Скачать книгу

"Bugün burada yaptıklarını asla ve asla unutmayacağım."

      Onu öptü ve Darius ona karşılık verirken Loti aynı anda hem gülüyor hem ağlıyordu. Onun yaşadığını gördüğü, ona sarılabildiği ve bu kabusun en azından şimdilik bittiğini, arkalarında kaldığını bildiği için rahatlamıştı İmparatorluk'un ona dokunamayacağını bilmekten memnundu. Onu sıkıca tutarken, bu yaptığını onun için milyonlarca kez tekrar yapacağını iyi biliyordu.

      "Kardeşim," dedi bir ses.

      Darius dönüp Gwendolyn ve  aşık olduğu adam Kendrick'le birlikte kardeşi Sandara'yı görünce sevindi. Darius Kendrick'in kolundan akan kanı, zırhında ve kılıcında yeni açılmış çentikleri fark edince yepyeni bir minnet dalgasıyla sarmalandı. Eğer Gwendolyn, Kendrick ve onların halkı olmasaydı o ve kendi haklı bugün bu savaş alanında kesinlikle ölmüş olurlardı.

      Sandara öne gelip Darius'u kucaklarken Loti geri çekildi, Darius da kardeşine sarıldı.

      "Hepinize büyük bir borcum var," dedi hepsine bakarak. "Ben ve tüm halkım. Hiç bir zorunluluğunuz yokken bizim için geri döndünüz. Sizler gerçek savaşçılarsınız."

      Kendrick öne geldi ve Darius'un omzuna elini koydu.

      "Gerçek savaşçı olan sensin dostum. Bugün bu savaş alanında büyük bir cesaret gösterdin. Tanrı bu cesareti zaferle ödüllendirdi."

      Gwendolyn öne gelince Darius kafasını eğdi.

      "Bugün adalet, kötünün ve zalimin karşısında zafer kazandı," dedi. " Savaşına dahil olmamıza izin verip zaferini izletmenden bir çok sebepten dolayı kişisel zevk duyuyorum. Biliyorum ki kocam Thorgrin de aynı şekilde hissederdi."

      "Teşekkür ederim, leydim," dedi söylediklerinden etkilenerek. "Thorgrin hakkında harika şeyler duydum, umarım bir gün onunla tanışabilirim."

      Gwendolyn kafasını salladı.

      "Halkın için ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.

      Darius bu konuda hiç bir fikri olmadığını fark edince düşünmeye başladı, o kadar ilerisi hakkında kafa yormamıştı. Kurtulacaklarını bile düşünmemişti.

      Darius bu soruya cevap vermeden önce aniden bir kargaşa sesi duyuldu, kalabalığın arasından çok iyi tanıdığı bir yüz çıktı: Darius'a eğitim verenlerden biri olan ve gömleksiz üstüyle kaslarının ortaya serildiği vücudundaki savaş yaralarıyla Zirk ortaya  çıktı. Onu köyün büyüklerinden oluşan yaklaşık altı kişilik grup ve bir çök köylü takip ediyordu,  halinden pek memnun görünmüyordu.

      Darius'a küçümser bir biçimde bakıyordu.

      "Şimdi kendinle gurur duyuyor musun? diye sordu aşağılayarak. "Yaptığına bak. Burada ne kadar çok insanımızın öldüğüne bak. Bu adamların hepsi iyiydi ve mantıksız bir ölümün kurbanı oldular, hepsi senin yüzünden öldü. Hepsi gururun, kibirin ve bu kıza duyduğun aşk yüzünden öldü."

      Darius alevlenen bu öfkeyle kızardı. Zirk her zaman, onunla ilk tanıştığı günden itibaren ona ters gidiyordu. Bir şekilde her zaman Darius tehdit ediliyor gibi hissediyordu.

      "Benim yüzümden ölmediler," diye cevapladı Darius. "Benim sayemde yaşama şansı elde ettiler. Gerçek bir yaşam. İmparatorluk'un elleriyle öldürdüler, benim değil."

      Zirk kafasını salladı.

      "Yanlış," diye karşı çıktı. "Eğer sana söylediğimiz gibi teslim olsaydın, belki içimizden birini kaybetmiş olurduk. Fakat bunun yerine bazılarımız hayatını kaybetti ve onların kanı senin elinde."

      "Hiç bir şey anlamıyorsun!" diye bağırdı Loti onu savunarak. "Darius'un sizin için yaptıklarından sadece çok korkuyorsunuz!"

      "Bunun burada biteceğini mi sanıyorsun?" diye devam etti Zirk. "İmparatorluk'un geride kalan milyonlarca adamı var. Sen sadece bir kaçını öldürdünse ne olmuş? Yaptıklarını öğrendiklerinde, bu adamların beş katı adamla gelecekler. Sonraki sefer ise her birimiz katledileceğiz. Tabii önce işkence gördükten sonra. Hepimizin ölüm cezasını imzaladın sen."

