Аннотация

“Göbeğim büyümüş iyice. Her şeyi karnımda toplamışım. Bütün o özlediklerim, özendiklerim. Bıktıklarım, biriktirdiklerim. Hepsi dert olmuş. Karnımda. Perdenin arkasından sokağa bakıyorum. Dışarda gürül gürül akan bir dünya, bensiz. Herkes bir yerlere gidiyor. Telefonlar ellerinde. Ya konuşuyor, ya mesaj yazıyor ya da fotoğraf çekiyorlar. İnsanları var. Ben evde tek başıma.”Hayatın yokuşu kaderdendir. Kimine düz, dertsiz olan sokak kimine alabildiğine dik bir yokuştur. Gözünü yokuşun başına dikmezsin, başını eğersin yıldırmasın diye, dayanabildiğim kadar dayanayım diye, gücüm yettiğince sürdürebileyim diye, başını eğer, katlanmanın bir yolunu ararsın. En çok biriktiren, en çok gölgelerine, gölgelere sığınanların… Kulaklarına fısıldanan sesleri en çok duyan, içlerinde biriken zehri farkına varmadan ekip biçenlerin hikâyeleri… İçe dönük, hayatlarının kıyılarında kalmış, bırakılmış, yaralı, yaralarını kimseye göstermeyen hüzünlü kadınların hikâyeleri. Belleri bükülürken gölgelerinin biriktirdiği karanlık yanlarını taptaze taşıyanların…

Аннотация

Koşuyordu. Küçücük bedeni ne kadar hızlı koşabilirse o da o kadar hızlıydı. Birbiri ardına yere vuran ayaklarının sesi tüm benliğini kapladı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Tek bildiği, kaçması gerektiğiydi. Aldığı her nefeste yanan ciğerlerinden ve yerinden fırlayacak gibi atan kalbinden başka bir şey hissetmiyordu. Sendeledi, ama düşmedi. Sert bir el, onu tuttuğu gibi bu kâbusun başrolü olmaya mahkûm etti. Bazılarının hayatı soluksuz bir sınav gibidir. Gece gündüz dur durak bilmeden, annesizlikte, babasızlıkta, sevgisizlikte, ayrılıkta ve istenmeyen kavuşmalarda, istenmeyen buluşmalarda sınar durur insanı. Bunların nerede biteceğini bilmeden, bitip bitmeyeceğini bilmeden, güç yeterse elif gibi dik durmaya çalışarak verirsin sınavını. Ve sabredenler için ılık meltemler vardır. Yaşadığı her şeyin bir dengesi, bir nedeni vardı. Şikâyet etmek yersizdi. Bir yanda sabrın, diğer yanda şükrün tartıldığı terazi gibiydi onun hayatı. «Gerçekten biz Eyüp’ü sabırlı (bir kul olarak) bulmuştuk. O, ne iyi kuldu! Daima Allah'a yönelirdi.»

Аннотация

Bazen korkuya kapılmıyor değildim. Eşime “Ya her şey ters giderse,” diye sordum. Eşim de artık bu işe girmeye karar vermişti. “Bak Erol” dedi, “Eğer işler kötü gider, her şeyimizi kaybedersek, bir deniz kenarına gider, sokak simidi ve çay alır, sıfırdan başlar, hayallerimizi yeniden kurarız.”Sustum ve dinledim.Büyüsünü bozmadan izledim.Sen de düşün,Bir şeye emek verdiğimizi, gereğini yerine getirip layığınca tamamladığımızı…Kendimizi konfor alanlarımıza hapsetmediğimizi, akışkan olduğumuzu…Şükrederek tembellik etmenin ataletindense şükrederek çalışmayı benimsediğimizi…Her şeyi söze dökmek zorunda kalmadan karşımızdakine sessizce hissettirebildiğimizi…Üzülsek bile üzmediğimizi, başkalarının sorumluluğunu almaktan kaçmadığımızı…Yaşamlarımızdan çıkaracağımız sonucun ahenk ve denge olduğunu…Kendimizi evrenin, tabiatın bir parçası olarak görebildiğimizi, tüm varlıklara saygı duyabildiğimizi, mütevazı olabildiğimizi…Şşşşşş, sessiz ol, büyüsünü bozma!

Аннотация

“Dünya’dakendim kadaraz bildiğimbaşka hiçbir şey yok”Hermann HesseNe kadar farkındayız, kalbimizin. Sadece sahilini dolaştığımız okyanusun, yani beynimizin. İç organlarımızın orkestra şefi olan küçücük hipofiz bezinin. Bir tenis kortu yüzeyine sahip akciğerlerimizin. En küçük görevlerini yapabilmek için bile, dönümlerce fabrika tesisine ihtiyaç olan karaciğerimizin. Süper mikroskopla incelendiğinde görülen, hücre metropolünde olanların. Vücudumuz içinde yer alan ve problem çıkarmadığı müddetçe farkında olmadığımız birçok organımızın.Öğrenmek, yaşamaktır. Öğrenmek ve farkında olmak…Vücudunuzdaki mucizelerden birkaçının farkında olmaya, hatırlamaya ve kendinize “merhaba” demeye ne dersiniz?Cevabınız evet ise, buyurun içinizde bir devr-i âleme. Muhteşem bir keşif yolculuğu sizi bekliyor…

