ТОП просматриваемых книг сайта:
Ruslar Ahaltekede. Tugan Mürze Baranovskiy
Читать онлайн.Название Ruslar Ahaltekede
Год выпуска 0
isbn 978-625-6494-80-0
Автор произведения Tugan Mürze Baranovskiy
Издательство Elips Kitap
Çekişler’in çevresi, Ahalteke savaş harekâtı grubunun merkezi olarak seçildikten sonra daha da genişledi. Nisan ayından itibaren çalışmalar daha hızlandırıldı. Askerleri ve yükleri taşımak için “Kafkas” ve “Merküriy” adlı gemi firmalarından gemiler kiralanarak peş peşe gelmeye, askerleri, gıda maddelerini, tahta-kereste ve diğer yükleri getirmeye başladılar. Getirilen eşyaları gemilerden kıyılara taşımak için Türkmenlerin kayıkları kiralandı. Fakat sayıları çok sınırlı, kırk civarında idi.
Kayık sahiplerine çalıştıkları her gün için 2 ruble, çalışmadıkları gün ise 1 ruble ödeniyordu. Yükleri ve insanları taşımanın bu usulü pek kolay değildi. Çünkü her şey denizin durumuna ve hava şatlarına bağlıydı.
Rüzgâr esip fırtına başladığında kayıkların çalışması duruyor, rüzgârsız günlerde çalışılıyordu. Bazan ise yaprak bile kımıldamıyordu. Göğe bakıp; “Allah ne zaman yardım eder” diye beklemekten başka çare yoktu. Ama deniz sakinleşip rüzgâr yavaş estiğinde işler büyük bir hız kazanıyordu. Yüzlerce kişi çeşitli yükleri yüklemek, indirmek ve taşımakla meşguldü. Bu işlerde kullanılan kayıklardan başka Barkas ve Araks denilen küçük gemiler vardı. Kayıkların kulanılma imkânı bulunmadığı günlerde bunlar liman ile irili ufaklı gemiler arasında irtibat sağlıyor, sadece kargoyu ve yolcuları taşıyordu.
İlk olarak Türkmen kayıklarının engelsiz varabilmesi için gemi limanı inşa edilmeye başlandı. Bu limanın yapılması, kavurucu güneş altında sabah erkenden gün batıncaya kadar göbeği su içinde kalarak sırtıyla yük taşımaya mecbur kalan askerleri eziyetten kurtarmak için şarttı. Bu yüzden inşaat büyük bir hızla devam ediyordu.
Kıyıda ve Çekişler’de çeşitli tüccarların derme-çatma dükkânları görülmeye başladı. Kısa zamanda siperin tüccarların yerleştiği kısımları bir hayli genişleyip üç cadde meydana geldi. Ordu birlikleri geldikçe Çekişler’in sahası da genişliyordu. Herhangi bir askeri birlik gelip yerleştiğinde, dün bile sadece kum ve salyangoz kabuklarından başka hiçbir şey gözükmeyen yerde sıra sıra askeri çadırlar ve Türkmen çadırları yerden bitercesine kuruluyor, yeni yeni cadde ve sokaklar oluşuyordu. Askeri harekât birliğine katılması gereken öngörülen tüm bölükler, müfrezeler gelip toplandıktan sonra Çekişler’in sınırları daha da genişleyip 3 versta kadar uzadı.
Ordugâhın içinden geçen, kıyıya paralel cadde diğerlerine göre daha genişti. Muzip insanlar bu caddeye “Ahalteke Bulvarı” adını vermişlerdi. Özel sohbetlerde ordugâh, siper hatta şehir olarak adlandırılan Çekişler’in merkezindeki karargâhın Türkmen çadırları de görülmeye değerdi. Dizilişleri yukardan bakıldığında ağzı denizden yana bakan bir nala benziyordu. Bu nalın ortasında askeri birliğin komutanı General Lazarev’in yüksek karargâhı bulunuyordu. Bunun arka kısmında ise bir gözetleme kulesi vardı ve tepesinde bir Rus bayrağı dalgalanıyordu. Bayrağın tam yanındaki meydanda ise askerler gece gündüz nizami şekilde nöbet tutuyorlardı.
Kuzey tarafında da Rus Kazaklarının, atlı topçuların ve öncülerin (dragun) ordugâhı yerleşmiş olup, ortasında sipahi askerlerin komutan çadırları farklı bir biçimde gözüküyordu. Karargâhın arka tarafına piyade askerlerin bir bölümü yerleşmişti. Güneyde denize yakın bir yerde Çekişler’in esnafları, sanatkârları yerleşmiş olup burası küçük ahşap evlerden, faytonların üzerine konulmuş çatmalardan ve Türkmen çadırlarından ibaretti. Bu baraka ve çadırlar ile karargâhın arasında gemi limanından depolara kadar uzayıp giden yol geçiyordu. Tüccarların ve sanatkârların mekânları iki cadde ve kıyı boyunca yayılmıştı.
