Скачать книгу

9_66" target="_blank" rel="nofollow" href="#b00000015.jpg"/>

      Önsöz

      Bundan yaklaşık bir buçuk sene önce yaptığımız yayın kurulu toplantısında hepimizi heyecanlandıran bir karar aldık. Aforizma Dizisi ile başladığımız, Bir Nefeste Dizisi ve Dünya Masalları Dizisi’yle devam ettiğimiz dizilerimize bir yenisini daha ekleyecektik: Biyografi Dizisi. Birkaç yayınevinde gayet başarılı biyografiler olmasına rağmen hem günümüz okur kitlesine hitap eden hem de kişilerin hayatlarının en sıradan detaylarını bile son derece canlı bir şekilde anlatan kitaplarda bir boşluk olduğunu fark ettik. Bu alanda gördüğümüz boşluğu doldurmak için hemen kollarımızı sıvadık ve işe koyulduk.

      Öncelikle biyografisini okumak istediğimiz ve hayatını ilginç bulduğumuz tarihi kişilikleri belirledik. Sonra bunların arasında yayımlanmaya değer olduğunu düşündüğümüz biyografileri seçtik. Bu bağlamda ilk etapta on önemli tarihi kişinin biyografisi ortaya çıktı. Bu on kişinin hayat hikâyesini bize aynı edebi tat ve ruhla aktaracak çevirmenler aramaya başladık. Fakat bu süreçte en çok kararsız kaldığımız şey kapak tasarımı oldu. Çünkü bir biyografi dizisine yakışır sadelikte, aynı zamanda bu önemli tarihi şahsiyetlerin hayatlarını anlatacak canlılıkta kapaklar olmasını istiyorduk. Önümüze gelen ondan fazla taslak üzerinde günlerce kafa yorduk ve ortak bir karar vermek için çabaladık. En sonunda taslakları ikiye indirdik ve hepimizin içine sinen bu kapakta karar kıldık.

      Kitapları yayına hazırlama aşamasında metinle o kadar içli dışlı olduk ki bahsedilen tarihi figürlerin hayatlarına girdikçe yaptığımız işten daha çok keyif almaya başladık. Hepimizin ismen bildiği kişilerin yaşam öykülerini okudukça aslında onların da sizin bizim gibi bir insan olduklarını, bizimle aynı duyguları paylaştıklarını, hayatın onları da tıpkı bizler gibi oradan oraya savurduğunu gördük.

      Uzun uğraşlar sonucu ortaya çıkardığımız bu diziyi siz okurlarımızla paylaşmaktan memnuniyet duyuyoruz. Birer tarihi kayıt niteliği taşıyan bu yaşam öykülerini okurken keyif almanız tek temennimiz.

      “İyi yazılmış bir hayat öyküsü, en az iyi yaşanmış bir hayat kadar nadidedir.”

Thomas Carlyle

      Giris

      Darwin, yazdığı kitaplarda kendisine dair öyle çok şey sunmuştur ki yalnızca kitapları kaynak alınarak hayatının büyük bölümünün canlı bir resmi çizilebilir. Buradan hareketle Darwin’in en önemli eserlerinin taslaklarında bulunan, biyografisine yönelik parçaların bir araya getirilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Darwin’in biyografisini yazan diğer yazarlar gibi ben de Bay Woodall’un, Transactions of the Shropshire Archaeological Society’de yayımlanan değerli anı yazısına çok şey borçluyum. Bunun yanı sıra, çalışma boyunca konunun asıl uzmanlarına danışıldı; Darwin’e ait çalışmalardan yapılan alıntılar, aksi belirtilmediği sürece eserlerin ilk baskılarından yapılmıştır. Charles Darwin’in, Bay Romanes’e yazdığı mektuplardan alıntı yapmama izin verdikleri için Bay F. Darwin ve Bay G. J. Romanes’e teşekkür borçluyum. Ayrıca kitabımın taslaklarını gözden geçirerek bana yardım ettikleri için dostlarım Bay Romanes ve Profesör D’Arcy W. Thompson’a da teşekkürlerimi sunarım.

      Birinci Bölüm

      Belirli bir bilim dalında başarılı olmak için gereken yetileri atalarından miras almış biri varsa o kişi kesinlikle Charles Darwin’dir. Belli bir insanın henüz bir çocukken içinde bulunduğu çevre, atalarından gelen mirası ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmişse, sözkonusu kişi yine Charles Darwin’dir. Bir insan, vâkıf olduğu alandaki geleneksel görüşlerin, yeni yeni mayalanmakta olan fikirler tarafından altüst edildiği bir dönemde büyümüşse, Charles Darwin’den bahsediyoruz demektir. Bir insan kendini hiçbir önyargı taşımadan uzun süreli araştırmalar yapacağı dünyevi makama adadıysa bu kişi, Charles Darwin’den başkası değildir. Şüphesiz ki Darwin, fethedilmeyi bekleyen diyarları keşfetmiştir. Buna karşın Darwin’in başarıları atalarının, çevresinin, kendinden öncekilerin ortaya koyduğu fikirlerin, sahip olduğu konumun sağladığı avantajları fazlasıyla aşmaktadır. Eşine ender rastlanan sadelikte bir ruha, bitmek tükenmek bilmeyen bir sabırla gerçekleştirilen gözlemlere, çarpıcı bir üretkenliğe, ustalık dolu yöntemlere ve sarsılmaz bir adanmışlıkla bağlı olduğu hakikatin yaratacağı etkiye duyulan inanca sahip bir deha olarak tüm ihtişamıyla karşımızda durmaktadır. Darwin, birçok bilim dalında devrim yapmakla kalmamış, insanlığın düşünsel yaşamının akışını bütünüyle, kökten değiştirmiştir.

