Скачать книгу

Sisam adasında doğdu. Atinalı bir sömürgeci ve askerin oğluydu. 14 yaşındayken felsefe çalışmaya başladı. Ailesi diğer Atinalılarla birlikte Sisam’dan sürgün edildiğinde bir mülteci oldu. MÖ 311 yılında kendi felsefe okulunu kurdu ve MÖ 307 yılında bu okulu Atina’ya taşıdı.

      Epikür Atina’da büyük bir şaşkınlık yarattı. Filozoflardan beklenilen pek çok şeyi yapmıyordu. Bu dönemde filozofların Sokrat (MÖ 470-399) gibi alçak gönüllü ve çileci bir hayat yaşamaları beklenirdi. Epikür ise öğrencilerine zevkin kötü bir şey olmadığını öğretiyordu. Özellikle dostluk en asil zevkti. Büyük bölümü kaybolmuş olan Üç yüz kitap yazdığı düşünülmektedir. Kitapları felsefede önemli sarsıntılara neden olmuştur. Epikür hazcı değildi. Basit bir hayat yaşamış ve seksten uzak durmuştu. Diğer taraftan dostluğu ve rahat bir yaşam sürmeyi reddetmenin anlamsız olduğunu düşünüyordu.

      Epikür acı ve korkudan mümkün olduğunca kaçınılması gerektiğini öğretiyordu. Korku duygusuna yaklaşımı, onun Antik Yunan dinini pek çok açıdan eleştirmesini sağladı. Ona göre bu din, Yunanlılara ölümden sonra cezalandırılacaklarını söyleyerek onların ölümden korkmasına neden oluyordu. Epikür tanrılara inansa da onlardan korkmak için hiçbir neden olmadığını söylüyordu.

      Öldüğü gün, bir dostuna “Gerçekten mutlu bir gün” başlıklı bir mektup yazmıştı.

Ek Bilgiler

      1- Günümüzde epikürcü deyimi boğazına düşkün kişiler için kullanılmaktadır. İronik bir şekilde Epikür’ün kendisi hiç de boğazına düşkün değildi. Neredeyse sadece ekmek yiyip su içerek yaşıyordu.

      2- Epikür çocukluk öğretmenlerine karşı öfkeliydi. Özellikle Nausiphanes’i sonraki yazılarında Mollusk (yumuşakça) olarak anacaktı.

      3- Stoacılardan farklı olarak Epikürcüler politikadan uzak durdular. Onlara göre çekişmeli Yunan siyasetinde güç sahibi olmak, bir kişiye ancak acı dolu bir son getirebilirdi.

      Yaşlı Pliny

      Vezüv Yanardağı, 79 yılının 24 Ağustosu’nda taş ve kül fışkırtmaya başladığında çevre yerleşimlerde yaşayanlar güvenli bölgelere kaçmak zorunda kaldılar. Garip bir şekilde bir adam aksi yöne gidiyordu. Yazar Yaşlı Pliny (23-79) kaçmak yerine felaketin yaşandığı yere giderek, olan bitene yakından bakmak istemişti.

      Yüksek rütbeli bir Roma askeri olan Pliny, 37 ciltlik ünlü ansiklopedik eseri Historia Naturalis’i iki yıl önce yazmıştı. Şarap yapımından madenciliğe, tıptan coğrafyaya pek çok alanla ilgili bilgiler bulunan bu kitap, neredeyse antik dünyada bilinen her şeyi içermekteydi. Ne var ki kitapta volkanlarla ilgili bir bölüm yoktu. Tam da bu nedenle büyük patlama Pliny’nin merakını cezbetmişti.

      Tam adı Gaius Plinius Secundus olan Pliny, asiller sınıfının bir üyesi olarak dünyaya geldi. Alman kabileleri ve Britonlara karşı verilen savaşlar sırasında Roma lejyonlarında yer aldı. Roma’ya döndükten sonra bugün kaybolmuş olan bir savaş tarihi yazdı.

      İmparator Vespasian’ın (9-79) temsilcisi olarak seçildi. Doyumsuz bir merakla günümüz Fransa ve İspanya’sının bulunduğu coğrafyayı dolaştı. Ziyaret ettiği her yerde, şaraphanelerde, altın madenlerinde, dağlarda notlar aldı. Pliny 70 yılından ölene kadar ansiklopedisini yazmak için uğraştı. 77 yılında biten ansiklopedi İmparatora adanmıştı. Yüzyıllar boyunca standart bir başvuru kaynağı olacaktı. Minnettar kalan Vespasian, Pliny’i Roma ticaret filosunun başına geçirdi. Bu göreve geldiği gün korkunç bir yanardağ patlaması oldu.