Bu mekânların içinde iki tanesi diğerlerinden farklı idi. Bunlardan biri yanında bilardo odası bile olan, restoran işleten Eremeni Oganes’in evi idi. Diğeri de her şey, genellikle yemek ve içki satan Kuzmiç adıyla tanınmış tüccar Danilov’a aitti. Çekişler’in kıyı caddesinde ise buranın “Borel”i, matmazel Paulina Lallico’nun restoranı kapısını müşterilerine açmıştı. Gençliği çoktan geçmiş fakat kendine olan güvenini henüz yitirmemiş bu şaklaban Fransız hanımı, her gördüğüne kaş göz edip kadın düşkünlerini soğan soyar gibi soymaktaydı. Siperlerin tüccarlar kısmının ötesinde gıda ve levazım depoları kurulmuştu. Arka tarafta piyade askerlerin ve tekerli taşıtlar bölümünün ordugahı duruyordu.
Çekişler’de fiyatlar çok yüksek olsa da ticaret çok hareketliydi. Bundan başka da istediğin ustayı bulmak mümkün oluyordu. Terzi, saatçi, birkaç haftalığına gelen fotoğrafçı hatta kuyumcu da hizmete hazırdı. Bizim kendi Borel’imiz (Paulina), kendi Palkin’imiz (Oganes) vardı. O Ermeni her yemek için altı üstü 30 köpük( Rus parası: 1 ruble, 100 köpük) alıyordu. Gıda maddeleri satan mağazaların daha ucuzları da vardı. Bu ucuz mağazaların çevresinde askerler daima kalabalıktı. Çarşıdan hareket zamanında gerekli olacak şeylerden istediğini satın alabilmek mümkündü. Tüccarların çoğu Ermeni idi, Ruslar çok değildi.
Çekişler’in bulunduğu yer çok alçaktaydı. Şiddetli fırtınalarda, denizden rüzgar estiği zamanlarda geniş arazilerin sular altında kaldığı vakitler az olmuyordu. Mesela eskiden beri burada yaşayanların anlattıklarına göre,1855 yılında büyük bir deniz kabarması olmuş ve 17 versta genişlikte bir alanı su basmıştı.
Müfrezemizin şansına, harekâtımız boyunca sadece 7 Haziran’da iki kez su kabarması oldu. Karargâhın bir kısmını kısa bir süre su bastı. Hiç kimsenin beklemediği bir anda, gecenin yarısında herkesin ağır uykuda olduğu bir sırada başlamıştı. O anda büyük bir şaşkınlık yaşandı. Süvari birliğindeki gürültü patırtı daha bir başka idi. İplerini koparan atlar dört bir yana dağılarak her önüne geleni yıkıp devirdiler.
Çekişler ve çevresinde toprak, toz ve iri taneli kumlardan oluşuyordu. Bazı yerleri de geniş çapta çoraktı. Çevrede nereye bakarsan bak, bitki veya ot görmek mümkün değildi. Bu durum, bu şartlarla ilk defa karşı karşıya gelen insanda çok olumsuz bir etki bırakıyordu. Çevrenin pembe-sarı renklerle ışıldaması çok sıkıcıydı.
Çekişler’in çevresi de böyleydi, gözün görebileceği başka bir şey yoktu. Bir yanı mavi deniz, bir yanı hiç bitmeyen çöl… Aktepe denilen tepe, siperden 12 km. uzaklıkta idi. Burası kireçli maddelerden oluşan, yerden epey yükseklikte (300 fit) kırlık bayır olup Rusya ile İran arasında sınır, sınır nişanı sayılıyordu.
2. BÖLÜM
Askerlerin ve gerekli ihtiyaçların taşınması
Karargâhın kurulması, yerleşmesi
General Lazarev’in, Kızılhaç’ın karargâhları
Öncü birliğin (Avangardlar) gelmesi
Etrek ırmağını eski yatağına akıtma girişimi
Araç-gereç depolarının kurulması
Develer satın alınması, hilekârlıklar
Navroskiy’in başına gelenler
Develerin kiralanması
Taşıma için tekerli taşıtlar
Meydan postası
Türkmen postacılar
Yukarıda belirttiğim gibi, Nisan (1879) ayında birlikler ve müfreze için gerekli bütün araç gereçlerin