Скачать книгу

Kulu Han: Bakû Hanıdır. Oynak karakterli, güvenilmez bir adam olduğu belirtilir. Güçlü bir karaktere sahip olmadığı, korkak mizaçlı olduğu söylenir. Kimseyi dinlemeyen, kendi başına hareket eden, sabırsız bir yaradılıştadır. Buhranlı zamanlarda sorumluluktan kaçma isteği ağır basar. Olayları kaldıracak ve taşıyacak güçte olmadığı anlaşılıyor. Şiirlere merakı vardır. Hafızası kuvvetlidir. Pek çok şiir bilir ve ezberden söyler. Problemli zamanlarda şiir tutkusu depreşir. Böyle zamanlarda şiiri bir kaçış olarak gördüğü, içinde bulunduğu buhranlı anlardan kaçmak istediği, sorumluluk duygusundan kurtulmayı düşündüğü anlaşılıyor. Böyle anlarda çözüm üretmek yerine şiire sığındığı görülüyor. Şiir, onun için bir kaçış duygusunu ve arzusunu ifade ediyor. Hüseyin Kulu Hanın bu tutkusu romanda şöyle anlatılıyor:

      “Yine aniden, inanılmaz bir şey oldu, hayatının en zorlu ve gergin o anlarında Hüseyin Kulu Hanın içinde bir şiir yazma tutkusu belirdi, hiçbir zaman şiir yazmayan, bunu aklından bile geçirmeyen, fakat fırsat buldukça şiir okumayı seven ve güçlü hafızasıyla okuduğu şiirlerin çoğunu aklında tutan Hüseyin Kulu Han’a bir vahiy indi sanki. İçinden, Molla Penah’ın şiirine nazire tarzında mısralar geçer oldu. Büsbütün şaşırmış olarak, içine doğan o mısraları yüksek sesle söylememek için kendini zor tuttu.”15

      Mahmut Bey: Mahmut, 30 yaşlarındadır, Hüseyin Kulu Hanın yeğenidir. Türkçü ve Turancıdır. Türklerin birbirlerini kırmalarına son derece üzülmekte ve bu duruma mani olmaya çalışmaktadır. Mahmut şöyle tanıtılıyor:

      “Otuzuna gelmiş olan ömrünü Türklerin tarihini öğrenmeye ve bu tarihten ders çıkarmaya harcamış, tüm varlığını bu dersin gereğini yapmak üzere çalışmaya adamıştı. Abşeron halkı yediden yetmişe, Hüseyin Kulu Hanın, yiğitliği, mertliği, iyi günde kötü günde herkesin yardımına yetişmesiyle nam salmış olan yeğenini kendinden sonra hanlık tahtına çıkaracağı konusunda emindi. Buna rağmen Mahmut Bey hiçbir zaman tahta geçmenin hayalini kurmamış, hatta hanlığın geleceğini düşünmemişti bile. Çünkü Mahmut Bey’in gözünde yeryüzündeki tüm Türklerin ve öncelikle aralarında düşmanlığın son bulmadığı, irili ufaklı savaşların bir türlü dinmediği Osmanlılarla Kaçarların birleşerek ortak bir Türk devleti kurmasından daha kutsal bir amaç olamazdı.”16

      Mahmut Bey bu bakışla Türk tarihini gözden geçirir. Burada tarih boyunca birbirleriyle çarpışan Türk beylikleri, hanlıkları ve devletleri sayılır. Osmanlılarla Şah İsmail, Osmanlılarla Uzun Hasan Karamanoğlu, Timur’la Yıldırım esefle hatırlanıyor. Romanda Mahmut vasıtasıyla tarihin muhasebesi yapılmakta, Türklerin birbirleriyle birlik olmak yerine çekiştikleri, savaştıkları söylenmekte ve yapılan savaşlar ve mücadeleler hatırlanmaktadır.

      Mahmut’un bu düşünceleri herkes tarafından bilinmektedir. Mahmut, herkeste saygı ve sevgi uyandıran bir karaktere sahiptir. Hüseyin Kulu Han yeğenini çok sever, ancak onu fazla atak ve sabırsız bulmaktadır. Fakat Mahmut Bey’i hazin bir son beklemektedir. Romanda Sibirya’ya sürüldüğü ve aklını kaybettiği belirtiliyor.

      Molla Muzaffer Ağa: Molla Muzaffer Ağa yaşlı bir adamdır. Çok dindardır. Ölmüş bir adamın kafasını kestirmek konusunda yaptığı tekliften dolayı günaha girdiğine, Allah’a karşı geldiğine inanır. Devamlı azap çeker ve Allah’ın kendisini bağışlaması için yalvarır. Fakat başka bir çare olmadığının da farkındadır. Romanda onun iç dünyasına yer verilmiş, duyguları tahlil edilmiş, yol boyunca yaptığı iç muhasebeler anlatılmıştır.

