Скачать книгу

kaftanlı yılan var.

      -Bağrında neler var?

                             -Hoş bir koku var.

      -Güzel kokunu verir misin?

                             -Vermem.

      -Hoş kokunu verir misin?

                             -Vermem.

      -Tak altınını, giy gümüşünü.

      İpek şalın, püsküllü, gizemli…

      Gözlerimi bağladın da

      Kandırdın sen beni

      Huri kızına dönüştün de

      Ağlattın beni

      Koştun sen tana doğru.

      Günü gördün mü?

      Bak yeni doğdu.

      Geceyi sardın mı?

      Ufuklarda aksiseda gibi

      Bin sır taşıyan gülüşün gibi

      Bakışının sedasından düştüm

      Bildin mi?

      Kirpiklerine salınıp

      Beni sevdin mi?

      Basarak yüreğime.

      Çözülmüş aşk beliğinle

      İnce bir tül gibi sesin.

      Ürperdim hissettin mi?

      İnledi yalnız baykuş.

      Yüzüme dokundu bir ah,

      Sevincimi rüzgar götürdü.

      İşittin mi?

      Yüreğimde yaram

      Gök kaftanlı şahmaran olup,

      Gölgen kaldı elimde

      Buluttaki çiğ gibi

      Aradım da bulamadım

      Gittin mi?

      -Gökte, gökte neler var?

                             -Gök kaftanlı şahmaran var.

      -Bağrında neler var?

                             -Hoş bir koku var.

      -Güzel kokunu verir misin?

                             -Vermem.

      -Hoş kokunu verir misin?

                             -Vermem.

      -Tak altınını, giy gümüşünü.

      De

      Gel!

      MOR HÜZÜN

      Mor hüzünle tutuşmuş

      Çiçeklenmiş leylak

      Mazinin hatırına

      Çağırın gelsin leylak bana da

      Bürünüp sıradan bir mora

      Hüzünlü salkımıyla…

      Renginiz solmuş leylak

      Hasta mısınız?

      Büyülü bir yasta mısınız?

      Emir verin leylak

      Denizdeki istiridyeye

      Söylemesin artık ninni

      Kucağındaki inciye

      Benim derdim yok ki seninle…

      Yine de siz bilirsiniz leylak

      Eski bir mevzu bu

      Bir zabıtta geçtiydi ismim

      Sarınıp sıradan moruna

      Kurtulduydu cismim…

      Kahvenin kırk yıllık hatırına

      Sizden son bir arzum vardı ama

      Daha yolun başında

      Duydum ki aşk

      Korumak için kendini

      Kız kulesinde yatmakta…

      Emir telakki etsin inci

      Refakat eylesin aşka

      Uğramazsa bizim buralara

      Günahım olsun boynuna…

      Münasip gördüm leylak

      Aşkı bana

      Söyle ona mesafe koysun hicranla arasına

      İnciyi takacağım boynuna

      Mor bir vuslatla

      Vallahi benim derdim yok

      Leylak sizinle

      Aşk bunca yükseklerdeyken

      Sadakatim yalnız size.

      İZİN VER RABBİM

      Aşk aldı başını yürüyor

      Ateş gibi.

      Büyür bu ateş biliyorum

      Yakar hepimizi.

      Bu gece vakti

      Uyku tutmadı gözümün bebeğini

      Bir avuç karabasanın ortasında

      Bir başına

      Sabahı göremezsem diye

      Dualar ettim Rabbime

      Haddim olmayarak Rabbim dedim;

      İzin ver

      Aşkı layıkıyla taşırım

      Bana bahşettiğin yüreğimle.

      ZÖHRE

      Sen göklerde

      Sen yalnız

      Dikil de gözüme

      Sırlaşalım Zöhre

      Sır yaşamakta

      Senin varlığında

      Söz bitmesin

      Gitme tanda Zöhre

      Bir ömrü kaldırmaktan

      Yorulmuştur bileklerin

      Alayım omzuma

      Saka sarığı ile kovalarını Zöhre

      Soluklan az oturup

      Dinlen biraz

      Başla türküne

      Sazıma katılıp Zöhre

      Ayın yalnızlığında

      Senin türkün söylensin

      Dolansın dillere

      Sazlara bezensin Zöhre

      Hırçın rüzgar okusun

      Aşkın suresini

      İn kalbime

      Hüznün sûreti Zöhre

      Yıldızlar yoluna serpilsin

      Görücüler yoluna dizilsin

      Ne fazlasın ne eksiksin

      Bir neşesin Zöhre

      Düğün yapsın

      Yer ile gök şafakta

      Taze gelinsin telli duvakla

      Düğün bayramsın tabiata Zöhre

      Sen

Скачать книгу