Скачать книгу

>

      Biyografi

      George Bernard Shaw (26 Temmuz 1856 – 2 Kasım 1950), Nobel Edebiyat Ödülü ve Oscar Ödülü sahibi İrlandalı oyun yazarı ve eleştirmendir. Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen’dan etkilendiği bilinen Shaw, yaşadığı dönem boyunca siyaset, kültür ve tiyatro dünyasında büyük bir etki yaratmış, Britanya tiyatrosuna yepyeni bir boyut katmıştır. Sezar ve Kleopatra, Pygmalion, Kırgınlar Evi, Jan Dark gibi 60’tan fazla oyuna imza atan yazar, yaşadığı dönemin en önemli oyun yazarlarından biri olmuştur.

      Shaw, 26 Temmuz 1856’da Dublin’de, başarısız bir mısır taciri ve bir alkolik olan George Carr Shaw ile müzik öğretmeni ve şarkıcı olan Lucinda Elizabeth Shaw’un üçüncü çocukları olarak dünyaya gelir. İskoçya kökenli ve alt orta sınıfa mensup bu ailenin tek erkek çocuğudur. Annesi sayesinde erken yaşta resim, tiyatro, edebiyat ve müzikle ilgilenmeye başlar. Öğrenim hayatı ise bir yakınından aldığı derslerle başlar. Öğrencilik yılları boyunca sık sık okul değiştiren yazarın okullara ve öğretmenlere karşı duyduğu nefretin temelleri bu dönemde atılır.

      Köyde geçirdikleri yaz tatilleri Shaw’un hayal gücünün gelişimi açısından çok faydalı olmuştur. Yazarın sorunlu ailesine rağmen mutlu bir çocukluk geçirdiği söylenebilir.

      16 yaşına geldiğinde annesi ve babası ayrılır, Shaw babasıyla birlikte Dublin’de kalır. Oyunlarında sorunlu ebeveyn-çocuk ilişkileri, ebeveyninden uzakta büyüyen çocuklar, yetimler, çocuğunun sevgisini ve saygısını her hâlükârda hak ettiğine inanan anne ve babalara yer vermesi, bu dönemlerin yansıması olarak görülebilir.

      Bu yıllarda emlakçılık işinde çalışmakta olan Shaw, daha entelektüel işlerin peşinde koşması gerektiğini hisseder. Sosyalist düşüncelerin aklında belirmeye başlaması da bu dönemdeki gözlemlerine dayanır.

      1876’da babasından ayrılır ve annesinin yanına, Londra’ya taşınır. Genç yaşından beri yazar olmayı isteyen Shaw, 1879 ve 1889 yılları arasında pek çok roman yazar; ancak bu romanlar gönderdiği yayıncıların tamamı tarafından reddedilir. Hayatını idame ettirmesine yetecek parayı kazanamadığından, 20’li yaşlarını annesinin evinde ve babasından aldığı parayla geçirir. Zamanının çoğunu halk kütüphanelerinde değerlendiren Shaw, bazı derslere katılır ve eleştiriler yazmaya başlar. Fabian Derneği’ne1 ve geleceğini tamamen şekillendirecek olan sosyalist harekete katılması yine bu tarihlerde gerçekleşir. Bu dernek ilerleyen zamanlarda Londra Ekonomi Okulu ve İşçi Partisi’nin kurulmasına önayak olacaktır.

      Yokluk içinde büyüyen Shaw, hayatı boyunca işçi sınıfının hakları, sağlık hizmetleri, kadınların oy kullanma hakkı ve miras yoluyla kazanılan imtiyazların ortadan kaldırılması gibi konuların ateşli bir savunucusu olmuştur. Topluluk karşısında gerçekleştirdiği konuşmalardaki üslubu, yıllar sonra kendisini yazdığı oyunlarda da gösterecektir.

      Fabian Derneği’ne katıldıktan bir yıl sonra sanat eleştirileri kaleme almaya başlar, 1895’te Saturday Review’un tiyatro eleştirmeni olur, yazılarını “GBS” imzasıyla okura sunar. Kendi oyunlarını yazmaya başlaması da bu döneme denk gelir.

      Shaw’un kıvrak dili, ince esprileri ve sosyal eleştirileri daha ilk oyunlarından itibaren dikkat çeker. Bu oyunlar en iyi oyunları arasında sayılmasa da gelecek oyunların habercisi niteliğindedir.

      1898’de kaleme aldığı Sezar ve Kleopatra ile birlikte Shaw, gerçek üslubunu bulur ve daha olgun eserler ortaya koymaya başlar. 1903’te kaleme aldığı İnsan, Üstün İnsan adlı yapıtının 3. perdesi, oyunun kendisinden daha ünlü olmuş ve zaman zaman tek başına sahnelenmiştir.