      Hacı Muhtar Bey: Çok zengin bir adamdır. Uçsuz bucaksız arazileri ve halı atölyeleri vardır. Buralarda hayvan yetiştirmekte ve atölyelerinde halı dokutmaktadır. Hacı Muhtar halıları çok ünlüdür. Hacı Muhtar, Mahmut’un çocukluğunu bilir ve onu sever. Romanda Mahmut’un onun elinde büyüdüğünü ifade eden satırlara rastlanıyor. Gençliğinde pek çok kan döktüğü, acımasız bir adam olduğu belirtiliyor.

      Hacı Muhtar Bey odasına çekilmiş ve düşüncelere dalmıştır. İki dev arasında kalmışlardır. Bunlar Rusya ve Kaçar hanedanıdır. Şirvan Hanlığı da diğer hanlıklar gibi elbet bir gün yutulacaktır. Şirvan hanlığının başına kendisi gibi güçlü birinin geçmesi iyi olur. Kendisi bu güce ve nüfuza sahiptir. Mugam ovasında Nadir gibi bir kurultay toplamayı (kendisini seçeceklerinden emindir), Şirvan Hanı olmayı, kafayı da Ruslara göndermeyi (bunun için gelen grubu uykularında öldürtmesi lazımdır) hayal eder. Artık Doğu bitmiş, Batı yükselmektedir, ilim ve fen Batıdadır. Hacı Muhtar Bey hanlığın başına geçse, Rusya vasıtasıyla Batının gelişmişliğinden halkını faydalandırsa, dokuttuğu halılarını yine Rusya üzerinden bütün dünyaya pazarlasa (Hacı Muhtar Bey, kafanın verileceği Feth Ali Şahın da pek bir yardımı ve desteği olamayacağını düşünmektedir)… Sonra bu düşüncelerinden utanan Hacı Muhtar atına atlar ve gider. Ancak onlar gittikten sonra çok geç vakit eve döner. O arada Mahmut Bey ve ekibi hava karardıktan sonra daha fazla bekleyememiş ve yola çıkmışlardır.

      Abbas Mirza: Feth Ali Şahın oğludur. Veliaht Abbas Mirza romanda kadınlara düşkün bir adam olarak tanıtılıyor. İnsanlara olan davranışlarına bakılırsa onun da oldukça zalim biri olduğu anlaşılmaktadır. Bakû’dan gelen heyete kötü muamele etmesi ve katı davranması bunu göstermektedir.

      Abdurrahman Ağa: Abdurrahman Ağa, “Feth Ali Şahın sarayında vezir düzeyinde bir makam sahibidir.” Feth Ali Şahın ve Abbas Mirza’nın üzerinde hatırı sayılır bir etkiye sahiptir. Saraydaki fitne ve tuzakların tanığıdır ama bunlara katılmaz. “Her şeyi gören keskin gözleri, her şeyi duyan keskin kulakları” vardır. Abdurrahman Ağa’nın, çok küçük yaşlarda Nadir Şah tarafından (tahta çıkamasın diye) hadım ettirildiği belirtilir. Bu yüzden hep eksik kalmış, eksik yaşamış, hep içinde nedeni belirsiz bir acı hissetmiştir. Romanda Abdurrahman Ağa’nın bu duyguları da tahlil ediliyor.17

      Molla Penah: Azerbaycan edebiyatının güçlü ve tanınmış şairlerindendir. Vakıf mahlasıyla şiirler yazmaktadır. “Muktedir bir şair olduğu kadar akıllı ve kurnaz bir devlet adamıdır.” Ağa Muhammet Şah Kaçar’ın veziri iken onun hışmına uğramış, hakkında idam fermanı çıkarılmıştır. Fakat o sabah Ağa Muhammet Şah katledilir. Suikasti düzenleyenler arasında Molla Penah’ın da bulunduğu söylenir.18

      İbrahim Halil Han: Karabağ Hanıdır ve “deneyimli ve Kafkasyalı yöneticilerin tamamı gibi kurnaz biri” olduğu, “keyif ve eğlence meclislerine düşkün” olmadığı, “gerçek bir devlet adamı” olduğu belirtilir. Kaçarlardan korktuğu için kızını Feth Ali Hanla evlendirmiştir.19 Romanın sonunda Binbaşı Lisaneviç tarafından kendisinin ve bütün ailesinin katledildiği anlatılıyor.

      Feth Ali Şah: Kaçar Hanedanının başına geçen devlet adamıdır. Romanda kendisinden Baba Han diye de bahsediliyor. Ağa Muhammet Şah Kaçar’ın yeğenidir. Rusya’ya karşı İngiltere ile anlaşma yaptığı, fakat bunun da bir işe yaramadığı belirtiliyor. Azerbaycan hanlıklarının birer birer Rusya’nın eline geçmesi onu çok düşündürmekte ve buna karşı çareler aramaktadır.

      Ağabegüm Ağa: Karabağ Hanı İbrahim Halil Hanın kızıdır. Babası hanlığını kurtarmak için onu 1801 yılında Tahran’a gelin göndermiştir. Feth Ali Şahın

Скачать книгу


<p>15</p>

Elçin, Kafa, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2018, s. 41.

<p>16</p>

Elçin, Kafa, s. 75-76.

<p>17</p>

Elçin, Kafa, s. 167.

<p>18</p>

Elçin, Kafa, s. 10-11.

<p>19</p>

Elçin, Kafa, s. 239.