Скачать книгу

Kerim, Ali

      Seçme Şiirler

***

      Çağdaş Azerbaycan edebiyatının 60’lar kuşağı önemli imzalar galerisidir. Bu yıllarda edebiyatın her dalında önemli atılımlar yapıldı. Sovyet baskısının çok daha ağır olduğu önceki yıllara kıyasla bu dönemde genel olarak toplumsal düzeyde, özel olarak da sanatta önemli değişiklik ve yenilenme belirtileri görülmeğe başladı. Belirtiler birçok önemli sanat insanının katkıları sayesinde kısa süre içinde ana akım haline geldi. Edebiyatın ve toplumun kısa süre içinde yaşadığı dönüşüm özellikle şiir alanında daha erken görüldü ve daha derinlikli oldu. Bu döneme damgasını vuran ve etkileri günümüzde de devam eden şairler arasında Ali Kerimin yeri bir başkadır. Onun şiiri kadar, hayatı ve mücadelesi de Azerbaycan edebiyatındaki yenilenme sürecinde derin izler bırakmıştır.

      Ali Kerimi ben okul yıllarında tanıdım. Şiirlerini doya doya okudum, ezberledim. Edebiyatçı bir babanın kızı olarak şiirler zaten köklü bir gönül bağım vardı, Ali Kerim şiirleri bu bağı daha bir pekiştirdi, karşımda şiir dünyasının yeni kapılarını açtı. Ve edebiyata bu kapıdan bakmak, şiire sanata gözümde yeni bir boyut kazandırdı.

      Bildiğimiz “sıradan” sözcükler, tekrar tekrar okuduğum Ali Kerim şiirlerinde sanki farklı görünmeğe başladı, dilin o zamana kadar fark etmediğim anlam ufuklarını keşfetmeğe başladım. Şairin dili, edebi sanatlara hâkimiyeti, alışılmadık, sıra dışı anlamlar dünyasına götürmekteydi beni. Fakat bu “sıra dışı” anlamlandırmanın sadece dil kullanımındaki ustalıkla ilgili olmadığını da kısa sürede anladım. Farklılığın sırrı aslında Ali Kerimin kendine özgü bakış açısındaydı. Onun dünyaya ve olaylara farklı açılardan bakabilmesi sonuçta farklı bir şiir dilini de ortaya çıkarmıştı.

      Birçok şair belli konuları görece sık işlemiş olduğundan adları bu konuları çağrıştırabilir. Bu yüzden de onlara “aşk şairi”, “vatan şairi, “mücadele şairi” gibi sıfatlar yakıştırılabilir. Bu gözle bakılırsa Ali Kerim kısa ömründe hem aşkı, hem vatanı, hem aile değerlerini, hem sosyal konuları aynı ustalık ve içtenlikle işlemiştir. Hem aşk şairidir, hem vatan şairidir, hem milli hem de evrenseldir.

      Ali Kerim bu dünyadan genç yaşta ayrıldı. Hayatı 1931-1969’un daracık aralığına sığmıştır. Belki hayatı dolu dolu yaşadığına göredir ki daha 30’lu yaşların başında şu dizeleri yazabilmişti:

      Otuzdan çok yaşadım…

      Gökçay’da

      Bakü’de

      Moskova’da

      Tiflis’te.

      Arabada, uçakta,

      Bazen kum üstünde,

      Bazen denizde.

      Daha 33 yaşına yeni girmişken “30’dan çok yaşamayı” önemli buluyor, “çok” olduğunu düşünüyor. Yaşamış olduğu “30’dan çok” yılın içeriğini ustaca mataforalarla aktardıktan sonra bu uzun şiir şu dizelerle bitirer:

      Otuzdan çok yaşadım,

      pişman değilim.

      Geleceğe bakıyorum.

      Dur.

      Bak ne diyorum,

      O henüz ömürden değil,

      Düşün akşam seher,

      Sen onu fethetmelisin.

      Son zerresine kadar.

      Burada “pişman değilim” vurgusu önemlidir. Ve akabinde gelecek konusu vurgulanıyor, “onun fethedilmesi” ve hatta “son zerresine kadar” yaşanması gerekliliği ifade ediliyor. Bu “son zerre” vurgusu önemli bir ayrıntıdır, zira geleceği bu şekilde yaşamış olan şairin, daha önceki (“pişman olmadığı”) yılları da bu şekilde “fethederek” ve “son zerresine kadar” yaşamış olduğunu düşündürüyor.

