Аннотация

Tanzimat Dönemi'nin en önemli sosyal problemlerinden biri olan «esirlik» konusunu ele alan Sergüzeşt, dönemin siyasi baskısına uğrayan ilk eserlerden biridir ki, romana yazdığı ön sözde yazar, «Kapımdaki hafiyelerin ayak seslerini, penceremden beni gözetleyen kaplan bakışlı gözlerini görürdüm; çünkü Sergüzeşt'e esaret aleyhinde başlamış ve 'Hürriyetine!' diyerek son vermiştim.»ifadesini kullanmıştır. Sergüzeşt'te, Kafkasya'dan İstanbul'a getirilerek bir konağa satılan Dilber'in yaşadıkları ve bir paşanın oğluyla olan aşkı anlatılmıştır. «Esaret altındaki bir aşkın özgürlüğü, belki de bir ölümün ardında gizlidir.»

Аннотация

Kafkasya’dan Türkiye’ye esir olarak getirilen Dilber, konaklarda halayık olarak çalışır. Köle olarak alınıp satılmasıyla pek çok zorluk ve eziyetle karşılaşır.Dilber’in Mısır’a kadar uzanan sergüzeştinde, konak sahibinin oğlu Celal Bey ile aşkı onun evden gönderilmesine sebep olur. Mısır’da süren esareti, onu gizliden seven Harem Ağası Cevher Bey tarafından kurtarılarak son bulacaktır."Çabuk! Çabuk! Vücudumdan akan kanlar biraz takatimi kesiyor. Bütün mâniaları çiğnedim. Demirleri kırdım. Çabuk! Sevdiğine, hürriyetine koş. Yarın bütün Mısır, bir âciz esirin zayıf kollarıyla demir kanatlarını sökerek, mahbesinden kurtardığı mazlum bir güzeli işitip de hayret içinde kalsın!"