Скачать книгу

yaygın bir mitolojik tema veya vaka çalışmasının en az ilgi çeken özelliği değildir. Çünkü mit yaratıcısı hikâyesini doğada bulmaz, ama onu oraya doğanın renkleriyle yazar.

      Mit malzemesinin ikinci büyük kaynağı, insan doğasının analojilerinde bulunur. Öncelikle bunlar psişiktir: İnsanların arzularının ve amaçlarının, tamamen bilinçsizce, doğanın büyümesi ve değişmesinin tüm dramasını canlandırdığı ve ona ilham verdiği varsayılır. Böylece evren, canavarlar olarak vücut bulan, anlamsızca doymak bilmez iştahlılardan, kendi kendine sahip olunan amaçlara ve nadiren de olsa insan-varlıkların ve tanrıların “hoş makullüğüne” kadar değişen kişiliklerle dolu hale gelir. Bununla birlikte, psişik olanın yanı sıra insan türünün fiziksel analojileri de vardır. En temel olanı, bazen ürkütücü, bazen şiirsel bir sembolizme yol açan fizyolojik olanlardır. Kalp, saç ve nefes Kızılderili için en önemlileridir. Bunların içsel anlamı, bir Pavni rahibinin (Alice Fletcher, Hako2 hakkındaki raporunu onun aracılığıyla yazmıştır) sözlerinden daha iyi ifade edilemezdi. Bu törenin bir eylemi olarak kutsanmış bir çocuğun saçına biraz beyaz tüy dökülür. Rahip bu ayini açıklarken şunları söylemiştir: “Kuştüyü, beyaz kartalın kanatlarının altından alınır; kartalın kalbine yakınlaşır ve kartal nefes aldıkça hareket eder. Bu kuştüyü, çocuğun babası olan beyaz kartalın nefesini ve yaşamını temsil ediyor.” Ayrıca, kartal insan ve Gök Baba arasında aracı olduğu için “sanki nefes alıyormuşçasına sürekli hareket eden beyaz tüy, bulutların üzerindeki mavi gökyüzünün ötesinde yaşayan Tirawa-atius’u temsil eder.” Çocuğun saçında “bir bebeğin kafatasının açık olduğu yere yerleştirilir ve onun nefes aldığını görebilirsiniz.” Bu, sembolizmin şiirsel yanıdır; korkunç olan, kafa derisi yüzerek kalbin yırtılmasıyla ve bazen de katledilenin gücünü elde etmek için yutulmasıyla temsil edilir. Fizyolojik simgeciliğin bir başka aşaması, vahşilerin seks meselelerine karşı hiç azalmayan merakıyla ilgilidir. Kuzey Amerika’da cinsel organa tapınmaya dair çok az iz vardır, ama Kızılderililerin mitleri, bilinçsizce olduğu kadar utanmazca ahlaksız olaylarla da doludur. Kızılderili mitinin garip ve yinelenen bir özelliği, vücut uzuvlarının, özellikle de genital ve boşaltım organlarının genellikle kehanetle bağlantılı olarak kişileştirilmesidir. İnsan vücudunun bir sembol olarak kullanılmasındaki son adım, insanbiçimciliktir: Bu tam insanbiçimcilikte, mitolojik güçlere kısmen insan ve kısmen hayvan değil, tamamen insan bedenleri verilir. İnsan haysiyetinin ve bilgeliğinin vahşilerinkine üstünlüğünün ilk açık anlamına işaret eder. Pek çok Kızılderili grup bu yönde çok ileri gitmemiştir, ancak daha ileri düzeyde olanlar arasında bu açıkça atılmış bir adımdır.

      Hayal gücü, bir masallar bütünü ya da bir dizi resimli sembol tarafından yaratılan estetik etkiyle en iyi şekilde gerçekleştirilen mitin gelişmesinde rol oynar. Kızılderililerin mitolojik sembollerinin oluşturduğu genel izlenim kuşkusuz grotesktir, ancak groteski aşan Yunan sanatı dışında herhangi bir pagan dini sanatına işaret etmek zordur ve Kızılderililerin kendine has bir kalitesi vardır. Bununla birlikte birkaç bölgede ve aslında aynı bölgenin kabileleri arasında büyük bir fark vardır. Kuzeybatı ve güneybatı sanatı oldukça gelişmiştir, ancak maskeler gibi benzer nesnelerde bile farklı deha ürünü türleri temsil ederler. Navaho ve Apaçiler birbirleriyle komşu ve akrabadırlar, ancak estetik ifadeleri birbirlerinden çok farklıdır. Pavni gibi bazı kabileler büyük bir özgünlük sergilerken diğerleri (kuzey Atabasklar ve Salişlerin çoğu gibi) olduğu gibi taklit ederler.

