Скачать книгу

tutarak ona baktı. “Bu hafta sadece güleceğine söz verdin,” hatırlatıcı bir bakış attı.

      â€œBiliyorum,” Angel yüzüne bir gülümseme kondurdu ama aynı gülümseme değildi. “Büyükannenin iyi olduğunu kendim gördüğümce iyi olacağım. Sen Ash’i al ve eğlenin. Ä°kinize daha sonra katılırım.”

      Büyükannesini bulacağı köşeden dönmeden önce ayakuçlarında yükseldi ve Ashton’ı yanağından öptü.

      Ashton dokundukları anda ayrılmalarından hoşlanmayarak Angel’ın gidişini izledi. Los Angeles’ta kalırken babası Angel’ın her ihtiyacını karşılıyordu ve onu sadece kendine ait yapmıştı. Başkalarıyla paylaşmazdı.

      *****

      Hunter yaslanmış olduğu kapı çerçevesinden kendini itti. Angel’ın erkek arkadaşına verdiği o masum öpücüğü görmek bile ağzının tadını bozmuştu ve bir şeylere vurma isteği oluşmuştu, tercihen de Ashton Fox’a. Angel’ı diğerlerinden uzaklaşırken gördüğünde takip etmemek için kendini kontrol etti.

      Tristian’ın dikkatini çektiği için adımlarını hızlandırdı.

      O ve Tristian hatırladığından beri en iyi arkadaşlardı, fakat son birkaç yılda, her ikisi de birbirlerinin karanlık taraflarını görmüştü ve tüm bunlar Angel’ın onları terk etmesi yüzündendi. Tristian, aralarındaki mesafeyi kapatırken özelliklerini inceledi.

      Hunter, dudaklarına gülümseme yayarak onlara doğru yöneldi. “Helikopterden kurtulduğunuz için mutluyum,” Hunter, Tristian’ın omuzuna elini koyup tokalaştıktan sonra diğer adama başını eğerek selam verdi.

      â€œEvet, bir gün bir bazuka alıp o şeyi havada patlatacağım,” Hunter gülerken Tristian omuzlarını silkti. Konuyu değiştirerek ekledi “En azından bu hafta beklediğimiz herkes burada. Son misafirler bir saat önce ayrıldı yani sadece aile ve arkadaşlar var. Burayı bu kadar boş görebileceğimi düşünmezdim ama aslında gayet iyi görünüyor.”

      Hunter’ın tepkilerini yakından takip ederken, onları tanıştırmak için Tristian geri adım attı. “Hunter Rawlins, Ashton Fox’la tanış.”

      Ashton elini uzattı ve Hunter’ın elini sıkıca tutarak tokalaştı. Hunter’ın da elini iyice sıkmasını bekledi ama yapmadığını görünce şaşırdı. Yerli, yüzündeki gülümsemeye uygun olarak arkadaşça tokalaşmayı sürdürdü.

      Angel’dan çok fazla dinlediği Apaçi çocukla karşılaştığı için endişelenmişti. Onu Hunter ve Ray hakkında konuşurken dinlerken, insan onların su üzerinde yürüyebildiğini ve filmlerde Kızılderililerin yaptıklarını yapabileceklerini düşünürdü.

      â€œMabet’e hoş geldiniz,” Hunter tüm misafirlere söylemiş olduğu şeyi tekrarladı. “Bu hafta eğlenmeye hazır mısınız? Cümleleri kendisine iki tarafı keskin kılıç gibi gelmişti ama diğer adam bunu anlamışa benzemiyordu.

      â€œNeden olmasın?” Ashton gülümsedi, testosteron musluğunu açmak zorunda kalmadığı için mutluydu. “Ama önce, sanırım on saat boyunca havada kaldıktan sonra bir duş ve bir gevşeme fırsatı bulabilirim.”

      â€œDaha fazla konuşma,” dedi Tristian, onu ana girişe doğru götürürken. “Hunter, onu bu hafta için hangi odaya yerleştirdin?”

      â€œAnahtarları alayım,” dedi Hunter, onları geçerek lobiye ilerledi ve isimleri kontrol ediyormuş gibi yaparak kayıt defterini açtı.

      Ashton’ı nereye yerleştirdiğini kesinlikle biliyordu. Kolay erişmesi için Ray’in kaldığı odanın tam yanına, erkek arkadaşın hiç te istemeyeceği türden bir kolay erişime. Ashton Fox birinci kat koridorunun tam köşesindeki iki odadan birini almıştı, içerideki dev yüzme havuzunun diğer tarafında ve diğer tüm odalardan uzaktaki odayı.

      Hunter, uzanarak doğru anahtarı aldı ve Tristian’a verdi. Ashton’a bakarak iyi bir şey yapıyormuş gibi davrandı. “Şanslısın, havuz ve spor salonu odanın hemen yanında.”

      Tristian, anahtarın üzerindeki numarayı fark etti ve yüzündeki ifadeyi saklayarak Ashton’a arkasını döndü. Hunter’ın, Ashton’ı Angel’ın yanına yerleştirmemesine sevinmişti ama ikisi de aynı kattaydı ama buna şikâyet etmeyecekti. Düşündüklerini yapabilirse, Ashton zaten tüm hafta kalamayacaktı.

      â€œHavuz partisi için her şey hazır mı?” diye sordu Tristian, Angel’ın yüzmeyi sevdiğini bilerek. Umutsuzca, Angel’a gittiğinden beri kaçırdığı şeyleri hatırlatmak istiyordu.

      Hunter kafasını salladı, “Evet, Carley’in çocukları birkaç arkadaşlarıyla gece boyunca oradaydılar ve Tiki Barı self servis için zaten açmışlardı.” Tristian’ın bildiği bakışı attığını görerek ekledi, “Jason onlara, aralarında uyumamak için, onun ve kız kardeşinin hemen yanındaki odayı verdi.”

      â€œYeterince doğru,” Tristian, onları ayrı odalara vermenin sadece görüntü olduğunu bilerek sırıttı. Para kazanmak için hiçbir şey yapmayan gerçek birer beleşçi olmalarına rağmen, kuzenlerinin otelin sahibiymiş gibi davranmalarından nefret ediyordu. Her ay her hafta bazen de her gün yeni kız veya erkek arkadaş buldukları biliniyordu. Gerçekten iyi oldukları tek şey seksti, genellikle bundan başka arkadaşlıkları çok uzun sürmüyordu.

      â€œDışarıda görüşürüz,” diye seslendi.

      Tristian Ashton’la birlikte gittiğinde, Hunter Mabet’in en iyi odasının anahtarına uzandı, dördüncü kattaki gelin odalarından bir tanesi. Bu hafta orada kimse kalacakmış gibi görünmüyordu ve muhtemelen Angel orada kalmaya başlayacaktı.

      â€œGelin odasında kim kalıyor?”

      Hunter, Ray’in tezgâhın arkasında olduğunu görerek arkaya dolandı, kolunun altında havai fişekler vardı. Bir ay önce anneleri öldüğünden beri o ve Ray’in araları bozuktu. Her ikisi de çok ince bir çizgi olduğunu bilse de ateşkes ilan etmişlerdi. Kardeşini seviyordu ama son zamanlarda Ray, onu dikkatli olmaya zorlayacak kadar garip davranıyordu.

      "Havai fişekleri bu gece yapmaya karar verdin mi?" Hunter, anahtarı

Скачать книгу