ТОП просматриваемых книг сайта:
Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev. Mirzatay Joldasbekov
Читать онлайн.Название Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev
Год выпуска 0
isbn 978-625-6853-38-6
Автор произведения Mirzatay Joldasbekov
Издательство Elips Kitap
Halkın hakkını alır
Aslan kalpli Suranşı
Kabrin yücede kalır
Ozan Jambıl 1846 yılının Şubat ayı sonunda tam da Han Jambıl Dağları’nın eteklerinde çetin bir kış soğuğunda dünyaya gelmiştir. Yakın akrabalar geleneklere göre, yeni doğan çocuğa bir isim koymak için toplandıklarında Jambıl’ın dedesi Istıbay onlara şöyle seslenir: ‘Sevgili kardeşlerim, bildiğiniz üzere Şapraştı soyunun insanları iki ayrı bölgede varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yazları Kulansaz yaylalarına çıkmışlar, kışları ise kendilerini koruyan Han Jambıl Dağlarını yurt edinmişlerdir.
Halkımızı çatısı altında himaye eden, kötü hava şartlarından, çetin ve acımasız kışın soğuğundan koruyan, düşmandan gizleyen bu dağ, bizim için kutsal bir mekândır. Bu dağın adını torunuma veriyorum, adı Jambıl’dır. O da bu dağ gibi halkının ulu koruyucusu, savunucusu olsun!’diyerek, bu ismi aksakal bebeğin kulağına üç kez ezanla seslenerek, hayırduasını verir.
Jambıl dünyaya gözünü açtığında, Jetisu Hokand Hanının himayesinde idi.
Dünya mazlumların sesine kulak vermez. Bir taraftan zenginler yılan gibi kanlarını emerken, diğer taraftan sinsi ve kurnazlar kargalar gibi halkı gagalayıp soymaktadırlar. Bu baskılara daha fazla dayanamayan Kazak halkı ise ağır haraçlar ödemeyi reddederek atına biner. Savrık, Suranşı, Andas, Sarıbay bahadırlar ordu toplayarak, halkı Hokand Hanın adamı olan Kanatşı’ya karşı mücadeleye çağırırlar. Halkın birlik mücadelesinde bu bahadırlar büyük rol oynamıştır.
Savrık ve Suranşı yakın akraba çocuklarıdır. Savrık yaşça daha büyüktür, Suranşı bir asker olarak yetiştirilmiştir. 60 yaşında Suvıktöbe eteklerinde hayata közlerimi yumar. Suranşı (1815-1864) kahraman kişiliğe, sebatlı ve kararlı yapıya, uzun ve iri bir vücuda sahiptir. Esmer yüzünün sol tarafında çiçek hastalığından kalmış izler, gür sesi ve sivri dilli olmuştur.
Onu göğe çıkaran
Ne ev vardı ne asa
Uçkoñur’a yaz çıkar
Kışta göçer Arıs’a,
Şapıraştı boyuydu
Boyu gökten az kısa
Babası Kaşke idi,
Büyük dede Karasay,
Akrabası Savrık
Hasım görse eder hay!
Soydan gelen yiğitlik
Kesilmeden akan çay
Ulu boydan Kazak’ın
Yelsiz yanı vay ki vay!
Yelli yanı bir saray
Bunun gibi yiğide
Yaddan konuk gelince
Konuğuna bir kap aş
Bulamazdı pek kolay
Halk göç ettiği zaman,
Onun köyü taşıtsız
Dulat, Alban, Bayulı
Giderken alay alay
O kalırdı tepede
Tüfeğiyle kuş vurup,
Kartalla geyik yorup,
Yaşıyordu orada
Bir komşusuz dolunay
Halk özledi baturu
Yatsa bile ırakta
Yakın olsa Suranşı,
Sesi duyup yürekte
Çok diyerek düşmanı
Beklemezdi durakta
Böyle hasmın çoğunu
Birkaç defa yenmişti
Sanki kordu ocakta
Sinip gelen düşmanı
Fark etmedi sıcakta
Halk telaşla çaresiz
Dağda yatan yiğide
Bu haberi demeye
Ulak arar bucakta
Kariboz, kart Bavke
Atlarını terletip
İz görmemiş yamaçta
Dörtnala at sürerek,
Söz taşırlar kucakta
Düz gideyim deseler
Önde düşman nice er,
İli boyuna inip
Korday ile döndüler.
“Suranşı-Savrık Bahadırlar”, A. İskakov
Suranşı Bahadır (Batır)
XIX. asırdaki Kazak bahadırları arasında Suranşı Bahadır’ın yeri ayrıdır. O Şapıraştı boyundan çıkan meşhur Karasay Bahadır’ın neslinden gelmektedir. Jetisu’nun namlı ozanları Süyinbay ve Jambıl onun bahadırlığını “Suranşı Batır” adlı kahramanlık destanıyla anlatmıştır.
Suranşı Batır 1815 yılında Verner Bölgesine bağlı Karğalı köyünde dünyaya gelir. Onun büyükbabası Türkmen ile dedesi Davlet Çongarlar ile savaşta halkını koruyarak, topraklarını düşmanına etmemiş, tanınmış bahadırlar, cesur askeri yöneticiler olmuştur. Suranşı Batır hayatı boyunca halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele etmiştir.
1858 yılında Kazak halkı Hokandlılara karşı büyük bir mücadeleye başlar. Bu mücadelenin önderliğini Suranşı Batır yapar. Onun yiğit askerleri Kudiyar Han’ın tüm askerlerini topraklarından kovmuştur. Böylelikle Evliya Ata (Taraz şehri), Merke ve Şu kurtarılarak özgürleştirilmiştir.
Suranşı vefat edince… Bütün dağ köylerinden eş-dost ve akrabalar toplanmıştı. Suranşı’nın annesi yakınlarıyla acısını paylaşırken gözyaşlarına boğuluyordu. Ağıtçı Berdibek eline dombırasını alıp, uzun bir ağıt yaktı. Ağıt başladığında bahadırın anası ağlamayı kesti ve dinlemeye başladı:
“Hey, hanım!
Sağım vakti gelmiş kısrak edasıyla gezerdin
Şimdi yavruları ölmüş deve gibi renk verdin
Kedeybay’ın Suranşı’sı olmaz mı?
O gelirse neşen geri gelmez mi?
Kedeybay da er verir
Çok ağlarsan halk erir
Sabır, sarı altındır”,
diyerek taziyeye gelen herkesin adına başsağlığı diler. Berdibek’in de söylediği gibi Suranşı’nın oğlu Kedeybay daha sonra halkın dilinden düşmeyen, saygı duyduğu bir insan olur.
“Uzınağaş Savaşı”, A. Yermolenko.
Suranşı vefat edince… Bütün dağ köylerinden eş-dost ve akrabalar toplanmıştı. Suranşı’nın annesi yakınlarıyla acısını paylaşırken gözyaşlarına boğuluyordu. Ağıtçı Berdibek eline dombırasını alıp, uzun bir ağıt yaktı. Ağıt başladığında bahadırın anası ağlamayı kesti ve dinlemeye başladı:
“Hey gidi, büyük hanım,
Bir