ТОП просматриваемых книг сайта:
Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik. Cemile Kınacı
Читать онлайн.Название Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik
Год выпуска 0
isbn 978-625-6494-43-5
Автор произведения Cemile Kınacı
Издательство Elips Kitap
Rusya 16. yüzyıldan itibaren Sibirya yolu ile Çin’e, Türkistan yolu ile Hindistan’a ve Kafkaslar yolu ile İran ve Türkiye’ye ulaşma gayretinde olsa da 18. yüzyılın başlarına kadar Türkistan’a doğrudan askerî bir saldırı yapamamıştı. Bununla birlikte I. Petro zamanında Türkistan bölgesine gönderilen keşif heyetleri ileride Türkistan’ın işgali için alt yapı hazırlamışlardı (Hayit 1995: 45). Türkistan’a ait bu bilgilerden biri Hazar Denizi’nin bir zamanlar Amu Derya mecrası yolu ile Aral Gölü’ne bağlı olduğu, o gün için Amu Derya’nın aşağı mecrasında ve Yarkent civarında zengin altın madenlerinin bulunduğuydu. Petro, 1715 yılında bu bölgeye bir keşif heyeti göndermişse de bu hareket başarısızlıkla sonuçlanmıştı, ama yine de Türkistan bölgesi ile ilgili bu gibi bilgiler Çar I. Petro’nun iştahını kabartıyor ve bölgeye ilgisini artırıyordu (Hayit 1995: 46; Kurat 2010: 262-263).
I. Petro döneminde Rus Doğu Siyaseti’nin belirlenmesinde önemli görevler üstlenenler arasında A.P. Volinskiy, F.İ. Soymonov, A. B. Çerkaskiy, İ. Kirilov ve A. İ. Tevkelev gibi önemli simalar yer alıyordu. 18. yüzyılın 30’lu yıllarından itibaren Rusya’nın Türkistan yönünde ilerlemesinde ve Doğu Siyaseti’nin uygulanmasında Tevkelev, neredeyse tek başına uygulayıcı rolünü üstlenmiş başarılı bir diplomattı. O, I. Petro (1689-1725), II. Petro (1727-1730), Anna İvanovna (1730-1740) ve Yelizaveta (1740-1761) dönemlerinde İdil-Yayık ve Kazakistan konusunda faal olarak çalıştı (Yorulmaz 2005: 123-124).
I. Petro 1714’te Hive’ye Aleksander Bekoviç Çerkaskiy yönetiminde askerî bir keşif kolu gönderdi. Çerkaskiy, Petro’nun Doğu Siyaseti’nin danışmanı idi. Çerkaskiy’e verilen talimata göre, Çerkaskiy Hive Hanının haberi olmadan Ceyhun (Amu Derya) nehrinin eski mecrasında bin askerin barınabileceği bir kale inşa edecek, hanın Rus himayesine girmesini sağlayacak, Hive üzerinden Buhara’ya hâkim olmanın imkânlarını ve Hindistan’a giden yolları araştıracaktı (Hayit 1995: 46). Tevkelev de Çerkaskiy’in Hive’ye gönderilecek ekibi arasında yer alıyordu. O da Çerkaskiy ekibiyle birlikte Hazar üzerinden Şemahı’ya gelecek, oradadan Hindistan’a geçecek ve yol üzerinde yer alan ülkelerle ilgili bilgi toplayıp haritalar çıkaracaktı. Ancak Hazar’da çıkan fırtına sonucu Astrabad’a sürüklendi, Astrabad valisi tarafından esir alındı, akabinde Rusya’nın diplomatik girişimleri sonucunda kurtarıldı. Çerkaskiy ve ekibinin Hive Hanı tarafından öldürülmesi üzerine de Petersburg’a dönmek zorunda kaldı (Yorulmaz 2005: 124).
1717 yılında Çerkaskiy Hive’ye geldi. Hive Hanı Şir Gazi Han, Çerkaskiy’in askerlerini toplu olarak yerleştirebileceği bir kışlası olmadığı gerekçesiyle askerleri evlere bölerek yerleştirmeyi teklif etti. Çerkaskiy Hanın bu teklifini kabul etti, ancak askerler evlere yerleştirildikten sonra Han verdiği emirle başta Çerkaskiy olmak üzere bütün askerleri öldürme emri verdi ve gerçekten de Çerkaskiy ve ekibi böylece Hive Hanı tarafından öldürülerek Çerkaskiy’in bu askerî seferi başarısızlıkla sonuçlandı. Rusya, Hive’den aldığı bu darbeye karşılık vermek için hazırlıklara başladı. Ruslar, özellikle Aral Gölü’nün kuzeyindeki hattı emniyet altına almak istiyordu. Bu amaçla Orenburg askerî hattının inşaatına hız verdi (Hayit 1995: 47). Rusya uzun bir süreden sonra 1839’da Hive’ye saldırma kararı aldı. General Perovskiy komutasında Hive’ye sefer düzenlendi. Bu seferin amaçları arasında, Hive’yi Rus hâkimiyetine sokmak, Rus tüccarlarına Hive’de serbest ticaret hakkı kazandırmak, Rus nüfuz bölgesinde yaşayan Kazak ve Türkmenler ile Hanlık arasındaki bağı koparmak ve Sır Derya etrafındaki kalelerini ortadan kaldırması için Han’a baskı yapmak vardı. Ruslar, 1839’da yapılan bu seferde de Hive birlikleri karşısında başarısız oldu. Perovskiy Orenburg’a dönmek zorunda kaldı. 1852’ye kadar Ruslar, Hive ve Hokand’a büyük çaplı askerî sefer düzenlemediler, ancak buna rağmen Sır Derya boyundaki mevkilerini korumayı başardılar (Hayit 1995: 48-49).
