Скачать книгу

dudak,

      daha o gül gibi yanaktan düştü.

      …gec oldu, bu kadar aynaya bakma,

      beni aynadan mı uğurlamışsın?

      Seni darağacı bilip geleni,

      sarı yaprak gibi yere salmışsın…

      «Yakın yola varamadım…»

      Yakın yola varamadım,

      uzakların vakti değil.

      Ben mutluluk kazanmadım,

      gün görmek de bahtım değil.

      Ayağım yere çatandan18,

      yer çatmadı ayağıma19.

      Yollar bana düşmedi hiç20,

      düştüm yolların ağına21.

      «Gözlerim vahtsız uyandı…»

      Gözlerim vahtsız uyandı,

      ne akşamdı, ne de seher22.

      Yüreğim neyle oynasın!?-

      ne sevinç var, ne da keder23.

      …Gözlerimiz bakıp görmez,

      ellerimiz varıp değmez…

      Ne «gel» deme, ne «git» deme,

      ne şeker ver, ne de zeher24.

      «Ömrümüzde iki defa…»

      Ömrümüzde iki defa

      «kırk»ımızı çıkartdılar.

      Dualarla, göz yaşıyla,

      çocuk ömrü kocaltdılar25.

      Ömrümüzde iki defa,

      gözümüze ışık geldi:

      Annemizden olmuşuk bir,

      bir de ki, ruh çekip gitti…

      Ömrümüzde iki yere,

      kavuşmağa uğraşmışık.

      …Varmış Tanrı dergahında,

      bir de seven kalbde ışık.

      «Ömrüm uzun olmadı…»

      Ömrüm uzun olmadı,

      fakir gülüşü gibi.

      Ölmek resm çizmektir,

      feleğin yüzü gibi.

      …Ne kağıtı dinç koydum,

      ne seni, yazık canım.

      Biz kendimize doğma,

      dünyaya yadık, canım.

      Yeni bir şey yazmadım,

      ben-binyılın ölüsü.

      Yaddaşını ara, bul,

      çıkart gördüğüm günü…

      «Ne suskunsun, susmaz gönül…»

      Ne suskunsun, susmaz gönül,

      yüzerine nimdaş26 mıyım?

      Senle yürütemiyorum,

      ben vefasız yoldaş mıyım?

      Görüp geldim o dünyayı,

      dar etmişsin bu dünyayı,

      Bir gün alsa su dünyayı,

      Nuh mu ollam, Ağrıdağ mı?

      Gerilerde kazanmadım,

      acıları kucup kaldım.

      Alnımı okuyamadım,

      alnı böyle kırış27 mıyım?

      KARDEŞ

      Hoş günümü görmedin,

      ölsem görürsün, kardeş.

      Bana ev öremedin,

      kabir örürsün, kardeş.

      Yüreğimiz düz oldu,

      yolumuz düz çıkmadı.

      Ne yazımız yaz oldu,

      güzümüz güz çıkmadı.

      Bir karında yatmışız,

      bir mezarda yatmayız.

      Bir babanın oğluyuz,

      bir adresde kalmayız.

      Bana ev öremedin,

      kabir örürsün, kardeş.

      Ben ölüm görmeyeyim,

      aman, ölürsün, kardeş.

      Kışımız buzdan öte,

      yazımız yaz olmadı.

      Yazımız oddan öte,

      Güzümüz güz olmadı.

      Bir anneden doğmuşuz,

      bir daha da doğmayız.

      Bir babanın oğluyuz,

      ayrılsak ayrılmayız.

      Burda bir gün görmedim,

      orda görürüm, kardeş.

      Ben ölüm görmeyeyim,

      ölsen ölürüm, kardeş.

      KARABAĞ

      Dağların yüce olmasa,

      düzlerin nice olmasa,

      derelerin ırmak-ırmak

      bulutların yumak-yumak

                                                       akmasa

      Ceylanların, geyiklerin

      adam gibi bakmasa,

                                ne değişir?

      Ben senin kendini seviyorum,

      Sen benim Karabağımsın.

      Sen benim kara bağımsın.

      Sen benım karam,

                                                 ağımsın.

      Sen kendinden büyüksün.

      Sen sözümden büyüksün.

      (sözden önce sesimsin)

      Karabağ!

      Karabağ!

      Sen benim alın yazım.

      Ben bir parmak kalemle

      kağıta ne yazayım?

      Bir tek onu biliyorum

                            Sana dönene kadar

      boyum küçük

               omuzum

Скачать книгу


<p>18</p>

Ayağım yere çatandan – burada: yürümeğe başlayandan,

<p>19</p>

yer çatmadı ayağıma – burada: yer yetmedi, yer bulamadım

<p>20</p>

Yollar bana düşmedi hiç –burada: yollar bana yarımadı,

<p>21</p>

düştüm yolların ağına – koyuldum yolun ağına, burada: hiç

gidilmemiş yollarla yürümeğe başladım

<p>22</p>

seher – sabah,

<p>23</p>

keder – gam, dert,

<p>24</p>

zeher – zehir

<p>25</p>

kocalmak – yaşlanmak

<p>26</p>

nimdaş-eski

<p>27</p>

kırış-buruşuk