Аннотация

İkimiz de bir önceki asrın insanı olmakla, son insanlar olmakla bu aşka layık görüldük. Birbirimizle ödüllendirildik, çağcıl oyuncaklardan uzak durduğumuz için. Sosyal medya denen çöplükte elimizi ayağımızı kirletmeyişimize hiç girmiyorum bile… Son insanlar. Konuşmak için yan yana gelen. Bir kâğıt alıp vererek bilgiyi paylaşan, toprak ve taş üzerinde, kendi ayakları üstünde buluşan. Bir ırmak kıyısındaydın ilk gördüğümde seni. Bir ırmak kıyısına yakışıyordu duruşun. Karşıdaydın, benim ırmağımın kıyısında, tam karşımda. Suyun üstünde yürüyen İsa gibi geçtin benim yakama, ayakların ıslanmadan. Yere basmadan hiç ayakların. Bir semahta gibiydin, çark hareketini zihnim tamamlıyordu, büyük bir devran vardı yürüyüşünde, kanın damardaki deveranını andırıyordu. Sen yürüyordun, kan yürüyordu yeryüzünün kuruyan damarlarına, kalbimin aort damarına. Benim yakama geçiyordun, yakamı ilk defa bırakıyordu yalnızlık. Düşüyordu yakamdan bin bir şüphe. Sıyırıyordum yakamı ölümcül endişelerden.

Аннотация

Sevgili’ye uzun bir mektup bu yazılanlar. Bir çocukluk düşü, genç kız rüyası, olgunluk çağına uzanan köprü. Peygamber aşkının, O’nun yürüdüğü yollarda yürümeye duyulan hasretin, baktığı gökyüzüne bakma arzusunun tezahürü okuduklarınız. Bu yol, bu mektup, bu kavuşma bir son değil. O’na daha layık, daha iyi biri olarak gelinecek yolların henüz başı. ‘Şefaat Yâ Resûlallâh!’

Аннотация

Âlemin gözbebeği, kıymetlisi, güzel insan! Sen benim sırdaşım, yolculuğumdaki içsesim. En güzel hediye olan hayatı, kadrini bilerek, hissederek, ânı fark ederek, hakkını vererek yaşamak… Nefes kadar değerli bir şükür… İyilik yaparken karşılık beklememek… Yaratana hürmeten tüm yaratılanları sevmek… Hayallerinin peşinde koşacak kadar cesur olmak… Gurur duyacağımız bir geçmiş için bugün, tam da şimdi çalışmak… Son defa görecekmişiz gibi sevdiklerimize sımsıkı sarılmak… İyilik, hep iyilik için yol almak… Sırdaşım, bu kitap ikimizin!

Аннотация

Akıl ve Kalpte Bir SeyahatSeksen dakikada okunacak, ancak bitmeyecek bir kitap bu… Denizler, çöller ve kıtaları ziyaret edip, çiçeklere, kelebeklere ve kendinize de bir “merhaba” diyerek “devr-i âlem” yapmak isterseniz bu kitap tam size göre. Bir yönüyle çok kısa, bir yönüyle çok uzun sürecek bir yolculuk. Belki de kitap bitince başlayacak veya devam edecek. Akıl ve kalpte yapılan devr-i âlem, yolculukların en önemlisi. Dilerseniz gelin, böyle bir yolculuğa çıkalım. Bakıp geçtiğimiz, ekip biçtiğimiz, yeryüzü denilen sanat müzesinde. Farkındalığımızı arttırarak, düşünce merdivenlerinde yükselelim. Ne dersiniz?

Аннотация

Bir baba gibi ev geçindiriyordu, anne gibi evin her işine bakıyordu, bir çocuk gibi okula gidiyordu. Neden hepsi aynı anda? Çünkü ona sunulan hayat buydu. Annesiz babasız bırakılıp her şeyi onun üstleneceği bir hayat. Vücudu yorgundu hayata sarılmaktan. Yine de, âşıktı, hayatın en büyük nimeti bu değil miydi? Ölüm ayırana kadar birlikte… Onun boynuna sımsıkı sarılıyorum. Askerde bir ay boyunca geçirdiği günleri anlatıyor. Onu beklerken günlerin ne kadar zor geçtiğinden yakınıyorum. İkimizin de gözleri ışıl ışıl. Birleşmiş olmanın verdiği sevinç, mutluluk, coşku var üzerimizde. Karınlarımızı doyurduktan sonra yürüyüş yapıyoruz. Başımı onun vücuduna yaslayıp kolumu beline doluyorum. Sarı saçlarım hafif esen sonbahar rüzgârıyla dalgalanıp onun göğsüne çarpıyor. Uçuşan saçlarımı okşuyor.

Аннотация

İnsanlık bir kere daha korkunç bir salgınla sınanıyordu. Yeni bir salgındı. Gezegenimizin gördüğü son pandemi. Felaket tellallarının, fütüristlerin veya kalbi açık iyi adamların, hatta bizzat o laboratuvarların sahiplerinin dediği gün gelmişti: Maskeli bir katil, hazırladığı virüslerden şimdilik sadece birini çıkarmış, korkunç nefesiyle insanlığın üstüne üflemişti. Şimdi biraz zaman geçmeliydi. İnsanlar iyice korkmalı, içlerine çekilmeli, birbirine düşmeli, susmalı, beklemeli, yalvarmalı, biri bir aşı bulsun diye dualar etmeliydi. İlk günden beri virüsle aynı soğutucuda bekleyen aşıyı… Ve aşk da vardı. İnsanlığı kurtarmak için bekliyordu!