Скачать книгу

hâl alır.

      BAYAN EPPINGWELL: “Charley, birlikte Long Trail’de yolculuk ettik, sen ve ben.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Birlikte Hills of Silence’ı geçtik. Son köpeklerimizin de yolda yere yığıldığını gördük. Tökezleyip düştük karları, ellerimizin ve dizlerimizi üzerinde sürünerek geçtik çünkü yiyeceğimiz yoktu ve çok soğuktu. Elimizdeki son yiyecekler çalındı…”

      SITKA CHARLEY: (Gözleri parlar, yüzü gaddarca ve memnuniyetle katılaşır.) “Kaptan Eppingwell yemek çalan bir adamı öldürür. Ben diğerini biliyorum.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Ürperir.) “Evet, çok korkunçtu. Ama Charley sen ve ben yiyeceğe ve ısınacağımıza inanmaya devam ettik.”

      SITKA CHARLEY: “Ve Kaptan Eppingwell’e.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Ve Kaptan Eppingwell’e. Şimdi o yiyeceğe ve ısınacağımıza olan inancın hatırına bana gerçeği söylemeni istiyorum.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm.”

      BAYAN EPPINGWELL: (İstekli bir şekilde) “Söyler misin?”

      SITKA CHARLEY: (Kafasını sallar.) “Hımm.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Aceleyle) “Bay Vanderlip köpekler istiyor, taze köpekler… Neden?”

      SITKA CHARLEY: “Uzun yolculuk yapacak. Çok geceler.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Nereye? Ne zaman? Söyle her şeyi.”

      SITKA CHARLEY: “Nehrin aşağısına. Bu gece gidecek.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Tek mi gidiyor?”

      SITKA CHARLEY: (Başını sallar) “Hayır.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Onunla kim gidiyor?”

      SITKA CHARLEY: “Ben gider.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Öfkelenerek) “Evet, evet, tabii ki. Ama sen sayılmazsın. Başka kim?”

      SITKA CHARLEY: (Başını sallar.) “Hımm.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Muzaffer bir şekilde) “Tam da düşündüğüm gibi. Söyle bana Charley. O, o… Bu korkunç kadın mı? Biliyorsun işte.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm… Bu kötü kadın, bu lanet gelesi kötü kadın. Hımm. Onunla gider. Bu gece saat on ikide, su çukurunda. Onunla orada buluşacak.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Hevesli bir şekilde) “Evet, evet. Peki sonra?”

      SITKA CHARLEY: “Sonrası onunla gider, çok geceler, nehrin aşağısından.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Sen de köpekleri getireceksin demek.”

      SITKA CHARLEY: “Evet, ben getiririm.” (Dave Harney sol taraftan girer, öfkeli adımlarla yürür.) “Onları şimdi getiririm ben.”

      DAVE HARNEY: “Hoşça kal.” (Dave Harney’in olduğu tarafa doğru yürümeye başlar.)

      BAYAN EPPINGWELL: “Bir dakika bekle Charley.”

      SITKA CHARLEY: (Omzunun üzerinden) “Ben geri dönerim. Sen bekle.” (Dave Harney’e yaklaşır.) “Selam Dave. Bugün soğuk.”

      DAVE HARNEY: (Vahşice ona döner.) “Emin olabilirsin ki soğuk. Her zamanki buz gibi hava. Ama ben bırakacağım, soğuğu bırakacağım. Köpeklerimi kızağa çekip adaletin olduğu diyarlara gitmek üzere yola çıkacağım. Bir adamın bir yıl önceden siparişini verip ödemesini yaptığı şeyi alabileceği yere…”

      SITKA CHARLEY: “Satacak köpek var mı?”

      DAVE HARNEY: “Satacak şekerin var mı?”

      SITKA CHARLEY: “Ben köpek alırım.”

      DAVE HARNEY: “Ben şeker alıyorum.”

      SITKA CHARLEY: “Bende şeker yok. Sende köpek var. Ben sekiz köpek alırım. Ne kadar?”

      DAVE HARNEY: “Köpek başına beş yüz dolar.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm… Sekiz köpek… Dört bin dolar.”

      DAVE HARNEY: “Köpekler senin ödemeye razı geldiklerine değer.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm.”

      DAVE HARNEY: “Buraya bak Charley. Bir zamanlar madenciydim. Ama şimdi iş adamıyım. Şekerin var mı?”

      SITKA CHARLEY: “Şeker yok.”

      DAVE HARNEY: “Biraz şeker için çok köpek verirdim. Şeker yoksa sana dört bine mal olur.” (Gitmek için arkasını döner.)

      SITKA CHARLEY: (Onu alıkoymak için bir hareket yapmaz.) “Hımm.”

      DAVE HARNEY: (Omzunun üzerinden) “Dört bin.”

      SITKA CHARLEY: “Hımm.”

      DAVE HARNEY: “Eğer gerçekten istiyorsan o kadar ederler.”

      SITKA CHARLEY: “Peki Dave, alıyorum.”

      DAVE HARNEY: “Altın tozunu saat birde benim kulübeme getir.”

      SITKA CHARLEY: “Şimdi alırım.”

      DAVE HARNEY: “Hayır alamazsın. Geri dönüp onlara haklarında ne düşündüğümü söyleyeceğim. Alçak herifler! Kendi lapalarını ve kahvelerini bol bol tatlandırıyorlar. Emin ol ki yapıyorlar bunu. Ya birazını alacağım ya da sebebini öğreneceğim.” (Hışımla sol taraftan kapıdan çıkar.)

      Sitka Charley, Bayan Eppingwell’in yanına döner.

      SITKA CHARLEY: “Şu Dave Harney tam bir soyguncu. Ama o köpekleri alacak.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Hadi bana bu kadından bahset Charley. Şu Freda’dan. Adı Freda Moloof, öyle değil mi?”

      SITKA CHARLEY: (Dikkatinin Loraine Lisznayi’den başka bir şeye çekildiğini açıkça belli eder.) “Ah, Freda!”

      BAYAN EPPINGWELL: (Gülümseyerek) “Ona Freda diyorsun.”

      SITKA CHARLEY: “Herkes ona Freda der. Güzel isim. Ben severim.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Peki nasıl bir kadın?”

      SITKA CHARLEY: “Hımm. İyi kadın.”

      BAYAN EPPINGWELL: (Kolunun öfkeli bir hareketiyle onun elini tutar.) “Ah!”

      SITKA CHARLEY: (Şaşkın görünür ve inatlaşmaya başlar.) “Freda’yı uzun zamandır bilirim. Hımm, iyi kadın. Hımm, dili doğru söyler. Hımm, senin gibidir, korkusu yok. Hımm, senin gibi benle Long Trail’e yolculuk etti. Korkmaz, kalbi yumuşak, köpeklere üzülür. Köpekler yorgunken kızağa binmez. Yorgundur ama yürür. Ve hımm dili doğrudur. Her zaman doğru der. Ben Sitka Charley, bilirim.”

      BAYAN EPPINGWELL: “Evet, evet. Devam et.”

      SITKA

Скачать книгу