Скачать книгу

havada eğlenir

      Gurbet ele düşen yiğit

      Gözyaşı döker eğlenir

      Budur gurbet elin hâli

      Kısa söyler uzun dili

      Sevdiği yârin hayali

      Aklına düşer eğlenir

      Meşeler koyun kuzular

      Herkes sılasın arzular

      Uzak düşünce menziller

      Bir zaman kalır eğlenir

      Çağırırım gani Hüda

      Fırsat verme muhannese

      Dertli Kerem gurbet elde

      Ah çeker ağlar eğlenir

      deyip kesti…

      Kerem:

      “Bu taraftan bir Keşiş, bir kadın, bir de kız geçti mi?” dedi.

      Ahbaplar:

      “Buradan geçtiler amma, Şuşi’ye doğru gittiler.” dediler.

      Ertesi gün yolda giderlerken bir yaylaya geldiler. Kerem, Sofu’ya:

      “Şurada eğlenelim, sonra yolumuza gidelim.” dedi.

      Orada eğlenirken birkaç yolcu selam verip oturdu. Biraz muhabbetten sonra Kerem:

      “Sofu kardeş acep şu yolculara sorsak sevdiğimi görebilmişler midir?” dedi.

      Yolcular bir türkü söylemesini istediler.

      Kerem de:

      “Münasiptir.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ağalar yâri kaçırdım

      Beyler Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Bülbülüm daldan uçurdum

      Güller Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Aslı’m huridir bilene

      Koynu cennettir girene

      Ceylana benzer ceylana

      Beyler Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Oyaları oymak oymak

      Olmaz imiş yâre doymak

      Ağzı süt, dudağı kaymak

      Ballar Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Zülfüdür sümbüle benzer

      Ne güzel tarayıp düzer

      Gurbet ele düşmüş gezer

      Yollar Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Bugün bizi eyler göçer

      Ayağı bu yoldan geçer

      Çok güzel bu sudan içer

      Güller Han Aslı’mı gördünüz mü?

      Kerem eder canım gibi

      Atlas giyer hanım gibi

      Yâr yitirdim canım gibi

      Yeller Han Aslı’mı gördünüz mü?

      deyip kesti…

      Bir de yolculara:

      “Ağalar hiç bu taraftan bir Keşiş, bir kadın, bir de kız geçti mi?” dedi.

      Onlar da:

      “Hayır görmedik.” dediler.

      Kerem de Sofu’yla birlikte yola düşerek Şuşi’ye vardı. Atlarını bir hana bağladıktan sonra bir kahveye girdiler. Akşam oldu. Kerem de aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ne vakit ki Han Aslı’mdan ayrıldım

      Beni öldürmeli, dövmeli değil

      Gece gündüz ah edüben yanarım

      Beni öldürmeli, dövmeli değil.

      Yedi yıldır hatırını sormadım

      Geçti ömrüm bir murada ermedim

      Fırsat elde iken demler sürmedim

      Beni öldürmeli, dövmeli değil.

      Elimden aldırdım gözü elayı

      Onun için terk eyledim sılayı

      Başıma almışım cümle belayı

      Beni öldürmeli, dövmeli değil.

      Ben Kerem’im aşk dolu su içirdim

      Bu sevdayı ben başımdan geçirdim

      Hayıf Han Aslı’mı elden uçurdum

      Beni öldürmeli, dövmeli değil

      deyip kesti…

      Kerem:

      “Bu taraftan bir Keşiş, bir kadın, bir de kız geçtiler mi?” dedi.

      Onlar da:

      “Geçtiler amma, Gence’ye doğru gittiler.” dediler.

      Kerem, bu haberi alır almaz ertesi gün Sofu’yla beraber yola düştü. Yolda giderlerken baktılar ki gökte birkaç turna uçup gider.

      Kerem, Sofu’ya seslendi:

      “Sofu kardeş getir şu sazımı da turnalara anamı, babamı, sevdiğimi, Aslı’mı sorayım. Bakalım ne var ne yok.” deyip aldı sazı eline, bakalım havadaki turnalara ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Aşıp karlı dağlar uçar gelirsin

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      Bizim yerden nice haber bilirsin

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      Bizim yerin ırmakları akar mı?

      Yaz gelince menekşesi kokar mı?

      Sevdiceğim seyrangâha çıkar mı?

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      Bitmez m’ola hiç yemişi bağların

      Kesik değil bereketi dağların

      Sevdiğimden ayrı düştüm ağlarım

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      Sevdiğimin seyrangâhı nerede

      Hak erdire âşıkları murada

      Avcı mısın ne gezersin burada

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      Dertli Kerem dilek eyler

      Benim şad olduğum nereden bilirsin

      Düşer ölür isem kanlı olursun

      Eğlen turnam eğlen haber sorayım

      deyip kesti…

      Bir de oradan kalkıp yola düştüler. Çok yol aldıktan sonra Gence’ye vardılar. Atlarını bir hana bağlayıp şehrin içinde gezerlerken bir kahveye girdiler. Akşam oldu. Bunların yanına birkaç ahbap gelip hoşbeş ettikten sonra:

      “Aman âşık bize bir türkü söyle.” diye yalvardılar.

      Kerem de onların yalvarmalarına dayanamayıp aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Felek beni bağıbandan eyledi

      Susam ağlar, sümbül ağlar, gül ağlar

      Dost bağına akmaz oldu bu sular

      Dağlar

Скачать книгу