      Belki de dolu dolu yaşanan ömrün uzun sürmemesi özellikle edebiyatta evrensel bir olgudur, dünyada çok örneği var. Ali Kerimin kısa ama dolu dolu yaşanan ömrü şiirlerinde devam etmektedir. Bu şiirler onun vatan sevgisini, yaşadığı benzersiz aşkı, evlatlarına bağlılığını, doğayla bütünleşmesini… Her geçen gün yeni yönleriyle gözlerimiz nüne sermektedir.

      Ali Kerim şiirinde doğa, toplum, evren hep insan üzerinden algılanmış, yorumlanmıştır. Deniziyle, dağıyla, ağacıyla, insanıyla dünya bir bütündür ve devamlılığını sağlayan da bu bütünlüktür.

      Evlatlarıyla beraber sıla hasretini giderdiği memleketi Gökçay’da aynı ismi taşıyan ırmağın kıyısında çocuklarına şöyle sesleniyor:

      Bu Gökçay’dır oğullarım,

      gök dalgalı…

      Bak, o dağlar başındaki

      Mavi gökten akarak gelir.

      Irmağı, dağı, gökyüzünü bir arada yorumlayarak, bir anlamda belki farkında bile olmadan bilinçaltından mı, mitolojinin derinlerinden mi gelen karmaşık bir düşünce kalıbını sade bir dille sunabiliyor.

      Veya Kür ırmağına adadığı başka bir şiirinde kendisini ırmakla özdeş kılarak bir sonraki kıtada vatan toprağını da bunların üzerine ekliyor:

      Kucaklaştım Kür’üm ile

      Öptüm onu kaç kere.

      Bak ne biçim kavuştuysak,

      Sonunda ben de Kür oldum,

      Döndüm Kür’e.

      Arttı gücüm milyon kere,

      Şirvan, Karabağ kanalı

      Benim güçlü iki kolum.

      Kucakladım anayurdu,

      Ölümsüz oldu yolum.

      Ali Kerim çağdaş Azerbaycan şirinin simge isimlerindendir. Son 50 yılda hiçbir şair onun kadar simgeleşmedi. Azerbaycan edebiyatının çok önemli şairlerle zengin bir edebiyat olduğunu düşünürsek, bu ortamda sivrilmenin, simgeleşmenin ne denli zor olduğu bir nebze anlaşılabilir. Her yüzyılda sadece bir iki isim bunu başarabildi. Çağımızda bu onur Ali Kerim’e nasip oldu. Böyle bir simge isim konumuna gelmesinde elbette Ali Kerim’in şiirleri kadar kişiliği ve yaşamı da önemli rol oynadı. Çağdaşları, mesai arkadaşları, yakından tanıyan herkes ister özel sohbetlerde ister anılarında onun alçakgönüllülüğünü, içtenliğini vurgulamaktadır.

      Ali Kerimin eserleri her dün olduğu gibi bugün de Azerbaycan’da çok seviliyor, okunuyor, yayınlanıyor. Şairin yarım kalan ömrü bu şiirlerde ebediyete yüz tutmuş durumdadır.

      Birçok örnekte olduğu gibi Ali Kerim örneğinde de sanatçının kendi ülkesindeki konumu ve temsil yeteneği ile dışarıda tanınırlığı ve temsil durumu orantılı değildir. Bunun başlıca nedeninin Sovyet döneminden kalma edebiyat bürokrasisinin çalışma yöntemleri olduğu kuşkusuzdur. Ali Kerim gibi önemli bir şairin eserleri bugüne dek Rusça dışında başka dillere çevrilip tanıtılmamıştır. Hatta Türk dünyasında bile hemen hiç bilinmemektedir.

      Bu eksikliğin okurlara sunmakta olduğumuz seçme şiirler kitabıyla bir nebze de olsa giderileceğini umuyorum. Kitapta yer alan şiirler Türkiye Türkçesine aktarılırken azami özen gösterildiği belli oluyor. Aktarımlarda Azerbaycan Türkçesinin rengi tadı korunmakla beraber, Türkiyeli okurların metinleri zorlanmadan anlayabilmesi de sağlanmış durumdadır

      Ali Kerim şiirinin Türkiye’de sevileceğine inanıyor, müstakbel okurlarına iyi okumalar diliyorum.

Prof.Dr. Ganire PAŞAYEVA, Millet vekili,Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu başkanı

      FRAGMANLAR

      Otuzdan çok yaşadım…

      Gökçay’da

      Bakü’de

      Moskova’da

      Tiflis’te.

      Arabada, uçakta,

      Bazen kum üstünde,

      Bazen denizde.

      Aşkın

Скачать книгу