      Aynı yıl, kendisi gibi Fabian Derneği’nin bir üyesi olan Charlotte Payne Townshend ile evlenir. Hertfordshire’da bir köyde yaşamaya başlarlar.

      1912’ye gelindiğinde, en ünlü yapıtı olan Pygmalion’ı yazar. Bu oyunun 1938 tarihli sinema uyarlamasıyla en iyi senaryo dalında Oscar Ödülü kazanır.

      1914’te başlayan savaş Shaw’un hayatını büyük ölçüde değiştirir. Shaw’a göre savaş kapitalist sistemin çöküşü, 19. yüzyıldaki imparatorlukların son çırpınışı ve gençlerin yok yere ölüme gönderilmesi anlamına gelmektedir ve tüm bunlar vatanseverlik maskesi ardına gizlenmektedir. Shaw savaşla ilgili fikirlerini gazetede yazdığı köşe yazılarıyla halka duyurur. Bu duyurular, halkın gözündeki konumuna büyük bir zarar verir. Vatan hainliğiyle suçlanır ve ülkesinden uzaklaştırılmaya çalışılır.

      Savaş sonrasında Shaw, oyunlarını yazmaya geri döner ve yeniden sevilen bir yazar haline gelir. 1925 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık bulunan yazar, para ödülünü İsveçli oyun yazarı August Strindberg’ün bir oyununun İngilizce baskısının hazırlanması için bağışlar. Hem Oscar hem de Nobel Ödülü almış tek kişi olan Shaw, bu ödüller dışındaki, şövalyelik de dâhil olmak üzere tüm ödül ve onurları reddetmiştir.

      Shaw hayatının geri kalanını yabancı ülkeleri gezerek ve yerel ya da uluslararası siyasi etkinliklere katılarak geçirir. Oyun yazmaya devam eder, oyunların yanı sıra binlerce de mektup yazar.

      George Bernard Shaw 1950 yılında, bir ağacı budamak üzere çıktığı merdivenden düşer ve bu kaza sonucunda aldığı yaralar sebebiyle birkaç gün sonra hayata gözlerini yumar. Öldüğünde 94 yaşında olan Shaw’un yazmakta olduğu son oyunu yarım kalır.

      Vasiyetinde mal varlığının büyük bölümünü İngiliz dili konusunda yapılan bir çalışmaya bıraktığını yazar. Bu projenin başarısızlığa uğramasının ardından mirası kendi seçtiği birkaç müze ve tiyatro okulu arasında paylaştırılır. Shaw’un oyunlarından ve bu oyunların çeşitli uyarlamalarından elde edilen gelir günümüzde hâlâ bu kurumlara aktarılmaktadır.

      Altın Kural

      1.

      Sana yapılmasını istediğin şeyleri başkalarına yapma. Aynı zevkleri paylaşmıyor olabilirsiniz.

      2.

      Baştan çıkarılmaya asla karşı koyma. Her şeyi kanıtla; iyi olan şeye sıkıca yapış.

      3.

      Komşunu kendini sevdiğin gibi sevme. Kendinle aran iyiyse, komşuna laubalilik etmiş olursun; kendinle kötüysen, komşunla aran bozulur.

      4.

      Tek altın kural şudur: Altın kural diye bir şey yoktur.

      Putperestlik

      5.

      Hükmetme sanatı, putperestliğin organize olmuş halidir.

      6.

      Bürokrasi atanmış memurlardan, aristokrasi putlardan, demokrasi ise putperestlerden oluşur.

      7.

      Halk bürokrasiyi anlayamaz; onlar sadece ulusal putlara tapar.

      8.

      Vahşiler tahtadan ve taştan yapılmış putların önünde eğilir; uygar insan ise etten kemikten olanların.

      9.

      Kısıtlı bir monarşi, tahta putların sessizliği ile etten kemikten olanlarının güvenilirliğini birleştirmeye yarayan bir araçtır.

      10.

      Tahta put köylünün isteklerine karşılık vermediğinde köylü onu döver; etten kemikten oluşan put uygar insanın isteklerine karşılık vermediğindeyse uygar insan onun kafasını keser.

      11.

      Bir kralı öldüren de, onun uğruna ölen de aslında ona tapmaktadır.

      Kraliyet

      12.

      Krallar kral doğmaz; yapay sanrılarla kral olurlar. Kral II. Charles’ın durumunda olduğu gibi, eğer bu süreç kritik bir çağda, sıkıntılardan dolayı kesintiye uğrarsa bu kişinin aklı başına gelir ve krallığını bir daha asla

Скачать книгу


<p>1</p>

Fabian Society: Devrimci yöntemler yerine reformist yollardan demokratik sosyalizmin ilkelerini ilerletmeyi amaçlayan sosyalist bir hareket.