ТОП просматриваемых книг сайта:
Стефан Цвейг
Список книг автора Стефан ЦвейгАннотация
Стефан Цвейг один из самых популярных и читаемых авторов в мире. В частности, его новеллы – настоящие литературные шедевры, красноречивые документы своего времени, стершие границы между прошлым и настоящим и продолжающие жить в его замечательном творчестве. В этом сборнике представлены аудиоверсии избранных произведений писателя. Гибель сердца 1:41:00 Партнер 3:06:00 Смятение чувств 4:12:00 Исполняет: Александр Бордуков ©&℗ ИП Воробьев В.А. ©&℗ ИД СОЮЗ
Аннотация
Стефан Цвейг – классик австрийской литературы, автор великолепных психологических новелл и беллетризированных биографий, переведенных на все языки мира. «Борьба с безумием», пожалуй, одна из самых эмоциональных, ярких и поэтичных книг Цвейга, в которой даны портреты трех художников слова, закончивших свои жизни в «смертоносном опьянении чувств». «Не связанные со своей эпохой, не понятые своим поколением, сверкнув, словно метеорит, они мчатся в ночь своего предназначения. Они сами не знают о своем пути, о своей миссии, ибо путь их – из беспредельности и в беспредельность». Пристально рассматривая жизнь и творчество Гёльдерлина, Клейста и Ницше, автор обнаруживает в их судьбах нечто общее: роковую демоническую сущность, которая, наделяя своих подопечных волшебным даром слова, в то же время порождает в них неодолимую тягу к самоуничтожению.
Аннотация
Кажется, она любила его всегда, всю свою жизнь. А он – не обращал на нее ни малейшего внимания. Хотя нет, однажды случился непродолжительный роман, о котором он забыл через пару дней. И вот спустя много лет он получает письмо-исповедь от незнакомки, читая которое понимает, что видимо прошел мимо своей настоящей любви. Исполняет: Александр Бордуков ©&℗ ИП Воробьев В.А. ©&℗ ИД СОЮЗ Продюсер: Владимир Воробьев
Аннотация
Tarih, uçsuz bucaksız gökyüzünün en karanlık olduğu anlara benzer. Aydınlık olduğu zamanlar var olsa da derin, büyük ve gizemli bir karanlık onun varlığını tanımlar. Bakan her göze görünmeyen detayları, ayırt edilemeyen sebep ve sonuçları ile insanlık tarihi; bugünden bakıldığında zifirî karanlıkta, hiçbir yöne sapma-dan, dosdoğru ilerlenen ve eklemlenen bir yolculuğa benzer. Bu yolculukta, görmeyi bilen insanın önüne büyük ve görkemli bazı parlak yıldızlar iliştirilmiştir. Kişinin yapması gereken yalnızca başını göğe kaldırmak, ihtişamla parlayan o yıldızları keşfetmek ve gideceği yolu onların yaydığı ışığa göre çizmektir. Bugünün insanı, aradığı doğru yolu ancak bu, karanlık tarihi aydınlatan yıldızların en parlak olduğu gecelerde bulabilecektir. Stefan Zweig İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar adlı eserinde; yeryüzünün farklı dönemlerinde, farklı yerlerde, farklı şekillerde parıldayan ve parıltıları tarih göğünde asılı kalan insanları, olayları ele almaktadır. Zweig, eseriyle yolunu kaybetmiş yahut henüz yola çıkmaktan dahi korkan günümüz insanına, o yıldızların parlaklığıyla aslında bir yol haritası armağan etmektedir. Okur; İstanbul’un Fethi’ndeki mucizede, Goethe’nin aşkında, Waterloo Savaşı’ndaki hatada, Eldorado’nun keşfinde ya da Tolstoy’un epiloğunda gökyüzüne yayılan ışık ile yönünü bulacak; kim bilir, belki de bir sonraki parlak yıldızı göğe asmak için hazırlanacaktır.
Аннотация
У многих читателей Цвейг ассоциируется прежде всего с любовной новеллистикой. В действительности же он был одним из авторов, стоявших у истоков сверхпопулярного в наше время жанра художественной биографии, превращающего сухие исторические имена и факты в повествование о настоящих, живых людях.
Герой книги, Эразм Роттердамский, особенно близок Цвейгу. Будучи «человеком эпохи Возрождения» в полном смысле слова, он выступал против любого насилия и войн.
Незаконнорожденный бедный сирота всего добился лишь собственным умом и талантом, стал крупнейшим философом, ученым, переводчиком с античных языков, написал «Похвалу глупости» – «международный супербестселлер эпохи Возрождения».
Эразм был величайшим гуманистом, из его работ фактически вышла вся Реформация, а дружбы с ним искали самые могущественные государи Европы…
Аннотация
Самобытный, сильный и искренний талант ав- стрийского писателя Стефана Цвейга (1881 1942) давно завоевал признание и любовь читательской аудитории. Интерес к его лучшим произведени- ям с годами не ослабевает, а напротив, неуклонно растет, и это свидетельствует о том, что Цвейгу удалось внести свой, весьма значительный вклад в сложную и богатую художественными открыти- ями литературу XX века.
Аннотация
Что можно сделать за сутки? Это много или мало? Смотря для кого. Но даже за такой срок жизнь может абсолютно перевернуться.
