Скачать книгу

benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

      O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Söz Sanatı

      “Korkma” sözüyle Türk milletine sesleniyor – Nida

      “Ocak” ile kastedilen ev, Türk yuvası demektir – Mecaz-ı mürsel, yani ad aktarması

      “Tüten ocak” – Yaşam belirtisi; mecaz

      Şafağın denize benzemesi – benzetilen söylenmediği için kapalı istiare

      “Ocağın sönmesi” – Yaşamın tükenmesi; mecaz

      “Sönmek” – Yok olmak (mecaz)

      “Sancağın yüzmesi” – Dalgalanmak anlamında olduğunda; mecaz

      Bayrak, yıldıza benzetildiğinden; benzetme / teşbih

      “Sancak”, “ocak”, “yurt”, “millet” sözleri ile şafak, yıldız, parlamak sönmek sözcükleri arasında anlam yönünden yakınlık olduğundan; tenasüp

      “Yıldız” – Herkesin bir yıldızı vardır inancı hatırlatıldığından; hatırlatma / telmih

      O benim… / O benimdir o benim… sözcükleri yinelendiğinden; tekrir-tekrar

Kelimeler&Kavramlar

      Şafak: Güneşin batışından sonra ufukta beliren kızıllık, güneşin doğuşundan önceki alaca karanlık, fecir, tan.

      Al: Parlak kırmızı renk, kızıl.

      Al sancak: Türk bayrağı.

      Sancak: Büyük bayrak, üzeri yazı işlemeli ve kenarı saçaklı bayrak, alem, bayrak.

      Sancak Ne Demektir?: Bir milletin kendi geçmişine, dinine, örfüne, duygu ve düşüncelerine, temsil ettikleri inanış ve âdetlerine göre belirlediği şekil ve işaretleri olan ve çeşitli renklerle bezeli, kenarları saçaklı bayrağa sancak denir. Sancağın sözcük anlamı bu şekilde tasvir edilir. Genellikle askerî birlikleri temsil etmesi için kullanılan sancaklar, belirli ölçülerde ve ipek kumaşlardan yapılır. Türk milleti için bayrak ne ise sancak da odur aslında. Savaşlarda Türk milletinin onurunu temsil eder, düşmana kaptırmamak için kanlar dökülür, canlar verilirdi. O kadar değerliydi ki ordunun her bir bölümünü temsil eden sancak o bölüğün son neferi ölene kadar teslim edilmez inancı hâkimdi. Sancak kimselere verilmez, teslim edilmezdi.

      Yurt: Bir kavmin, milletin üzerinde yaşadığı toprak, vatan. Bir kimsenin yaşadığı yer, memleket, oturulacak yer, mesken, ev, malik olunan toprak.

      Ocak: İçinde ateş yakılan yer, ateş yeri. Mesken, ev, yurt. Büyük köklü aile.

      Tüten ocak: Yaşamak, ailesi devam etmek.

      Yıldız: Bir gök cismi. Baht, talih. Mesleğinde çok tanınmış kimse.

      Parlayan yıldız: Talihi iyiye gitmek, meşhur olmak, ünü artmak.

      Millet: Din, inanç, ilahi hükümlerin tamamı. Mezhep, dinî meslek, ümmet, topluluk, cemaat. Aynı inanç, tarih, dil, gelenek, kültür, ideal ve vatan birliği olan topluluk, kavim.

Nesir (Düz Yazı) Hâli

      Ey milletim! Korkma, üzülme, endişe etme. Bu göklerde dalgalanan bayrağımız hiçbir zaman yere düşmeyecek. Milletimin en son ferdi yok oluncaya kadar, en son ev alınıncaya kadar bu bayrak dalgalanacak.

      Bayrağım, milletimin saadet, mutluluk ve şeref yıldızıdır. Bu şeref, talih ve mutluluk milletimindir ve daima gökyüzünde parlayacaktır.

Açıklamalar

      Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

      1921’de ülke hâlâ işgal altındadır, Meclis yeni kurulmuştur. Daha Büyük Taarruz yapılmamıştır. Ülke, her an bağımsızlığını yitirebilir. İşte böyle bir ortamda halka cesaret ve ümit veren Mehmet Akif’in gür sesi duyulur: “KORKMA!”