      Darwin’ler aslen belli bir konuma sahip, Lincolnshire’lı bir aileydi, kraliyet yanlısı olduklarından İngiltere Topluluğu1 döneminde ağır kayıplar yaşamışlardı. 1655 yılında doğan, ailenin aynı ismi taşıyan üçüncü üyesi William Darwin’in annesi, yüksek dereceli bir avukat olan Erasmus Earle’ün2 kızıydı. William, Wilsford’lı Robert Waring’in varisiyle evlendi. Bu evlilik sonucu aileye kalan, Newark yakınlarındaki Elston köşkü hâlâ3 Darwin’lere aittir. Elston köşkü, William Darwin’in ortanca oğlu Robert Darwin’e geçti. Antikacı Stukeley onu “meraklı biri” olarak tarif ediyordu ki bu, Robert’tan büyük bir övgüyle bahsettiği anlamına gelmektedir. En büyük oğlu Robert Waring Darwin, bitkibilim üzerine çalışmalar gerçekleştirdi ve üçüncü baskısını gören kitabı Principia Botanica’4 yazdı. Ne var ki ailede gerçek anlamda üne kavuşan ilk kişi olmak, 1731 yılında doğan kardeşlerin en küçüğü Erasmus’un kaderinde yazılıydı.

      Erasmus Darwin’in kişisel özellikleri, tıbbi yetenekleri ve yazdığı şiirler (yaşadığı dönem için) öyle fevkaladeydi ki onun bilime olan yatkınlığını gölgede bırakıyordu. Erasmus Darwin’in kariyerinden ve geride bıraktığı eserlerinden burada hakkıyla bahsedebileceğimiz alan ne yazık ki yok, fakat torunu ve Ernst Krause, Erasmus Darwin (1879) adlı çalışmalarında layıkıyla bu işin üstesinden gelmişlerdir. Erasmus Darwin, yaratılışla ilgili düşüncelerini The Botanic Garden5 (I. Bölüm, I. Kısım, 103-104. satırlar) adlı kitabında ifade etmiştir. İngiliz yazar Horace Walpole onun bu kitabındaki yazısını takdir etmiş, okuduğu bu satırların herhangi bir dilde o âna kadar gördüğü en olağanüstü metni oluşturduğunu söylemişti. The Edinburgh Review’da (II. sayı, 1803, s. 501), Erasmus’un Temple of Nature6 adlı kitabı için, “Şayet günün birinde Darwin’in ünü, günümüzün değişken yapısından sağ çıkarak kalıcılığa ulaşacak olursa, bu onun bir şair olarak sahip olduğu yetenek sayesinde olacaktır. Bilimle ilgili hayalleri de pek tabii ki unutulmaktan kurtulacak, fakat bunu ‘ölümsüz satırların koynunda’ bulunmalarına borçlu olacaktır,” diye yazılmıştır.

      Darwin ailesinin soyağacı

      Yaşadığımız bu çağda7 insanların, bilimi şiirsel bir anlatımla yazmayı neredeyse imkânsız bir uğraş olarak görmesine rağmen birkaç kişi, Erasmus Darwin’in girişiminden çok daha iyi bir şekilde bunu başarabilmiştir. Erasmus Darwin’in, torununun meşhur kuramlarını ondan çok daha önce, fakat deneysel kanıt ya da derin bilimsel bilgiler olmaksızın öngörmüş olması ilginçtir. Şu kadarını söyleyebiliriz ki Erasmus Darwin de bu bilim alanına, en az torunu Charles Darwin kadar kafa yormuştur. Benzer şekilde kendisi de mekaniğe yönelerek Edinburgh ve Cambridge’de eğitim görmüştü. Erasmus Darwin’in, 1754 yılında, henüz 24 yaşındayken babasının cenazesinde takdir-i ilahi üzerine yaptığı konuşma, torununun bu konudaki görüşleriyle karşılaştırıldığında gerçekten de ilginçtir. Şöyle demişti Erasmus: “Bütün bu muhteşem varlıkları, matematiğin güzel uygulamasıyla yaratan üstün bir ens entium8 vardır. Her şeyi, ona ait bir takdir-i ilahiyle yönlendirip yönlendirmediği ise meçhuldür. Doğanın işleyişinin bu anlamda yeterli olduğu göz önüne alındığında benim düşünceme göre bu olası değildir. (…) Doğanın bize sunduklarına baktığımız zaman gelecekte bunun tartışılabilir

Скачать книгу


<p>1</p>

İng. Commonwealth. 1649 yılında, I. Charles’ın idamıyla başlayan ve 1653 yılında Oliver Cromwell’in başa geçmesiyle son bulan dönem. (e.n.)

<p>2</p>

Bahsi geçen Erasmus Earle, Şubat 1887’de The National Review’da “A Lawyer’s Love Letters” (Bir Avukatın Aşk Mektupları) köşesinin yazarıdır.

<p>3</p>

Burada kitabın 1887’de yazıldığı göz önünde tutulmalıdır. (ç.n.)

<p>4</p>

Lat. Bitkibilimin İlkeleri (ç.n.)

<p>5</p>

İng. Bitkibilim Bahçesi (ç.n.)

<p>6</p>

İng. Doğanın Tapınağı. Erasmus Darwin’in yazdığı şiir kitabı. Zaman zaman felsefi notlarla bezeli bu kitap onun içindeki şairi gözler önüne serer. (ç.n.)

<p>7</p>

19. yy. (ç.n.)

<p>8</p>

Latince ens, “var olan” anlamına gelir. Yine Latince bir kelime olan entium ise “var olanların” anlamına gelir. Kelimeler birleştiğinde (ens entium) “var olanların üzerinde var olan” anlamı ortaya çıkar. Yani yüce bir varlık olan tanrı kastedilmektedir. (ç.n.)