Скачать книгу

deyemedim.

      Zalimin yoktu işi

      Etti ortalığı sınır dışı.

      Gözlerimde kaldı yollar

      Ve zalimin alkışı

      Şimdi bir kardeşim tarlada

      Biri de Bursa’da.

      Ak düştü saçlarıma

      Alnımda kırışıklar bir nice

      Ama bitmedim çoğaldım

      Vakit saat gelince

      Ve eridi öfkesinden

      O kapkara gece.

      VER ELİNİ ÖĞRETMENİM 103

      Üç şey var belleğimde

      Üç öğüt:

      Okumak

      İnanmak

      Savaşmak

      Benim olmuştu bu üç şey

      Kanunum olmuştu.

      Okudum sürekli

      Kafam bilgiyle doldu

      İnanıyorum Tanrıya.

      İsyanım savaş

      Savaşım isyan oldu.

      Ben de öğretmenim şimdi

      Gidiyorum ardından

      Cesaretle adım, adım…

      Bilgi kanatmış yükselmek için

      İnanç hayatmış bölüşmek için

      Şimdi anladım.

      Ver elini öğretmenim ver de öpeyim.

      Gönlüm çiçek, çiçek

      Öğrencilerim arasında.

1998

      NO: 92 BAKİ ALİ MEHMET (1941)

(Baki Aliev Mehmedov)

      Baki Ali Mehmet 30 Ocak 1941 tarihinde Şumnu (Şumen) ilinin Yeni Pazar (Novi Pazar) belediyesine bağlı Kilisecik (Tsırkovitsa) köyünde fakir bir çiftçi ailesinde doğdu. İlk ve orta okulu köyünde okuduktan sonra Yeni Pazar şehrindeki Türk lisesinden mezun oldu. O yıllarda ailesinin maddi durumu elvermediği için öğrenimine devam etme imkanı bulamadı. Askerden döndükten sonra köyünde birkaç yıl sınıf öğretmenliği yaptı ve belediyede uzun yıllar memur olarak çalıştı. Yerel yöneticiler şairin milli duygularının icra ettiği görevle bağdaşmadığını bahane ederek görevinden aldılar. Geçimini sağlamak için önce inşaatlarda daha sonra da şoför olarak çalıştı.

      1985 yılında Bulgar Hükümetinin ad değiştirme kampanyasına karşı çıktı. Bir kaç hafta sorgu ve takipten sonra sürgüne gönderildi. Orada aylarca kaldı. Yılmadı benlik savaşına devam etti. 1989 yılındaki büyük göçle Türkiye’ye iltica etti. İstanbul’a yerleşti lakin aynı yılın Kasım ayında Bulgaristan’da başlayan Demokratik Devrim’den sonra doğduğu topraklara döndü. “Hak ve Özgürlük Hareketi”nin ve bölgesinin yeniden yapılanmasında önemli rol oynadı. Halen doğduğu köyde oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.

      Baki Ali Mehmet şiiri lise yıllarında tanıdı. Şiirin sosyal ve ideolojik rolünü gençlik yıllarında anladı. Daha o yıllarda işçinin ağır hayat şartlarını, yaşam savaşını, ümidini ve küçük sevinçlerini dile getirdi. O şiiri daima ciddiye aldı, daha sonraki şiirlerinde Bulgaristan Türklerinin haklı isteklerinin tercümanı oldu. Hayatının en zor anlarında bile şiiri silah olarak kullandı. Bulgaristan Türkünün emek severliğini, doğduğu topraklara olan bağlılığını anlatan ve milli bilince mesajlar veren şiirler kaleme aldı.

      Totaliter rejimin baskıları ve Türkçe’nin yasak kapsamına alınması şairin şiirlerini bir kitapta toplayıp yayımlamasına engel oldu. Şiirleri Bulgaristan’da yayımlanan Türkçe merkez ve yerel gazete sayfalarında dağınık bir haldedir.

      İŞÇİ ELLERİ 104

      Deli sevdaya tutuldu şu çapkın gönlüm gene

      Açmışım bağrımı ılık yellere.

      Avuçlarım ben size vurgunum

      Sizinle paylaşırım hürmeti takdiri

      Dakikalara sığdırırken günleri.

      Ben sizinleyim

      Payımı nasıl hak ederim bilmem

      Ve siz bensiz

      Bir işe mi yararsınız?

      Ummam....

      Deli sevdaya tutuldum gene

      Bastığım yer sıcak, gönlüm kanatlanmış uçacak…

      Etrafım bağ, bahçe çiçekler kucak, kucak.

      Ellerimi sokmuşum yeşil çimenlerin arasına

      Dinliyorum toprak ananın nabzını.

      İşçi ellerine kan yürürken beton armalardan

      Kıvancın senfonisi ulaşır antenlerden…

      Size değer vermek kolay olmuyor işçi elleri

      Şiire de sığmazsınız şu kadarsınız ama…

      Aşığı oldum nasırlı avuçların

      Deli dolu dolaşırken emelimin peşinde

      Ocağı tüter kutsal yaşantının can evimde

      Değil mi ki gün ışığında dolaşmak var geceleri.

      Henüz nasır tutan avuçlarıma bakıyorum da

      Söyleyemediğim şarkılara gıda etmeye çalışıyorum.

      Siz işçi elleri

      Yıllardır övgünüze ölçü bulamadım

      Koca eller, altın eller,

      Ko sizinle yankılansın müjde roketleri

      Matemsiz kapıları açarken levent nesilleri..

1964 Tsırkvitsa –Kolarovgrat (Şumnu)

      PALAMAR SÜİTİ 105

      İki sabah şafaktan önce

      Allı, morlu renklerle yıkandı Palamar106

      Doğa ve güneş bu harikuladeliği görünce

      Bir başka ısıttı gönülleri damar, damar.

      İki sabah, tarihi ananeleriyle

      Gerine, gerine uyandı Deliorman.

      Dile gelen özgürlüğün

      Parolasıyla canlandı ulu orman.

      İki sabah türküler yankılanırken

      Bülbüller duysaydı sesimizi eğer

      Susup uzaklaşırdı bu yelerden

      Bülbüller duysaydı sesimizi eğer.

Ağustos – 1965

      HATIRALARIM 107

      Bir ses duyarım

      Bir ıtır alırım uzaklardan

      Bir şarkı dökülür dudaklarımdan.

      Ahengi yarım

      Bu

Скачать книгу


<p>103</p>

“Filiz” Gazete, Sofya, 1998, Sayı N : 6 (30 Mart 1998)

<p>104</p>

“Halk Gençliği”, Gazete, Sofya, 1964

<p>105</p>

“Kolarovgrat Savaşı”, Gazete, Şumen, 1965 Sayı N: 7, Baş yazar: Niyazi Ahmedov

<p>106</p>

Palamar, Deliorman’da bir bölgenin adı

<p>107</p>

“Yeni Hayat”, Dergi, Sofya, 1966 Sayı N: 6