Аннотация
Kaçmak ve saklanmak, zihnimiz ile hislerimiz hâlâ bizimle bir-likteyken bir çözüm olabilir mi? İnsan, nereye kaçabilir korkuları onu bir gölge gibi takip ederken? Hangi sığınağın kapısı engelleye-bilir o duyguların içeriye girmesini? Esir olmaktan çekinen insan, esaretin asıl kemendini kendi benliğinde taşır. Kaçmak, yalnızca bir aldanış; saklanmak ise çocuksu bir umut ediştir. Ferdinand da aldanan, korkularından kaçmaya çalışırken as-lında onları büyüten ve bu soğuk sis bulutunun tüm benliğini sar-masına izin verenlerdendir. Yüreğindeki başkaldırma arzusu ve dışarıdan gelen itaat baskısı ile Ferdinand’ın benliği; sevdiklerini dahi göremeyeceği bir aralıkta sıkışıp kalır. O da çareyi teslim ol-makta, boyun eğmekte bulur. Makineleşmiş bir sistemin çağrısı, kanlı canlı bir insanın tüm uzuvlarına hükmeder; onu ele geçirir ve Ferdinand gibileri ruhlarından sıyrılarak küçük birer makineye dönüşür. «hiİnsan dışarıda olduğu zaman kendini kaçak hissettiği müddet-çe hiçbir yerde özgür değildir.»
Аннотация
Genç, yakışıklı ve çapkın bir adam olan Baron, tatil için gittiği bir otelde zamanını renklendirecek bir kadın arayışındadır. Kısa süre içerisinde bu kadını bulan adam, amacına ulaşmak için ilk adımı onun on iki yaşındaki oğluyla ahbaplık kurarak atar. Ancak küçük oğlan Edgar, bir yetişkinin arkadaşlığına alışıp kendisini kaptırdıktan sonra, bu arkadaşlığı annesine verme korkusuyla yüz yüze gelir. Çok geçmeden yetişkin arkadaşının niyetini sezen Edgar, annesinin içine sürüklendiği fakat kendisinin bir türlü anlayamadığı macerada, çocukluğun verdiği temiz içgüdüyle annesini korumaya çalışmaktadır. Öyle ki, büyüklerin yaşantısı bazen çocukların masum bakışıyla daha net görünmektedir. “Zekâyı hiçbir şey tutkulu bir şüpheden fazla bileyemez, hiçbir şey olgunlaşmamış bir zekânın tüm imkânlarını karanlığa doğru giden bir yoldaki kadar geliştiremez. Bazen tek ve ince bir kapıdır; çocukları bizim gerçek kabul ettiğimiz dünyadan ayıran ve tesadüfen esen bir rüzgâr onu açıverir.”
Аннотация
Sahaf Mendel II. Dünya Savaşı yıllarından entelektüel bir kitap bilgini olan Sahaf Mendel, trajik öyküsünün anılar ve duyumların harmanıyla zamanında müdavimi olduğu Kafe Gluck’taki ondan kalan boş yerinde sanki yeniden canlanıyor. Savaşın acımasız yıkımı ve anlamsızlığı karakterin öyküsünde okuyucuya resmediliyor. “Mendel, artık Mendel değildi, tıpkı dünyanın artık eski dünya olmadığı gibi…” Görünmez Koleksiyon Kör bir koleksiyoner, artık var olmadığını ve değersiz kâğıt parçalarına dönüştüğünü bilmediği koleksiyonuna derin bir bağlılık duyar. Koleksiyonundan en ufak bir kaybın onu yıkıma uğratacağını bilmesine rağmen ailesi, zor şartlardan dolayı birer birer o nadide eserleri elden çıkarır. Yerine de hiçbir değeri olmayan kâğıtlar yerleştirirler. Rutini, bu değersiz kâğıtların sırayla düzenlenmesine ve onlarla kurduğu bağın dokunuşlarıyla ifadesine dönüşür. Bu bağlılık ise artık sadece bir yanılgıdan ibarettir. “Trajik bir biçimde hiçbir şeyden haberi olmayan adam hatıralarında oldukça gerçek olan resimleri hiç hata yapmadan kusursuz bir biçimde ve sırasıyla, her bir resmi en ince ayrıntısına kadar övdü ve tarif etti: Görünmez koleksiyonu çoktan rüzgârların dağıttığı bu kör adamın, acıklı bir biçimde aldatılmış insanın vizyonunun coşkusu o kadar muhteşemdi ki, neredeyse ben bile buna inanmaya başlayacaktım.” Bir Zanaatkâr ile Beklenmedik Karşılaşma Paris’in kalbi sayılan Strasburg Bulvarı’nın ortasında, kalabalık insan selinin ve dükkânların ışıltıları arasından bir yankesiciyi fark eden anlatıcı, onu bir anda göz hapsine alıyor. Yankesicinin işini sanatsal bir icrayla gerçekleştirmesi anlatıcıyı bir yandan büyülerken bir yandan da onu ahlaki çelişkiye düşürüyor. Anlatıcı, metcezirin doruğuna meraklı bir heyecanla tırmandırıyor. “O artık çivisi çıkmış dünyadaki sayısız yoksul, sefil, kovalanan, hasta ve perişan insandan biriydi sadece ve ben birdenbire kendimi onunla meraktan öte daha derin bir katmandan bağlandığımı hissettim.”