Скачать книгу

önce yine Ömer’in eniştesine ve kız kardeşi Fatıma’ya yaptığı muameleyi anlatmıştık. Zübeyr bir hasıra sarılmış, kendisine hava yerine duman koklatılmıştı. Ebu Bekir de bu eziyetli zamanlarda köleyi kurtaramamıştı. Sözün kısası, Müslümanların hepsi hiçbir fark gözetilmeden düşünülmesi muhtemel her zulüm ve işkencelere maruz kalmışlardı.

      Fakat, bu işkence ve zulümler bunların kalplerindeki İslam aşkını ve ateşini söndürmedi. Müminlerin bu harikulade sebatları Mekkelileri şaşırtıyordu. Müminlerin bu kahramanlığı da zalimlerin hiddetini büsbütün arttırıyordu. Bunlar da yapmadık işkence ve zulüm çeşidi bırakmadılar.

      ONUNCU BÖLÜM

      HABEŞİŞTAN’A HİCRET

      Haksızlığa uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret eden kimseleri, ant olsun ki dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Ahiret ecri ise daha büyüktür, keşke bilseler!

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Sajida S. Alvi, “Muhammad Ali Lâhorî”, Encyclopedia of Religion, c. 8, 1987, New York, s. 423.

      2

      Azmi Özcan, “Muhammed Ali Lâhûrî”, TDVİA, C. 30, İstanbul, 2005, s. 500-502.

      3

      Zahid Aziz, “A Survey of the Lahore Ahmadiyya Movement”, U.K, 2008, s. 28-29.

      4

      Alvi, “Muhammad Ali Lâhorî”, s. 423.

      5

      Hadiye Ünsal, “Mevlana Muhammed Ali’nin ‘The Holy Qur’an’ Adlı Meal Tefsiri Üzerine Bir İnceleme”, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2010, s. 10.

      6

      Bashir Ahmad, “Ahmadiyya Movement”, 1994, İslamabad, s. 67-68,71.

      7

      Bashir Ahmad, “Ahmadiyya Movement”, s. v.

      8

      Aziz, a.g.e, s. 34-35.

      9

      Ali İmran, 3/96.

      10

      Yecuc ve Mecuc’un seddi yıkıldığı zaman her dere ve tepeden boşanırlar. [Enbiya, 21/96].

      11

      Ad kavmi ile onlara gönderilen Hud (a.s.), Kur’an-ı Kerim’in birçok suresinde konu edilir. Ad, Aram’ın torunu Aram da Hz. Nuh’un torunudur. Hz. Hud’un gönderildiği Ad, birinci Ad’dır. Semud ise ikinci Ad’dır. Razi bu kabilenin Ahkaf çölünde yaşadığını beyan eder ve bunun Umman’dan Hadramut’a kadar uzandığını söyler. Kur’an-ı tercüme eden İngiliz Rodwell, Ad ile Semud’un Mekke’nin kuzeyinde yaşadıklarını söylerse de bu söz bilhassa Ad hakkında yanlıştır. Yine Kur’an’ı tercüme eden Sale, Ad hakkında der ki; “Ad, putperest olan büyük bir Arap kabilesidir. Bunlar bilhassa dört ilaha ibadet ederler. Sakıye, Hafiza, Raziga, Salime. Sakiye’nin yağmuru gönderdiği, Hafiza’nın kendilerini harici her türlü tehlikeden koruduğu, Raziga’nın bütün ihtiyaçlarını temin ettiği Salime’nin kendilerini her hastalıktan koruduğunu zannederlerdi. Semud’dan milattan bir asır önce yaşayan Diodorus’un eserinde de bahsedilmektedir. [Mütercim]

      12

      William Muir, 1819-1905 yılları arasında yaşamış İskoçyalı bir müsteşriktir. Hindistan hükûmetinde pek çok görevde bulunmuştur. 1885 yılında Edinburg Üniversitesine seçildi. 1903 yılına kadar bu vazifesine devam etti. Muir, Arapça öğrenerek Hz. Muhammed’in hayatı ve Dört Halife Dönemi ile ilgili araştırma ve tetkikler yapmıştır. En mühim eserleri; “Hayat-ı Muhammed ve Hicret’e Kadar Tarih-i İslam”, “İlk Halifelerin Tarihi”, “Hilafet” ismini taşıyan kitaplardır. “Hilafet” ismindeki eser Abbasiler’in çöküşüne kadar yazılmış Tarih-i İslam kitabıdır. Bundan başka yazarın Kur’an hakkında eseri vardır. Muir, 1881 yılında “İlk Hilafet ve İ’tilây-ı İslam” hakkında Cambridge’de bir konferans vermiştir. Muir, İslam düşmanı olarak bilinir. İslam’a ve Peygamberimiz’e karşı birçok düşmanca tavırda bulunmuştur. [Mütercim]

      13

      Ali İmran, 3/96.

      14

      Müellif, Bakara Suresi’nin 125. ayetine işaret etmektedir: Kâbe’yi, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. İbrahim’in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail’e ahd verdik. [Bakara, 2/125] Cenabıhakk’ın Hz. İbrahim ve İsmail’e Kâbe’yi temizlemelerini emretmesi, diğer bir surede Kâbe’nin “Birinci Beyt” başka bir yerde “Beyt-i atik” ismiyle adlandırılması; Kâbe’nin çok eski bir tarihi olduğunun ve Hz. İbrahim’den önce de var olduğunun ispatıdır. Muir vb. müverrihler Hz. İbrahim’in Kâbe’yi ziyaret etmediğini iddia ederler. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim, Hz. İbrahim ve İsmail’in Beytullah’ı putlardan temizlediklerini ve onun temellerini kaldırdıklarını ifade eder. Demek ki; Hz. İbrahim ve İsmail (a.s.), Kâbe’nin binasını yenilemişlerdir.

      15

      Rabb’imiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabb’imiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır. [İbrahim, 14/37]

      16

      Rabb’imiz! İçlerinden onlara senin ayetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten, onları her kötülükten arıtan bir peygamber gönder. Doğrusu güçlü ve Hâkim olan ancak sensin. [Bakara, 2/129]

      17

      (Rum, 30/41) Hz. Peygamber’in risaletinden önce bütün dünyayı bir fesadın kapladığı bir hakikattir. Bütün ufukları, insanların zihinlerini ve vicdanlarını karanlık kaplamıştı. Hz. Musa’nın dinî, Hint dinî, Budizm, Zerdüştlük, Konfüçyüs mezhebi çoktan beri kendi salikleri (bağlı olanlar) üzerinde etki etmez olmuştu. Bu dinlerdeki insanlar, fazilet sahibi olmak yerine her türlü rezilliği kabullenir

Скачать книгу