      Her şeyin bittiği sanıldığı bir zamanda Mehmet Akif, insanlarımıza ümit vermekte, aslında hiçbir şeyin bitmediğini ve de yeni bir dirilişi haykırmaktadır. Kurtuluş Savaşı verdiğimiz dönemler, bizim en karanlık yıllarımızdır. O, bu karanlık yılların sona ermek üzere ve sabahın da doğmak üzere olduğunu belirtmektedir. Yani şafak doğmaktadır demektedir. Şafağın doğması müjdesi, bize karanlığın yok olmak üzere olduğunun, yeni bir günün habercisidir. O hiçbir zaman ümitsizliğe düşmediği gibi halkına da ümit aşılamaktadır.

      O, halkına “Ey halkım! Korkma, üzülme!” diyerek ümit vermektedir. “Korkma, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” demektedir. Başlarken şiirine korkma dedi. Bitirirken de neden korkmaması gerektiğini açıklamaktadır. Yani aslında Mehmet Akif “korkma” derken bir parantez açmış ve şiirinin son sözüyle de bu parantezi kapatmıştır.

      O aynı zamanda peygamberin Sevr Mağarası’nda, müşrikler tarafından kuşatılmışken, tedirgin bir hâlde oturan sadık dostu Ebubekir Sıddık’a “Korkma! Allah bizimledir.” sözünü bu millete hatırlatmaktadır. Her şeyin bittiği sanıldığı ve düşman çizmelerinin mağaranın girişinden görüldüğü sırada peygamber metin ve inanç dolu bir sesle dostunu “Korkma!” diye teselli etmektedir.

      İşte Mehmet Akif, peygamberin bu hitabını bizlere tekrar hatırlatmaktadır. Ülkemiz de Sevr Antlaşması’yla kuşatılmıştır. Nasıl ki Sevr Mağarası’nda kuşatılan Resulullah’a Allah yardım ettiyse Sevr Antlaşması’yla kuşatılan milletimize de Allah yardım edecektir. Tarihî veya ilahi bir tevafuk olabilir ama bizi yok etmek, parçalamak için önümüze konulan antlaşma ile peygamberin kuşatıldığı mağara aynı ismi taşımaktadır. İşte Mehmet Akif bu tarihsel ironiyi de hatırlatmaktadır.

      Peygamber nasıl ki “korkma” sözünden sonra “Allah bizimle beraberdir.” diyerek cümlesini tamamlamışsa Mehmet Akif de şiirinin ilk kıtasında “korkma” ile açtığı parantezi son kıtadaki “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” diyerek kapattığı gibi Allah’a güvenenin istiklale ulaşacağını belirtmiş ve bir anlamda “Korkma! Allah bizimledir.” sözünü şerh etmiştir.

      Mehmet Akif’in şiirine “korkma” diye başlaması, Mecliste eleştiriye konu olmuş, bir millî marşın “korkma” diye başlamasını doğru bulmayanlar olmuştur. Hâlbuki insanlar korku içindeydi; orduları yenilmiş, ülke işgal edilmiş, başkent düşmüştü. Mehmet Akif, “korkma” diyerek insanlara cesaret vermeye çalışmıştır. Onlar ise Mehmet Akif’i anlamamışlardır. Mehmet Akif salt bir millî marş yazmak istememiştir. O, burada milletine ümit vermek, yol göstermek istemiştir. Onun referansı Kur’an ve Resulullah olmuştur.

      “Şafak” kelimesi iki anlama gelir, güneşin doğuş ve batış anı. Mehmet Akif burada güneşin doğuş anını düşünmektedir. Böylece yeni ve zafer dolu bir günü müjdelemektedir. Bir anlamda her doğan günün yeni bir ümit getirdiğini; mademki yaşıyoruz o hâlde ümitvar olmalıyız düsturunu anlatmaktadır. Yeni bir günde de bayrağımız yere düşmeyecek ve şafakla birlikte gökyüzünde dalgalanacaktır demektedir. Ayrıca, bir güneş gibi olan Osmanlı Devleti’nin yok olmayacağını, batmayacağını da haykırmaktadır.

      Şafaklarda nasıl yüzecek al sancak? Tabii ki buradaki “yüzme” mecaz anlamında kullanılmış olup dalgalanma anlamına gelmektedir. Yani şafak vakti gözlerimizi açtığımızda dalgalanan ay yıldızla, bayrağımızla karşılaşacağız. Veya gece bittiğinde bizi bayrağımızın semalardaki dalgalanışı karşılayacaktır. Yahut rahat uyuyabiliriz çünkü bayrağımız semalarda dalgalanmaktadır.

      Ayrıca bayrağı,

Скачать книгу