      Volkan patlamaya devam ettiği sırada, Pliny Napoli Körfezi’nde ilerliyordu. Kraterin üzerindeki dumanların oluşturduğu mantarı gözlemlemeyi ve belki de hayatta kalanları Pompei’den kurtarmayı umuyordu. Şehir on sekiz saat süren patlamalar sırasında gökten düşen kül ve taşlarla harap olmuştu.

      Karaya ayak bastıktan sonra Pliny’nin mürettebatı taşlardan, korlardan ve volkandan fışkıran sülfür gazından öldüler. O ise ertesi gün, dumandan zehirlenerek ya da kalp krizinden öldü.

Ek Bilgiler

      1- 79 yılında Vezüv’de yaşanan volkanik patlama tipi, Vezüv’ün en meşhur kurbanının onuruna “Philian patlama” olarak anılmaktadır. Bu tip patlamalarda dumanlar volkandan büyük bir sütun halinde yükselir.

      2- Pliny’nin yeğeni Gaius Plinius Caecilius Secundus (61-113) da ünlü bir yazar ve devlet adamıydı. Genellikle amcasıyla karıştırılmaması için “Genç Pliny” olarak anılmaktadır.

      3- Ansiklopedide bitki ve hayvanlardan yararlanılan binlerce tedavi yöntemi yer almaktadır. Örneğin Pliny, yeni öldürümüş keçi derisinin yılan ısırığının tedavisinde kullanılabileceğini yazıyordu.

      Yahuda

      Aslında on iki havariden biri olan Yahuda İscariot, Hz. İsa’yı Romalı otoritelere ihbar etmesi ile ünlenmiştir. Yahuda, Hz. İsa’nın yakalanması ve çarmıha gerilmesine neden olan ihanetinin karşılığında otuz gümüş almıştı. İhbarcı, Hıristiyan teolojisinin en önemli kötü karakterleri arasında yer almaktadır.

      Yahuda İscariot (soyadı büyük ihtimalle Latince katil anlamına gelen sicarius kelimesinden türetilmiştir) havarilerin mali işlerine bakıyordu. On iki havariden biri olduğu için yaşamı boyunca Hz. İsa’ya çok yakın olmuştu. “John İncili”nde fakirler için toplanan yardımları çalan bir hırsız olarak tasvir edilmektedir.

      İncil’de anlatılanlara göre Hz. İsa ve takipçileri Hamursuz Bayramı sırasında Kudüs’e gelirler (MS 33). Tapınaktaki tefecilere saldırmaları, dönemin önde gelen kişilerini çileden çıkarır. Hz.

      İsa’yı tutuklamayı kafasına koyan Romalı vali Pontius Pilate ve yüksek rahip Joseph Caiaphas, Yahuda’ya rüşvet vermeyi kararlaştırırlar. Tutuklama, Gethsamane Bahçesi’ndeki son akşam yemeğinden sonra gerçekleşir. Havariler burada dua etmek için buluşmuşlardır. Yahuda, Hz. İsa’yı öperek askerlere işaret verir. Böylece ona bir öpücükle ihanet etmiş olur.

      Yahuda’nın Hz. İsa’nın ölümündeki rolü, 2 bin yıl boyunca anti-semitik şiddetin önemli bir kaynağı olmuştur. Yahuda, Hz. İsa ve diğer havariler gibi Yahudiydi. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini emreden Pontius Pilate ise Romalı bir pagandı. Ancak 1965’e kadar, Yahuda’nın ihaneti Roma Katolik Kilisesi tarafından Hz. İsa’nın öldürülmesinden dolayı tüm Yahudilerin suçlu olduklarının bir kanıtı olarak yorumlanmıştı (II. Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi Soykırımı’ndan sonra 2. Vatikan Konferansı ile kilise tavır değişikliğine gitti. Buna göre Hz. İsa’nın ölümünden dolayı “bütün Yahudiler sorumlu tutulamazdı.”)

      İncil’de Yahuda’nın başına gelenlerle ilgili çelişkili ifadeler vardır. Matthew’da, Juda’nın çok utandığı ve rüşvet olarak aldığı gümüşü geri verip kendini astığı söylenir (günümüzde Juda ağacı olarak bilinen bir ağaca asmıştır kendini). Luka İncili’nin devamı olan “Elçilerin İşleri” kitabında ise parayı bir tarla almak için kullandığı ve daha sonra kendini öldürdüğü ifade edilir.

Ek Bilgiler

      1- “Yahuda İncili”, Hz. İsa’nın ölümünü Juda’nın gözünden anlatır. 1970’li yıllarda Mısır’da bir mağarada bulunmuş, 2006 yılında yayınlanmıştır. Bu İncil’de Juda’nın ihaneti, kutsal görevin yerine getirilmesi ve Hz. İsa’nın insanlığı kurtarması için gerekli olan bir adım olarak gösterilir.

      2- Yahuda,

Скачать книгу