ТОП просматриваемых книг сайта:
Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik. Cemile Kınacı
Читать онлайн.Название Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik
Год выпуска 0
isbn 978-625-6494-43-5
Автор произведения Cemile Kınacı
Издательство Elips Kitap
1905 İhtilali’nin Kazak Türklerine etkisi, Kazan Türklüğü’ne oranla daha az olmuştu. Troisk’te çıkarılan Aykap gazetesi etrafında toplanan Kazak aydınları, Kazaklar arasında ihtilalci fikirlerin yayılmasına gayret ettiler. İhtilal sonrasında Kazak asilleri arasından Rus okullarında okuyarak yenilikçi görüşlere sahip bir zümre de oluşmaya başlamıştı. Sayıları az da olsa Kazaklar arasından da Duma’da temsilci yer alıyordu. Kazak aydınları ve uruk liderleri, II. Nikolay’a müracaat ederek Kazak bozkırlarındaki Rus sömürgeciliğinin durdurulmasını ve Kazakların haklarının iade edilmesini de talep etmişlerdi. Aralık 1905’te Kazak ileri gelenlerinden Alihan Bökeyhanoğlu, Batı Kazakistan aydınlarının, ileri gelenlerinin katıldığı bir konferans düzenlemiş ve konferans sonucunda Kadet Partisi’nin desteklenmesi kararı alınmıştı. 1913 yılında Orenburg’da Alihan Bökeyhanoğlu, Ahmet Baytursunoğlu ve Mirjakıp Duvlatoğlu’nun çıkarmaya başladığı Kazak Gazetesi, Kazak aydınlanmasında çok önemli bir misyon üstlenmişti. Kazak Gazetesi, özellikle Rus okullarında eğitim gören Kazak gençleri üzerinde etkili olmuştu. O gün için Kazakların en büyük sorunu, Kazak topraklarına yapılan Rus ve Ukraynalı göçüydü. Kazaklar, Rus göçlerine engel olmak için 1907’de Troisk, Orenburg, Kostanay gibi şehirlerde konferanslar düzenleyerek Kazak topraklarına yapılan bu göçlerin Kazak Türkleri’nin sosyal ve ekonomik hayatlarına çok kötü tesir ettiğini dile getiriyorlardı. Duma’da da bu mesele görüşülmesine rağmen, Ruslar Kazak topraklarına göç politikalarında hiçbir değişiklik yoluna gitmemişlerdi. Kazakların konar-göçer hayat yaşamaları, Kazak topraklarının genişliği nedeniyle birbirleriyle ulaşım ve temas imkânının olmaması Kazaklar arasında güçlü siyasî bir faaliyetin yürütülmesine engel oluyordu. Bu sebeple, Kazakların siyasî faaliyetleri sadece Duma’ya katılan üyeler ve birkaç aydın tarafından yürütülüyordu. Ancak bu dönemde başta Alihan Bökeyhanoğlu’nun yürüttüğü faaliyetler ileride Alaş Orda Partisi’nin kurulmasına zemin hazırlamıştı (Devlet 1999: 138-139).
1905 İhtilali Çarlık İdaresi altındaki Rusya’da ilk kırılma noktasıydı. Bazıları ihtilal sonrasında daha çok, bazıları ise daha az olsa da bütün Rusya halkı ihtilalin meyvelerini toplamıştı. Çarlık Hükümeti her ne kadar ihtilal sonrası verilen tavizlerden rahatsız olsa da bunu engellemeyi başaramamıştı. I. Dünya Savaşı başlayana kadar Çar, zaten zorunlu olarak açtığı Duma’nın faaliyetlerini fırsat buldukça tatil etmiş ve bu sebeple Duma dört kez yeniden açılmıştı.
İlk iki meclis oldukça kısa üreli çalıştığı için parlamenter hayat tecrübesi kazanamamıştı. Ancak sonraki iki meclis dönemi Rusya siyaseti için oldukça verimli geçmişti. Siyasî bakımdan iyi eğitilmiş, çoğunluğu kaliteli entelektüellerden oluşan parlamenterler, kısa sürede meclis çalışmalarının bütün yönlerini öğrenmişlerdi. Rusya’da, Duma’nın varlığı siyasî partilerin hayat bulmasına ve buradan hareketle, demokratik ilerlemenin müstakbel şartlarını yaratmada önemli bir katkı sağlamıştı (d’Encausse 2003: 197).
