ gibi şiirlerinde eleştirir ve bu konulardaki görüşlerini ‘Aykap’ ve ‘Kazak’ gazetelerinde de dile getirir.

       ç. Eğitim camiası ile ilgili düşünce ve gayretleri.

      Baytursınulı geri kalışın birçok sebebinden bahseder, ancak tembelliğin de etkili olduğunu söyler. Bu sebeple kendi insanını eğitmek için uğraşır. İçinde bulunulan durumdan kurtuluş, bağımsız ve özgür olmanın yolu eğitimden geçmektedir. Mensubu olduğu toplumu geri kalmışlıktan kurtarmanın okuryazarların, düşünürlerin ve bilim adamlarının görevi olduğunu söyleyen şair, mücadele ederek Kazak okullarının kurulması ve ders kitaplarının yazılmasında ilkleri gerçekleştirir. Bu okullarda eğitim verecek öğretmenlerin pedagojik eğitim almış, alanında bilgili kişiler olması gerektiğini söyler, okul kitaplarının öğretmenlere yol gösteren kılavuz kitaplarını da hazırlayarak bu alanda da ilklere imza atar.

       d. Eğitim araçları ve kitaplar ile ilgili düşünce ve gayretleri.

      Baytursınulı, öğretim yöntemleri, alfabe, konuşma ve imla kurallarını ‘Bayanşı’ (Yöntem Kitabı) adlı bir eserde ele almaktadır. ‘İnsan önce kendi dilini iyi bilmelidir. Dilini kaybeden milletler millet olarak yaşayamaz, kaybolur gider’ düşüncesinden yola çıkarak Kazakçanın ses düzeni, okuma sistemi, yöntem ve türleri gibi bilimsel yazılara ek olarak ders kitapları da yazmıştır: ‘Til Kural’ (Kazakça Dil Bilgisi), ‘Til Tanıtkış’ (Kazakça Dil Bilgisi), ‘Okuv Kuralı’ (Okuma Kitabı), ‘Elip biy’ (Alfabe), ‘Edebiyat Tanıtkış’ (Edebiyat Bilimi), ‘Til Jumsar’ (Dili Kullanma Yöntemi), vs.

      1. Gazetecilik vasıtasıyla halkı aydınlatması ile ilgili düşünceleri ve gayretleri.

      Baytursınulı, gazeteden haberdar olmayan halka, gazetenin önemini, sosyal hayat içindeki yerini göstererek Kazak basın yayın hayatının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. O, gazeteyi ‘Halkın gözü, kulağı ve dili’ olarak niteler.

      O, önce 1911’de ‘Aykap’ dergisinde, 2 Şubat 1913 yılında ‘Kazak’ gazetesini kurduktan sonra orada yazılarını kaleme almıştır. Kazak gazetesi etrafında toplanan yazarlar makalelerinde Kazakların yaşadığı topraklara el konulması ve buraların genellikle Ruslara ve başka yabancılara verilmesi, mahkeme ve kanunlarla bağlantılı düzenlemeler, medeniyet ve kültüre önem verilmesi ve geliştirilmesi, Kazak folkloru, sanat, edebiyat bilimi ve teorisi, estetik, okul kitapları ve bu tür eserlerin nasıl olmaları gerektiği; millî meseleler, devrin sosyal ve siyasî olayları,

Скачать книгу


<p>14</p>

“Izıñdap usqan mınav bizdiñ masa, / Sap-şartı, ayaqtarı uzın masa: / Özine bitken tüsi özgerilmes / Degen-men qara, yakiy qızıl masa. / Üstinde uyqtagannıñ aynala usıp, / Qaqqı cep, qanattarı buzılgansa, / Uyqısın az da bolsa bölmes pe eken, / Qoymastan qulagına ızıñdasa?!” (Söz İyesinen, 23).

<p>15</p>

Ahmet Baytursınulı’nın şiirleri için “Ahmet Baytursınov – Sıgarmaları”, Almatı, 1989” ve “Dr. Nergis Biray, Ahmet Baytursınulı – Şiirleri Üzerinde Dil ve Üslûp İncelemesi”, İstanbul, 2011” adlı eserlerden faydalanılmıştır.

<p>16</p>

Bizim öncelikle kendimizi geliştirmemiz, medeniyeti yakalamak için okumamız ve çalışmamız şarttır. İlk olarak edebî dili geliştirmemiz gerekir. Dilimiz de edebiyatımız da var. Ancak çaba gösterip geliştirme konusunda sıkıntılarımız var. Halkımız Kazak Türkçesini hiç umursamıyor. Yabancı dillerle yazmayı tercih ediyor. Kendi dilimize böyle yaklaşırsak bu bizim için iyi olmaz. Atalarımızın bin yıl yasamasının sebebi dillerini korumalarıdır. Biz de dilimizi korursak varlığımızı ebedî kılarız (Alibekiroğlu 2005: 44).

<p>17</p>

“Balalar bul jol bası danalıqqa, // Keliñder, tüsip, bayqap, qaralıq ta. // Bul jolmen bara jatqan öziñdey köp, // Solardı köre tura qalalıq pa?! // Danalıq öspes jarıq, ketpes baylıq, // Jüriñder, izdep tavıp alalıq ta!” (Tartuv, 35)