      Ödünç alma, gerçekten de çözülmesi en zor problemdir. Soyut olarak Kuzey Amerika’daki çevrenin ana benzerlikleri ve her yerde neolitik olan bir uygarlığın genel düzgünlüğü ile benzer bir insan doğasının benzer koşullarının benzer fikir ve hayal gücüne yol açacağını varsaymak kolaydır. Neredeyse her yerde geçirgen olan bir bölgede, sürekli ilişki içinde olan kabileler arasında düşünce alışverişinin yaygın olması gerektiğini varsaymak da aynı derecede kolaydır. Her iki faktör de önemlidir, ancak genel olarak bariz ödünç almanın daha etkileyici görünmesi muhtemeldir. Bununla birlikte topyekûn ödünç alma zorlama bir hipotezdir, çünkü iletişimin mümkün olmadığı bir zamanda Eski Dünya ve Yeni Dünya fikirleri arasında bir özdeşlik oluğunu gösteren sayısız örnek vardır. Yeni Dünya’da bile, farklı kökenleri ima ediyor gibi görünen özdeş kavramlar için geniş ayrımlar vardır. Sözgelimi dünyada başka halklar olduğunu daha yeni öğrenmiş olan Arktik Dağlılar, uzak güneydeki Kızılderililerinkilerle aynı düşünce yapısına sahiptir. Örneğin söz konusu fikir basitçe, “Ruhların meskeni mağaraya benzeyen bir yeraltı dünyasıdır,” ise iletişim varsayımına gerek yoktur; çünkü bu kavram dünya çapındadır. Ancak iki bölge, dört yeraltı mağarası olduğunu (hiçbir anlamda doğal bir çıkarım olmayan bir fikir) iddia etmekte hemfikirse iletişim şüphesi kaçınılmaz hale gelir. Yine, Corona Boreal-ls’ta bir kabile reisi, Pleiades’te bir grup dansçı, Büyük Ayı’da üç avcı tarafından takip edilen dörtlü bir grup olarak görülen takımyıldız mitlerinin bağımsız kökeni olabilir. Ancak kuzeyde Eskimoların, güneyde Çerokilerin anlattığı Güneş ve Ay’ın ensest ilişkileri gibi ilginç bir hikâyeyle karşılaştığımızda akla yine iletişim gelir. Ayrıca, bu mitin özel bir olayının (gizli âşığın boyaya veya küle bulanıp sonradan böyle tanınır olması) kıtanın hemen her yerinde bulunan başka bir masalda köpeğe çocuk doğuran kızın hikâyesi) ortaya çıktığını öğrendiğimizde bu ima neredeyse kesinlik kazanır.

      Az önce bahsi geçen hikâyede, kız ve köpeğin çocukları bazen yıldız, bazen bir kabilenin veya bir erkek klanının ataları olur ve bu, tüm kurmaca karaktere sahip olayların çeşitli kullanıcıları için açıklayıcı mitler olarak hizmet etme biçiminin güzel bir örneğidir. Mitin temel malzemesi, doğanın katıksız icadı yerine, algı ve alışkanlığın önerdiği şeylerin şemasına uyan olaylar toplamıdır ve olayların bir yerde uydurulmuş olması gerekirken, büyük kısmı sanat tarafından verilmiş ve doğa tarafından benimsenmiş gibi görünüyor. Ödünç alma ve uyarlama, medeni insan için olduğu kadar vahşiler için de yeni bir düşünce üretmekten daha kolaydır.

      Her kayda değer Kızılderili hikâyeleri derlemesinde ortak fikirlerin ve olayların birçok uyarlaması bulunur. Farklı bölgelerde bu temel malzeme karakteristik ifade biçimleri kazanır. Son olarak, büyük bir bölge olarak görülen bir bütün olarak kıtada, içinde Kuzey Amerika’nın efsanevi kavramlarının yer aldığı, genel olarak tanımlanabilir bir şema vardır. Bu anlamda ve bu şemaya referansla, bir Kuzey Amerika Kızılderili mitolojik sisteminden söz edebiliriz.

      Kozmoloji konusunda şema zaten belirtilmiştir. Yukarıda bir dünya vardır. Burası Gök Baba’nın ve semavi güçlerin evidir. Aşağıda bir dünya vardır. Burası da Toprak Ana’nın vücut bulmuş hali ve ölülerin meskenidir. Dünyanın merkezi düzlemi vardır ve burada Dört Ana Yön’ün cinleri bulunur. Ancak kozmoloji yalnızca tiyatroyu tanımlamaya hizmet eder, eylemi vermez. Kozmogoni temel dramadır. Kızılderili şemasında başlangıç nadiren mutlaktır. Birkaç kabile, dünyayı ve sakinlerini yaratan bir yaratıcıyı ya da bir doğurucuyu kabul eder. Fakat genel anlayış, ya henüz oluşmamış bir yeryüzü dünyasının varlıklarının imgeleriyle dolu önceden var olan bir gök dünyası ya da İlk İnsanlar’ın kökenlerini kazandıkları bir tür kozmik rahimdir. İlk efsane türünde, eylem gökte doğmuş bir titanın yeryüzüne inişiyle başlar. İkincisinde ise ilk perde, ata varlıkların nesilden yükselişini tasvir eder. Dünya dramasının bir sonraki perdesi, yaşanabilir dünyanın şekillendiricileri ve kanun koyucuları olan bir kahraman veya ikiz kahramanların eylemlerini tekbiçimci bir şekilde detaylandırır. Kahramanlar, ilkel canavarları yenerler ve yaratılış şartlarını

Скачать книгу


<p>2</p>

Amerikan Kızılderililerinin yaşamları konusunda çalışmalar yapan ABD’li antropoloğun bir Pavni töreni olan Hako üzerine yazdığı kitap.