I. Dünya Savaşında Rusya
Rusya’nın Fransa’dan aldığı borçlara karşılık Fransa’yı siyasî platformlarda desteklemesi Rus-Fransız ilişkilerini pekiştirmişti. Yine bu dönemde Rus-İngiliz ilişkilerinde de bir yumuşama söz konusuydu. Japon Savaşı sonucunda Uzak Doğu planları suya düşen Rusya, Orta Doğu politikasında da ihtiyatlı davranmaya başlamıştı. Ağustos 1907’de İngiltere ve Rusya arasında, İran, Afganistan ve Tibet’in durumunu belirleyen bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre İngiltere, Afganistan’ın tek hâkimi olacak; İran, Rusya ve İngiltere arasında paylaşılacak; Tibet ise, tarafsız bölge olarak kalacaktı. Bütün bu siyasî gelişmeler İngiltere, Fransa ve Rusya’nın yakınlaşmasıyla bir “üçlü itilaf”ın oluşmasına zemin hazırladı. Karşı tarafta ise Almanya, Avusturya ve İtalya’dan oluşan “üçlü ittifak” yer alıyordu (Vernadsky 2011: 335).
Romanov’ların tahtını koruyabilmesi için büyük bir savaşa girmekten kaçınması gerektiği açıktı, zira Rus-Japon Savaşı sonundaki mağlubiyet neredeyse Çarlık rejimini devirecekti. 1914’te büyük bir savaş başlarken Rus devlet adamları arasında buna dur diyen etkili kişiler yoktu, ancak sosyalistler savaş karşıtı görüş bildiriyordu. Sosyalistler, emperyalist bir savaşta işçi sınıfının boş yere acı çekeceğini düşündükleri için savaşa karşıydı. Üstelik bu defa Rusya’nın karşısındaki Japonya gibi küçük bir devlet değil, uzun zamandan beri savaşa hazırlıklı olan Almanya idi. Savaş başladığında bütün Rusya’da vatanperver bir hava kendini hissettirdi ve herkeste Almanlara karşı bir nefret duygusu uyandı. Öyle ki Petersburg adı bile Almanca olduğu gerekçesiyle Petrograd’a çevrildi. Savaş, kısa süre de olsa Rus halkının bütün katmanlarını bir araya topladı, savaş öncesi başlayan işçi grevleri bile durdu. Rus halkı, şehirli, köylü, zengin, fakir, aristokrat, burjuva, işçi demeden Çar’ı destekleyerek Rusya’nın savaştan galip gelmesini arzuladı. Bu, uzun zamandan beri Rusya’da görülmeyen bir durumdu. Ancak bu durum çok uzun sürmedi, çünkü savaşın baştan itibaren kötü gidişatı, idarenin yolsuzluklarının ortaya çıkması ve bunlara eklenen ihtilalci propagandalar Rusya’da yeniden eski memnuniyetsiz havanın doğmasına yol açtı. Savaş çıkınca Duma kısa bir toplantının ardından tatil edilmişti. Baskılar nedeniyle 1915 Ocak ayında toplanan Duma üç oturumun ardından tekrar tatil edildi. Çar, ülkeyi Dumasız, kanun yerine geçen emirleriyle idare ediyordu. Devlet mekanizması savaşın başından beri kötü işlemekteydi. Savaşın ilk yılında Rus ordusunun teçhizat sıkıntısı ortaya çıkmış ve cephane yetersizliği kendini göstermişti. İstenilen malzemelerin cepheye sevkiyatında da büyük sıkıntılar yaşanıyordu. İş gücünü oluşturan köylü ve işçilerin askere alınması, tarımda ve üretimde gerilemeye neden olmuştu. Büyükbaş hayvanlar da cepheye sevkediliyordu, o yüzden hayvan sayısı da azalmıştı. Kısaca, Rusya bütün gücünü savaşa kanalize etmesine rağmen, Rusya’nın gücü savaş ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyordu. İngiltere ve Fransa’dan savaş ihtiyaçlarını karşılamak için çok miktarda borç alınmıştı. Yine de Rus ordusunu tam olarak silahlandırmak mümkün değildi. Ziraat alanındaki gerilemeler büyük şehirlerde yiyecek sıkıntısının yaşanmasına neden oldu. 1917 yılına girerken büyük şehirlerde açlık baş göstermişti. Halk, günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz olmuş, karaborsacılık yaygınlaşmış, fiyatlar da bu sebeple yükselmişti. Halkın durumu iyice kötüye giderken, savaş zenginlerini yaratmıştı ve bunlar