I. Petro, ilk olarak 1722 yılında Kazak bozkırlarına dikkati çekmiştir. Kazaklar ve Kazak bozkırları Petro’nun Doğu Siyaseti içerisinde önemli bir yere sahiptir. Petro, Kazak bozkırlarının Rus menfaati için ne kadar önemli olduğunun farkına varmış ve sadece Kazak bozkırı vasıtasıyla Hindistan başta olmak üzere diğer Asya ülkeleriyle ilişki kurulabileceğini anlamıştır. Bu sebeple o, Kazak bozkırlarını bütün Asya ülkelerinin anahtarı ve kapısı olarak değerlendirmiştir. Petro, o gün için Kazak bozkırlarına bütünüyle hâkim olunamasa bile, Tevkelev’e en azından imzalatılan belgelerle Kazakları Rus himayesini kabul etmeye zorlama emri vermiş ve bu iş için hiçbir masraftan kaçınmamasını da belirtmiştir. Çar, eğer Tevkelev’in çabasıyla bu iş gerçekleşirse onun ödüllendirileceği sözünü de vermiştir. Ancak I. Petro’nun ölümü sebebiyle hiçbir girişimde bulunulamamıştır (Yorulmaz 2005: 125).
1734 yılında Rus himayesi ilk olarak Küçük Cüz üzerinde etkili olmuştur. Rusya Küçük Cüz’ü himaye etme bahanesiyle bir kale inşa etmeye karar vermiş ve bu amaçla 1734-1737 yıllarında Ural ve Or nehirlerine, İvan Kirilov başkanlığında askerî bir keşif kolu gönderilmiştir. Kirilov’a verilen talimatta, Or nehri kıyısına bir kale şehir inşa edilmesi, Or nehri etrafındaki doğal kaynakların araştırılması, Aral Gölü’nde bir liman yapılarak askerlerin buraya yerleştirilmesi emirleri yer almıştır. Kirilov’a askerî talimatla birlikte diplomatik bir talimat da verilmiştir (Hayit 1995: 49). 1734 yılında Çariçe Anna İvanovna’nın keşif heyetine verdiği talimata göre, Kazakların Ural Nehri’nin ötesine geçmeleri yasaklanacaktı. Rusya himayesini kabul eden Küçük Cüz Hanı Ebulhayır Han için Orenburg’da bir ev yapılacak, kapısında nöbet tutulacak böylece Rusya tarafından daima göz hapsinde bulundurulacaktı. Kazak hanlarının Rus Çarlığı’na sadakatleri, kimi zaman ödüllendirilerek kimi zamansa tehdit yoluyla tesis edilecekti. Askerlerin, kartografların, mühendislerin de içinde bulunduğu kalabalık keşif heyeti 1734 yazında Or Nehri bölgesine geldi ve burada kale inşaatı başladı. Tatişev komutasındaki askerler 1738 yılında Orenburg kalesine yerleştiler. Ural Nehri kıyısında etrafı surlarla çevrili olarak inşa edilen bu yeni şehir Orenburg olarak adlandırıldı. Burada inşa edilen kale de Orsk adını aldı. Ruslar için, Orenburg şehri ileride Türkistan’ın işgalinde çok önemli bir rol oynadı (Hayit 1995: 50). Kazak sınırına şehir kurulması, Rusya’nın Doğu Siyaseti’nin bir parçasıydı. Şehir, Ebulhayır Han’ın isteği doğrultusunda kurulmuş gibi gösterilmesine rağmen, aslında Rusya çıkarları için kurulmuştu. Rusya IV. İvan’dan beri Orta Asya ticaretini bu bölgede eline geçirebilmek için uğraşmıştı. Coğrafî keşiflerden sonra Türkistan’dan geçen doğu-batı yönündeki ticaret yolları denizlere kayınca, bölge tüccarları uzak ülkelerle ticaret yapamaz duruma gelmişlerdi. Rus yönetimi, Orenburg şehrinin inşasıyla Türkistan ve diğer Asya ülkelerinin tüccarlarını kendi sınırlarının güneyinde kuracağı şehirlere çekerek ticareti canlandırmayı, mallarına pazar bulmayı, ticarî olarak bölgeyi kendine bağlamayı hedeflemekteydi (Yorulmaz 2005: 131).
Küçük Cüz Hanı Ebulhayır Han’ın 1730 yılında Rusya himayesini talep etmesi üzerine Kazak bozkırına elçi olarak gönderilen Tevkelev’in sabırla yürüttüğü çalışma sonunda, Rusya himayesine karşı olan Kazakların sayıları azalmış ve Rus yanlılarının sayısı artmıştır. Küçük Cüz, Orta Cüz ve Karakalpaklar arasından Rusya himayesine girenlerin imzaladığı belgeler, ileride Rusların Kazak topraklarında ilerlemesi ve bu topraklarda hak iddia etmesinde önemli bir rol oynamıştır (Yorulmaz 2005: 128).
Batıdan ve güneyden sıcak denizlere inemeyeceğini anlayan ve bu sebeple Türkistan yoluyla Hindistan’a ve Güney Asya ülkelerine ulaşmak olarak belirlediği Doğu Siyaseti’nde Rusya, Tevkelev’in Kazak bozkırındaki başarısı ile çok önemli bir mesafe katetmiş oluyordu. Rusya, I. Petro’nun bütün Asya ülkelerinin anahtarı ve kapısı olarak gördüğü Kazak topraklarına