      "Yanılıyorsun!" diye bağırdı Raj. "Size hayatta bir şans verdi. Onurunuzu kurtarma şansı. Hiç hak etmediğiniz bir zaferi."

      Zirk kaşlarını çatıp Raj'a döndü.

      "Bunlar aptal ve hesapsız bir çocuğun davranışları," diye cevapladı."Büyüklerini dinlemesi gereken bir grup çocuğun işleri. Seni asla eğitmemeliydim."

      "Yanlış," diye bağırdı Loc, Loti'nin yanına gelerek. "Bunlar bir adamın cesur hareketleriydi. Çocukları adam yapan bir erkeğin. Sizler erkekmişsiniz gibi davransanız da değilsiniz. Bir adamı adam yapan yaşı değil, cesaretidir."

      Zirk kıpkırmızı oldu, kaşlarını çattı ve kılıcının kabzasını sıkı sıkı tuttu.

      "Böyle dedi sakat," diye cevapladı Zirk ona doğru tehditkar bir şekilde yaklaşarak.

      Bokbu kalabalıktan çıkarak avucunu uzatıp  Zirk'i durdurdu.

      "İmparatorluk'un bize ne ne yaptığını görmüyor musunuz?"dedi Bokbu. "İçimizde ayrılık yaratıyorlar. Fakat bizler biriz. Tek bir davamız var. Düşman onlar, birbirimiz değiliz. Şimdi her zamankinden daha çok birleşmemiz gerektiğini anlamalıyız."

      Zirk elleri belinde durup Darius'a baktı.

      "Kelimeleri güzel kullanan aptal bir çocuksun sadece," dedi. "İmparatorluk'u asla yenemezsin. Asla. Biz ise birleşmiş değiliz. Bugünki hareketlerini onaylamıyorum– hiç birimiz onaylamıyoruz," dedi büyüklerin yarısını ve kalabalık köylü grubunu göstererek. "Sizinle birleşmek bizi ölüme yaklaştırıyor ve bizler hayatta kalma niyetindeyiz."

      "Peki bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz? "diye sordu Darius'un yanında duran Desmond, öfkeyle.

      Zirk kıpkırmızı kesilip sustu, Darius o an tıpkı diğerleri gibi hiç bir planı olmadığını, sadece korkudan ve çaresizlikten bu şekilde konuştuğunu anladı.

      Bokbu nihayet öne gelip ortalarında durarak gerginliği azalttı. Tüm gözler ona döndü.

      "İkiniz de hem haklı hem haksızsınız," dedi. "Şimdi önemli olan gelecek. Darius, planın nedir?"

      Darius tüm gözlerin koyu sessizlikte ona döndüğünü hissetti. Düşündü ve aklında yavaşça bir plan oluşturdu. Yapılabilecek sadece bir şeyin olduğunu biliyordu. Başka yol seçmek için çok fazla şey yaşanmıştı."

      "Bu savaşı İmparatorluk'un kapısına götüreceğiz," diye bağırdı canlı sesiyle. "Yeniden toparlanamadan onlara bedelini ödeteceğiz. Diğer köle köylerle birleşip bir ordu oluşturacağız ve acı çekmenin ne olduğunu onlara öğreteceğiz. Bu uğurda ölebiliriz ama hepimiz özgür olarak, davamız için savaşarak ölürüz."

      İşte o an Darius'un arkasından, köylülerin çoğunluğundan bir tezahürat yükseldi, çoğunun arkadan kendisine destek verdiğini görebiliyordu. Küçük bir grup ise Zirk'in arkasında pek emin görünmeden duruyorlardı.

      Zirk'in öfkelendiği belli oluyordu, sayıca azınlıkta kalmışlardı, kıpkırmızı kesilmişti. Kılıcının kabzasını gevşetti, döndü ve bir hışımla giderek kalabalıkta kayboldu. Köylülerden oluşan küçük grup da onunla birlikte ayrıldı.

      Bokbu öne gelip ciddiyetle Darius'a baktı. Yüzü endişe ve yaşla kırışmıştı, bu çizgiler hayatta çok şey görmüş geçirmiş olmasının sonucuydu. Darius'a gözlerinde duran bilgelik ve bir de korkuyla bakıyordu.

      "Halkımız onları yönlendirmen için sana ihtiyaç duyuyor," dedi yavaşça. "Bu çok kutsal bir şeydir. Güvenlerini sakın ola boşa çıkarma. Bir orduyu yönetmek

Скачать книгу